Rize İslampaşa Mahallesi'den Osman Kavran'ın ilk eşi Ayşe'den olma 1958 İstanbul doğumlu Mahmut Kavran, çeyrek yüzyıl önce tayfun gibi esen afili bir gençti.
Kavranlar'ın o yıllarda Fatih'te kapı komşusu olarak bilirim ki, tonton ‘‘Papel’’ Osman bu sevgili oğluyla hep iftihar etti. Mahmut Kavran, gecesiyle gündüzüyle son hızla yaşadığı yıllara 1984'te nokta koydu, çünkü İzmir'in güzel kızlarından Nihal'e kaptırmıştı gönlünü. Bu arada Işık Lisesi'nden sonra Anadolu Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi, üstüne iki yıl da Paris'te lisans yaptı. Yıllar geçti, bugün 16'sında olan kızı Melike ile 11'ini sürdüren oğlu Osman'dan sonra iyiden iyiye bir aile babası oldu. Onu ‘‘Gazinocuların Prensi’’ olarak görenleri yanıltmıştı, aklına ‘‘Sirklerin Prensi’’ olmayı koymuştu, galiba oldu da. Bu arada siyasete de girdi, Fatih İlçe Başkanı olduğu DYP'den 1991 seçimlerinde milletvekili adayı oldu. Baba dostu Demirel'in Fatih'te Dalan'a destek vermesi yüzünden az farkla seçimi
kaybetti, ama partinin MYKY üyesi oldu. Şık giyinen, şık restoranlarda yemek yiyen, sigara ve içki içmeyen Mahmut 1994-97 döneminde Ali Şen başkanlığındaki
Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nda görev yaptı. Yetmedi İKV'nin yönetimine girdi, İTO Meclis Üyesi olarak 8 yıl aralıksız komite başkanlığı yaptı.
Prens Mahmut, çocukluk günlerimin unutulmaz Küçük Çiftlik Gazinosu toprakları üzerine yaptırdığı tek katlı prefabrik villadaki görkemli ofisinden yönetiyor sirklerini, lunaparklarını. Yanındaki babadan miras emektar çalışanlar, genç patronlarına gözleri gibi bakıyor, prensleri için gözlerini budaktan sakınmayacakları da çok belli. Haydi dostlar, gün bugündür, cümbür cemaat Dolmabahçe'deki lunaparka gidelim. Hiç merakınız olmasın atlıkarıncalarda, dönmedolaplarda, ahtapotlarda, korku tünellerinde ve de çarpışan otomobillerde herkese sıra gelecek. İşin şakası yok, Sarı Kanarya tutkunu Sirkler ve Lunaparklar Prensi Mahmut Kavran'ın misafiriyiz.
Gazinoculuğu hiç sevmedim
- Ben 1980'lerde fiilen girdiğim gazino işletmeciliğini hiç sevemedim, babamın işi olduğu için mecburen ona yardımcı oldum. Kapris çekmeyi sevmiyorum, bizim sanatçılar aksine kapris küpü. Yok adı sağ başta olacak, yok iki santim büyük olacak, öteki daha küçük olacak. O benden sonra niye çıktı, o bunu niye okudu gibi daha bilmem neler. Popçularla arabeskçilerin arasında bu çekişme hiç bitmezdi. Al sana Ahu Tuğba ile Serpil Çakmaklı, sol başta, sağ başta olma meselesi. O zaman solist Yüksel Uzel de araya girdi de orta yolu bulduk. Ayrıca solistin şarkısını kimse okuyamaz, duvarda o şarkıların listesi asılıdır. Ayrıca aile hayatına düşkün de bir insanım, çok renkli o hayatta insanın bozulmaması çok zor. Her gün sabaha karşı evine giden bir koca, bir baba olmayı istemedim.
Balkanlar'ın ilk ve tek döner sahneli gazinosu
Papel hem para anlamına gelir, hem de bir iskambil oyununu adıdır. Beyoğlu'nda kahvehanesi olduğu yıllarda kimse yenemezmiş baba Kavran'ı; sonunda hiç sevmediği ‘‘Papel Osman’’a çıkmış adı.
- Batum'dan Rize'ye göç eden orta halli bir ailenin çocuğu olan babam, lunaparkçılık işine 1961'de İzmir'de başlamış. 1950'lerde daha önce İzmir'e yerleşen Ahmet ağabeyinin yanında bu işi öğrenmiş. Ahmet amcamın o tarihte İzmir'de bir kahvehanesi, birkaç parçalık da lunaparkı var. Amcam vefat ettikten sonra babam o takımlarla İstanbul'a geliyor, Beyoğlu'da bir kahvehane açıyor. Daha sonraki yıllarda Vatan Caddesi'ndeki yere kiracı olarak taşınıyor. O tarihlerde oraları bostanlık. Bir şekilde sahiplerinden parsel parsel alıp iki takımla lunaparkı açıyor. Şimdi Migros olan yerimiz 7600 metrekaredir. 1968 yılında orada içkisiz gazino açıyor, sen komşu ağabeyimiz olduğun için o günleri iyi bilirsin. Kadro 900 bin liraya kuruluyor, Hamiyet Yüceses gibi assolistlere verilen para 250 lira. O çocukluk günlerimden kalan isimlerin başında Genç Osman, Müzeyyen Senar ve dansöz Özcan Tekgül geliyor.
Babamın içkisiz gazinoculuktaki başarısı her geçen yıl büyürken bir gün Fahrettin Aslan, ‘‘Yapsın bir içkili gazino da görelim’’ gibisinden laflar etmiş. Bu sözler elbette anında babamın kulağına geldi, küçücük bir dünya zaten. İnatçı, iddiacı bir kişiliğe sahip babam bir gecede karar verip o zamanlar Balkanlar'ın ilk ve tek döner sahneli turistik, içkili gazinosunu 1973'ün Haziranında açtı. Solistimiz Emel Sayın'dı, fiks menü 99, alakart ise 199 liraydı.
En iyi ikili Zeki ve Ajda
Babamın en büyük özelliği o yıl sinema, spor ve plak dünyasında yıldız olanları ilk kez sahneye çıkarmasıydı. Mesela Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Belgin Doruk, Hülya Avşar, İzzet Günay, Göksel Arsoy, Şükrü Birant, Yavuz Şimşek, Ali Rıza Binboğa, İlhan İrem ilk akla gelen isimler. Rahmetli, bir de her yeni program öncesinde gazinoyu baştan aşağı deniz suyuyla yıkatırdı.
Rahmetli Ayhan Işık çok başarılıydı ama, kendisi bu işi kısa tuttu. Cüneyt Arkın'a 2.5 milyon lira gibi büyük bir avans vermiştik ama, tutmadı, zaten kendisi de bıraktı.
Lunapark Gazinosu'nun 23 yıllık geçmişinde en güzel işleri Neşe Karaböcek-İlhan İrem ile Zeki Müren-Ajda Pekkan kadrolarıyla yaptık. Her iki kadronun çalıştığı günlerde kapılardaki izdihamını ancak polis gücüyle durdurabiliyorduk.
1981'de Bebek Aşiyan Gazinosu'nda en ciddi parayı kazandığım solist Nükhet Duru'dur, alt kadrosunda Ahu Tuğba gibi isimler de vardı.