Hoca’yı askeri ihtilalin geldiğine inandıramadım

Turgut Özal’ın sağ kolu, ANAP’ın kurucularınan ünlü siyaset adamı Mehmet Keçeciler, Yener Süsoy’a 12 Eylül Askeri Darbesi’nin hemen öncesinde Konya’da yapılan "Kudüs’ü Kurtarma Mitingi"nin bilinmeyen yönlerini anlattı. O dönemde Konya Belediye Başkanı olan Keçeciler, Milli Selamet Partisi’nin (MSP) düzenlediği mitingi engellemeyi başaramadığını itiraf etti.

Gelelim şu ünlü 6 Eylül 1980 günü Konya’da yapılan "Kudüs’ü Kurtarma Mitingi"nin içyüzünü öğrenmeye...

- İsrail, Kudüs’ü başkent yaptığını ilan edince, Erbakan hoca "Konya’da Kudüs’ü kurtarma" mitingi yapalım dedi. Gün olarak da 6 Eylül 1980 günü tespit edilmişti. "Böyle manalı bir miting, çadırın orta direği olan Konya’ya yakışır" demişti hoca. İlk başta beni tertip komitesi başkanı yapmak istediler, "Ben bu mitinge karşıyım" deyip kabul etmedim. Çünkü 1979’da Konya’da yapılan bir mitingde 2 kişi ölmüştü. Konya’daki mitinglerde kanunsuz yürüyüşler yaptıklarını bildiğim için bu mitingin yapılmasına karşıydım. Hocanın bayram törenlerine katılmadığı dönemde, ben hiçbir bayramı kaçırmazdım. 30 Ağustos 1980 günü, vali ve 2. Ordu Komutanı’yla birlikte sabah erkenden Atatürk anıtına çelenkleri koyduk. Vali Lütfü Tuncel, 2. Ordu Komutanı ise görevi yeni devralan Orgeneral Bedrettin Demirel’di.

BEDRETTİN PAŞA NE DEDİ

Geçit törenine bir saat vardı; paşa "Orduevinde birer kahve içelim" dedi. Kahvelerimizi içerken "Paşam dün Ankara’daydım, Emniyet Genel Müdür Muavini Abdülkadir Aksu benim sınıf arkadaşım. Yanında otururken telsizle polis amiri yalvarıyordu; ’Etrafımızı anarşistler sardı, çok acele ilave kuvvet gönderin’ diye. Abdülkadir Bey orayı aradı, burayı aradı, askerden kimseyi bulamadı. Niye yardım etmiyorsunuz anarşinin önlenmesine paşam?" dedim. Gözlerime baktı; "Yakında önleyeceğiz, bundan sonra anarşistleri vurup öldüreceğiz, mahkemeye çıkarmak yok" dedi. "Aman paşam, hukuk devletinde böyle bir şey nasıl olur?" diye sordum. "Kanunları da biz koyacağız" dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim. İhtilal kararının Yüksek Askeri Şûra’da verildiğini anladım. Hemen hocayı arayıp randevu istedim. 2 Eylül saat 11.00 için randevu verdi.

DEMİREL’İN UYARISI

Bu arada Şaban Karataş da, tarihi Alaeddin Camii’nin feci durumunu anlatmam için Demirel’den aynı gün 09.00 için randevu almıştı. Başbakana Alaeddin Camii’nin çökmek üzere olduğunu, onarımı için devlet yardımının şart olduğunu anlattım. Çok ilgilendi, ilgili yerlere emir vererek meseleyi halletti. Tam ayrılırken "Reis bey, siz vatanperver bir insansınız, ben sizi takip ediyorum. Benim de sizden bir ricam var" dedi. "Emriniz olur sayın başbakanım" dedim. "Hocaya benden selam söyle, askeri tutamıyorum. Erken seçim kanununu acele geçirsin, yoksa ihtilal olacak" dedi.

HOCAM MİTİNGTEN VAZGEÇ

Hocayla Meclis’teki randevuma gittiğimde, Başkanlık Divanı toplantısı vardı. Grup odasındaki toplantı masasında Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Süleyman Arif Emre, Recai Kutan ilk gözüme çarpanlardı. "Hocam dedim, 6 eylülde Konya’da yapacağımız mitingin hiç faydası yok. Miting yapmakla Kudüs kurtulmaz. Kudüs’ü kurtarmak için asker yazacaksanız, beni 1 numaraya yazın. Öğrendiğim kadarıyla Askeri Şûra’da ihtilal kararı verilmiş vaziyette. Bu miting, ihtilalin sebeplerinden birisi haline getirilir, hepimizin, bütün partililerin başı derde girer."

ASİLTÜRK’ÜN İTİRAZI

İlk itiraz Oğuzhan beyden geldi; "Olmaz efendim, artık çok geç, mitingi herkese duyurduk" dedi ve devam etti: "Bizim de istihbaratımız var, bizim ordu ihtilal yapamaz. Çünkü sağ ve sol olarak bölünmüş durumda. Biri yapsa, öteki izin vermez" Demirel’in söylediklerini de iletince, hoca çok kızdı. "O bizi hep askerle korkutur zaten" dedi. Fevkalade sinirlendim; "O halde ben de sizin belediye başkanınız değilim" dedim. Kalktım, kapıyı hızla çarpıp çıktım. Konya’ya döner dönmez vali beyle görüştüm. Dedim ki "Hocayı ikna edemedim, istifamı orada şifahi olarak söyledim, ben gidiyorum." Vali bey dedi ki "Reis bey Konyalı seni seçti, onlara en lazım olacağın zamanda terk edip gidiyorsun. Bu yiğitlik mi?" Bu lafa cevap bulamadım.

KONYA’NIN DELİLERİ

Neyse, mitingi yapıyoruz, Erbakan mikrofonu alıp, İstiklal Marşı için bizzat ses verdi. Hep bir ağızdan söylenirken baktım, en önde bazı adamlar ayağa kalkmıyor. Kimin veya kimlerin yaptığını hálá bilmiyorum, oturanların hepsi Konya’nın meşhur delileriydi. Mustafa’dan İsmail’e, Selahattin’e kadar ne kadar delimiz varsa, hepsini salıvermişler sokağa. Üzerlerine yeşil kaftanlar, başlarında yeşil sarıklar, boyunlarında koca Mevlana tespihleri. Dışarıdan gelen gazeteciler haklı olarak onları normal adam zannetti. Ertesi gün hoca MSP, ben de belediye adına dilekçe verdik savcılığa ve valiliğe. İstiklal Marşı söylenirken oturanlardan şikayetçiyiz diye. Bu arada bir de hocayı idare ettim.
Yazarın Tüm Yazıları