Kanal D’deki "Yaşama Dair" programının sevilen sunucusu İkbal Gürpınar, acılarla geçen ilk gençlik yıllarını Yener Süsoy’a anlattı. "Gülmek, karşısındaki insana enerji aktarmaktır" diyen Gürpınar, iki kere umreye gittiğini, orada diğer Müslüman ülke kadınlarının durumunu görünce Atatürk’e tekrar tekrar dua ettiğini söyledi.
"Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır." Atatürk-1935
- Nasip oldu iki kere umreye gittim. Mekke’de Atatürk’e çok dualar ettim. Çünkü oradaki kadınların perişanlığını gördüm. Suratlarını demir parçalarıyla kapatmışlardı, inanılmaz. Sordum; "Mecburuz, kocalarımız böyle istiyor, bizim söz hakkımız yok" dediler. İçim kalktı, bir insan kendini ancak bu kadar çirkinleştirebilirdi. İyi ki bizim Atatürkümüz var, nurlar içinde yatsın. Demin bir ara bana "Sizin için Fethullahçı diyorlar" dediniz. Vallahi onun ne demek olduğunu bile bilmiyorum. Ben çok inançlı bir insanım ama, asla takiye yapmam. Fethullah Gülen’i hayatımda görmedim, konuşmadım. Sadece bana "Kalbin Zümrüt Tepeleri" diye imzalı bir kitap gönderdi. Belki de STV’de program yaptığım için böyle yakıştırma yapıldı. Ailemde tarikat mensubu yok, babam ilahiyat mezunu tefsir ustasıdır. Eskiden içki içerdim, geçirdiğim bir trafik kazasından sonra bıraktım, beş vakit namaza başladım. Başıma gelen badireleri inançlı olmam sayesinde atlattım. İnsanlar bana nasıl etiket takarlarsa taksın, gerçek hayatımda neysem, ekranda da oyum. Her tarakta bezim var, hayatı keyifle yaşıyorum. Hallacı Mansur’un "Enel Hak"kına çok inanıyorum. Biz gerçekten Allah’ın birer parçasıyız, bize o kadar yetenekler vermiş ki. Bu yetenekleri göstermemizi istiyor, biz ise köşeye çekilip paslanıyoruz.
Eskiden kekemeydim
Eskiden kekemeydim, heyecanlandığım zamanlar asla konuşamıyordum. Köpekler saldırmıştı bana, sol dizim paramparça olmuştu. Bir de öğretmenim çarşafla korkutunca tam oldum. Çok şükür, artık o günler geride kaldı, tevekkül sahibi oldum.
Yener Bey herkesi affettim, kimse beni üzemez artık. Çok rahatsız olduğumda bir duş alırım, bütün sinirim, stresim geçer. Giderim musluğun altına elimi tutarım, dakikalarca hiçbir şey yapmam. Su akar gider, bendeki stresi de alıp götürür. Toprağa dokunup elektriğimi boşaltırım. Üç haftada bir mutlaka Ankara’daki Türk hamamına gidip kendimi kesecim Kiraz’a teslim ederim.