Yelda Başaran

“Ben neden bu kadar şanssızım”, “Neden çevremdeki herkesin şansı yaver gidiyor da bir tek benim gitmiyor” diyenlerdenseniz bu yazı tam size göre! Peki bu şans nedir? Nasıl daha şanslı olunur? Şans kaç kez kapıyı çalar? Şansımızı kendimiz belirleyebilir miyiz? İşte şansınızı hayatınıza davet ederken yapmanız gerekenler...

ŞANSIN FORMÜLÜ
Karar + çaba + irade = Şans

Şans nedir?

Şans, Fransızca kökenli bir sözcüktür ve mantıkla açıklanamayan rastlantısal olayların nedeni olan güç şeklinde tanımlanır. Psikoloji alanında ise “şans” kişinin onu yeni fırsatlara açık hale getiren pozitif tutumu olarak tanımlanır. Kısacası şans, bir zihin durumu, düşünce ve davranma biçimidir.

Kendini şanslı görenlerin ortak özellikleri
∆ Hayatı kucaklayarak yaşarlar.
∆ Çevrede olup bitene meraklıdır.

Yaşam kalitenizin yaşam standardına eşdeğer olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! “Hayattaki en güzel şeyler bedavadır” sözünün elbette ki bir nedeni bulunuyor. Evet standartlarımız, yaşam kalitemiz üzerinde bir etkiye sahip olsa da resmin tamamını kaplamıyor. İşte bu haftaki yazımızda mevcut yaşam kalitenizi değerlendirerek, hayatınızdaki boşlukları doldurup iyileştirmeye odaklanabilir ve yazılan tüm maddeleri hayatınızın bir parçası haline getirdiğinizde daha kaliteli bir yaşam yolculuğuna çıkmak için kendinize bir şans tanıyabilirsiniz.

Kaliteli yaşam nedir?

Yaşam kalitesinden bahsedildiğinde genellikle maddiyata dayandırılır. Oysaki kaliteli bir yaşam sürdürmek sadece pahalı şeylerden var olmaz.
Kaliteli yaşam; zamanı ve hayatı dolu dolu geçirebilmek, yaptığınız işten, sağlıklı beslenmeden, kitap okumaktan, mutluluğunuzun, sağlığınızın, boş geçirdiğiniz zamanların, düşüncelerinizin, gelirinizin toplamından oluşur. Kısacası kaliteli yaşam fiziksel, sosyal, psikolojik boyutları kapsayan kendinden memnun olma halidir.

Kaliteli bir yaşam nasıl oluşturulur?

Kendimizi görmeye ve kabul etmeye cesaret edebildiğimizde; hepimizin yaşam kalitesi artar. Sabah uyandığınızda gülümsüyorsanız, akşam yattığınızda yarına umutla bakabiliyorsanız; kendinize özel kaliteli yaşamınız zaten var demektir.

Daha sağlıklı bir beden için

∆ Sabah erken kalk.

Zaman zaman hepimiz kendimizi üzgün hissederiz ve “Acaba nasıl mutlu olabilirim” diye düşünürüz.

Stres, kaygı, takıntı, korku gibi depresif ruh halleriyle başa çıkmak için günlük hayatımızda uygulayabileceğimiz öneriler, sanki bir şemsiye gibi bizi koruyarak rengarenk bir mutluluk atmosferi yaratabilir. Bu haftaki yazımızda da işte bu tür önerilere yer vereceğiz.

 Mutlu olmak

Mutlu olmak, yaşanılan zorluklara rağmen genellikle hayatın güzelliklerini görebilmek ve yaşamdan keyif almaktır.

Mutlu insan kimdir?

Mutlu insan hayatından tatmin olan, olumlu bir bakış açısına sahip, içsel huzur hisseden, özgüvenli ve mutlu olmasını engelleyen faktörleri kontrol edebilen ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemiş kişidir.

Mutlu insanların ortak özellikleri

Ruh ve beden sağlığımızın bütünleşmesine katkı sağlayan sabır ve empati ayı Ramazanın başladığı ilk günlerde saatler bir türlü geçmek bilmez. İnsan bir aktiviteyle uğraşmadığı zaman açlık ve susuzluk hissi çok daha zorlayıcı olabilir. Oysaki bazı aktivitelerle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. İşte 11 ayın sultanı Ramazanda hem ruhunuza hem de bedeninize iyi gelip yapmayı denediğinizde zamanı daha verimli hale gelmesine katkı sağlayacak öneriler…

Oruç tutarken vakit geçmiyor dememek için 3 etkili öneri!

∆ Sürekli saate bakmayın: Oruç tutarken kendinizi zamanın akışına bırakın. Sürekli saate bakarak ‘orucumu açmaya şu kadar zaman kaldı’ diyerek zaman ve mideniz arasında yarışmayın.

∆ Tüm günü uyuyarak geçirmeyin:

Oruç tutarken kan şekeriniz düştüğü için uykunuz gelmiş gibi hissedebilirsiniz. Böyle bir durum hissettiğiniz de kendinizi yatağa değil biraz hava alıp enerji depolamak için dışarı atın.

∆ Hareketsiz kalmayın: Ramazan boyunca hareketsiz kalmayın ama aşırı egzersizden de kaçının. Hareketsiz kalmak miskinliğe aşırı egzersiz yapmak da terlemenize ve halsiz hissetmenize sebep olabilir.

Evde geçirenler için öneriler

∆

Simidi sevmeyen var mıdır? Hele bir de fırından yeni çıkmış ve çıtır çıtır ise aklımızı başımızdan alan o mis gibi kokusuyla tadından yenmez. Peki milli lezzetimiz simidin ne gibi faydaları olduğunu, yiyince neden mutlu olduğumuzu, kilo aldırıp aldırmadığını hiç düşündünüz mü? İşte tüm bu soruların cevabı bu haftaki yazımızda...

Simit üzerindeki mucize: Susam

Simit lezzetli bir besin olduğu kadar aynı zamanda yararlı da bir besindir. Üzerindeki susamların içerisinde bulunan vitamin ve antioksidan maddeler sağlığımıza oldukça yararlıdır.
∆ Susamda mutluluk hormonu serotonin bol miktarda bulunur. Serotonin ruh halini dengeleyen, iyi olma duygularını artıran, kaygıyı azaltan, depresyonla mücadeleye ve uyku düzenine yardımcı olan önemli bir hormondur.
∆ Susamda aynı zamanda bulunan B1 vitamini; besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde görevlidir ve beyin fonksiyonları ve beyinde enerji üretimi için gereklidir ve çeşitli sinir fonksiyonlarını da destekler. İşte tüm bunlar simidi yiyince mutlu hissetmemizi sağlar.
∆ İyi bir lif kaynağıdır.
∆ Susam protein, kalsiyum, magnezyum, potasyum mineraller ve çinko, selenyum, bakır, demir, B6 vitamini ve E vitamini içerir. Bağışıklığı kuvvetlendirir.
∆ Susam kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olur. Kolesterol üretimini engelleyen fitosterolleri içerir.

14 Şubat yılın hem en romantik günü hem de sevdiğiniz insana sizin için ne ifade ettiğini göstermeniz için mükemmel bir fırsat. Peki bu özel gün için tüm yaratıcılığınızı kullanarak sevgilinizi mutluluktan uçurup ayaklarını yerden kesmek ister misiniz? Bu soruya cevabınız ‘evet’ ise hemen okumaya başlayabilirsiniz.

Sevgililer Günü’ne özel öneriler

GÜNE EN ROMANTİK HALİNİZLE BAŞLAYIN

14 Şubat’ta evde olan şanslılardansanız sabah sevgilinizden önce uyanmaya özen gösterin. Yastığın üzerine bırakacağınız çiçek ve “Seni seviyorum” yazılı bir not sevgilinizin güne mutlulukla başlamasını sağlayacaktır. Romantizmi artırmak için en sevdiği yiyeceklerden oluşan bir kahvaltıda da hazırlayabilirsiniz.

AŞK BALONLARI DİLE GELSİN

Balonlar, sevgiliye sürpriz hazırlama planları yapanlar için olmazsa olmaz bir malzemedir.

Ev ortamında sevgilinizin yüzünü güldürmek ve onu mutlu etmek için uçan balonların şeritlerine şair dokunuşları ile ufak not kartları yapıştırıp her bir not kağıdında duygularınızı dile getirebilirsiniz.

FOTOĞRAFIN GÜCÜNDEN YARARLANIN

Kendinizi biraz gergin, biraz stresli, biraz mutsuz, hissettiğinizde eliniz sebepsizce çikolataya mı gidiyor? Peki yedikten sonra duygu durumunuzu hiç gözlemlediniz mi? Mutlu mu oluyorsunuz yoksa ölçüyü kaçırdığınızı hissedip ‘kilo alacağım’ diyerek suçluluk duygusuna kapılıp mutsuz mu? Acaba çikolata yerine sizi mutlu edebilecek besinler neler? Hangi çikolata diğerlerine göre daha masum? İşte tüm bu soruların cevabı bu haftaki yazımızda...

Çikolata yiyince neden mutlu olunur?

Çikolata yedikten sonra çikolatanın içerisinde bulunan mutluluk hormonu serotoninin vücutta salgılanması kişiye kendini iyi hissettirir.

Serotonin nedir?

Serotonin, ruh halini dengeleyen, iyi olma duygularını artıran, kaygıyı azaltan, depresyonla mücadeleye ve iyi uyku düzenine yardımcı olan önemli bir hormondur. Peki çikolata yerine serotonin seviyemizi nasıl yükseltebiliriz? Güneş ışığına ve günlük egzersize ek olarak, serotonin üretimini tetikleyen amino asit olan triptofan açısından zengin birçok farklı besin kaynağı arasından seçim yapabilirsiniz.

Serotonin artıran besinler hangileridir?

· Meyveler: Muz, erik, çilek, kuru incir, ananas, avokado...
· Kuruyemiş: Ceviz, fındık, kaju, yerfıstığı, kabak çekirdeği, ay çekirdeği, susam...

Diyet yaparken hızlı bir şekilde kilo veriyor ve tam bu mutluluğu yaşarken bir bakıyorsunuz verdiğiniz kiloları aynı hızla geri mi alıyorsunuz? Peki diyette yo-yo etkisini hiç duydunuz mu? İşte bu hafta belki de şu ana kadar farkında olmadan birçok kez yaşadığınız ama ilk kez duyduğunuz ‘yo-yo sendromu’ nedir, neden olur, nasıl etkileri vardır gibi konuları detaylı olarak inceleyelim, sonra da bu döngüden nasıl çıkılır ona bir bakalım…

Yo-yo sendromu tanımı

Yo-yo sendromu ilk defa obezite üzerine çalışmalar yapan Klinik Psikolog Kelly D. Brownell tarafından çocukların oynadığı yo-yo oyuncağının dönüşümsel yükseliş ve düşüş hareketlerine benzer olarak, diyetler sonucu kişinin ağırlık döngüsü tanımlamak için kullanılmış bir diyetetik tanımıdır.

Yo-yo sendromu nasıl anlaşılır?

Yo-yo sendromu kısaca, diyet yapıp kilo verdikten bir süre sonra verilen kilonun da fazlasını geri almak ve sonra yeniden diyet yapmak/yeniden bir öncekinden daha fazla kilo almak şeklinde kendini gösterir.

Belirtileri

◊ Yo-yo sendromu yaşayan kişiler kilo vermekte zorlanmaz ama bu kiloyu korumakta güçlük çeker.
◊ Kişi diyet yapar, egzersiz yapar fakat vücut kilo verimi için direnç gösterir ve artık ağırlık kaybı eski denemelere göre daha zordur.