Paylaş
Sabahleyin beni şeytan dürtmedi değil. Dürttü; çünkü gazete başlıklarını görmüştüm. Gazetelere göre Demirel esip gürlemişti.
‘‘Ağzımı açarsam, gümbürtü kopar'' demişti.
Bu cümledeki şahane mantığı analiz etmek için şeytan dürttü beni ama; sonra alttaki spotları okudum. İkinci mi, üçüncü mü spotta Demirel şöyle diyordu:
‘‘İmam hatip okullarının yüzde seksenini ben açtım.''
İşte bu cümleyi okuyunca, kendime kolayca hâkim olamayacağımı düşündüm. Bu konuda bir yazı yazmalıyım, diye içim içimi yedi.
Ben olsam, bu cümleyi başlığa çıkartırdım, diye düşündüm. Bu benim hınzırlığımın temel noktasıydı.
Benim gibi bir hınzır, bu cümleyi başlığa çıkartırdı. Allah'tan gazete yazı işleri benim gibi hınzır değil, aklı başında insanlardan kuruluydu.
Ben olsam, cümleyi bir güzel analiz eder, imam hatip okullarının sayısını çıkartır ve ‘‘Her yüz imam hatipten seksenini ben açtım'' başlığını koyardım.
Hınzırlık yapılacaksa böyle yapılırdı.
* * *
Arkasından daha neler neler yapardım. Sonraki cümleyi de alırdım:
‘‘Ben imam hatip okullarını herkes dinini öğrensin diye açtım. Cennete bilet kesilsin diye açmadım.''
Bu cümle bile başlı başına sayfa yaptırırdı bana. Karikatürcüleri çağırır, bu cümleyi veciz biçimde açıklayan karikatürler çizmelerini isterdim. Sonuna da, Demirel'in şu cümlesini, dişi bir başlık ve büyük puntolarla sürmanşete koyardım.
‘‘Ne yaptıysam aklımla yaptım.''
Çünkü ben de aynı fikirdeydim. Demirel ne yaparsa aklıyla yapıyordu.
Herhalde ara sıra aynaya bakıyor ve ‘‘aklımı seveyim'' diyordu.
Sonra Çankaya'dan, Ankara'ya bakarak gülümsüyordu.
* * *
Şeytana uymamak için bir tek çare vardı. Elimi şiir kitaplarına atmak. Ben de bunu yaptım.
Behçet Necatigil'in ‘‘Bütün şiirleri''ni çıkardım. Onu güzelce okşadım, kokladım, öptüm. Benim şiir kavramımı devirmiş ve yeniden inşa etmiş büyük ustanın ruhuna dua okudum.
‘‘Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler,
Eğilip alıyorum.
Solgun bir gül oluyor dokununca.''
.............................
‘‘Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlara takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar ya da anılar boyunca.
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca.''
Suç bizde mi, yoksa gül'de miydi?
Paylaş