Paylaş
Bizim günlerdir tartıştığımız “açılım meselesi” için çok ciddi bir kapıyı aralıyor.
Anlatayım.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, son olaylarla zora girmeye başlıyor.
Esenyurt Belediye Başkanı’nın tutuklanması ve CHP’nin dünkü tavrı giderek keskinleşen bir dönemin kapısını aralıyor.
Birkaç kez yazdım;
Devlet Bey belki de hayatının en ıstıraplı çıkışını yapmıştır.
Ama doğru yapmıştır.
Acıları içine bastırıp, bir ülkenin geleceği için “TÜRKİYE’DE BİRLİK” kapısı açmak istemiştir.
Amaç terörün bitmesidir.
Terör elebaşısı Abdullah Öcalan ilk planda bu çağrıya “siyasi ve hukuki” anlamda olumlu gözüken bir cevap vermiştir.
Ama defalarca yazdığım şu soru yine önümüzdedir:
“İmralı kapıyı nereye açacak?”
Yani;
Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terör oluşumunun bu tartışmalardaki yeri ne olacak?
Kapı açıldığında karşımıza Suriye’nin kuzeyi çıkacak mı?
DEM ilk açıklamasında “İçeride barış eli Suriye’nin kuzeyinde top tüfek olmaz” diyerek bana göre bütün kapıları kapatacak bir ifadede bulunmuştur.
Peki bu konuda Devlet Bey’in çağrıda bulunduğu Öcalan acaba ne düşünmektedir?
Dahası:
-Öcalan çağrıda bulunsa ABD korumasındaki PKK/YPG oluşumu bu çağrıyı dinleyecek midir?
Dinlemezse ne olacak?
Suriye’nin kuzeyindeki terör oluşumu orada palazlandıkça Türkiye’de yaratacağı bağlantı ve tahrik giderek artmaz mı?
Öcalan’ın muhtemel çabalarını kısıtlamaz mı?
Belli ki mesele gelip sonunda Suriye’nin kuzeyine dayanacaktır.
Esad’ın sözünü dinlediği en önemli güç Putin’dir.
Yani..
Esad eğer Suriye’nin kuzeyinde bir “oldu bitti özerk terör devleti”ne razı olmayacaksa.
Bu durum Türkiye ve İran’ın menfaatleriyle örtüşür.
Bu durumda önümüzdeki dönemde Ankara ve Şam arasındaki görüşmelerin seyrine dikkat edeceğiz.
Türkiye’deki meselenin çözümü için Ankara ve Şam arasında mutlak bir “iyi niyet ortamı” oluşmalıdır.
İşte tam bu noktada Hande Fırat’ın Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’la yaptığı söyleşi devreye giriyor.
Lavrov’un Fırat’a söylediği şu sözler önümüzdeki dönem için bazı olumlu işaretleri veriyor:
“Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi, Suriye’de sürdürülebilir istikrar ve Ortadoğu bölgesinde güvenliğin güçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Rusya, Şam ile Ankara arasındaki ihtilafları ortadan kaldırmak için tutarlı bir şekilde çaba sarf ediyor.”
TÜRK ASKERİ SURİYE’DEN ÇEKİLİR Mİ?
Lavrov’un şu sözleri; Türkiye’de terörün son bulması için yapılan çağrıları ve çabaları yakından ilgilendiriyor:
“Şam ve Ankara’nın pozisyonlarında ortaya çıkan görüş ayrılıkları müzakere sürecinin duraklamasına neden oldu. Suriye hükümeti, öncelikle Türk askeri birliklerinin Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarından çekilmesi konusuna netlik kazandırılması gerektiğinde ısrar ediyor. Türkiye, prensip olarak Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığını teyit ediyor ancak birliklerin çekilmesi konusunu daha sonra ele almayı teklif ediyor.”
İşte Bahçeli’nin yaptığı çağrının kilit noktası.
Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri.
Şöyle özetleyebilirim:
-Türkiye’de terörün son bulması için yapılan çağrıları düşünelim.
Bahçeli’nin yaptığı çağrıya DEM’in kilit nokta olarak gösterdiği “İçeride barış eli Suriye’nin kuzeyinde top tüfek olmaz” karşılığı.
-Suriye’deki terör örgütü PKK/YPG’nin Öcalan’ın çağrısına rağmen silah bırakmayacağı gerçeği.
Bu durumda yine geliyoruz Ankara-Şam ilişkilerine.
Şimdi Lavrov’un Hande Fırat’a söylediği şu sözün altını çizebiliriz:
“Her iki başkentten de diyaloğun yeniden başlatılmasına ciddi ilgi duyulduğuna dair sinyaller geldiğinden, müzakere sürecinin hızla yeniden başlatılmasını aktif bir şekilde teşvik edeceğiz.”
Gördüğünüz gibi Türkiye’de sağlanmak isteyen barış ortamı için Ankara ile Şam ilişkileri arasında bir bağ oluşuyor..
Yani..
Bir yanda ABD’nin koruması altında PKK/YPG terör örgütünün her geçen gün palazlanması.
Bir yanda DEM’in “Suriye’nin kuzeyindeki terör oluşumuna yaptığı atıf”.
Diğer yanda Rusya Dışışleri Bakanı Lavrov’un sözü.
Ve bizim “Türkiye’de birlik çabalarımız”...
İşimiz zor arkadaşlar.
Bu kapının nereye açılacağı sorusuna cevap aramaya devam edeceğiz...
Paylaş