Paylaş
Düşüncenin sözcüklerle bağlantı noktasındaki acımasız çelişki suskunluk getirir. Bu öyle bir suskunluktur ki bazen günler boyu sürer.
Ve işte böyle zamanlarda sadece bazı sözcükler dolaşır beyninizde ve saçlarınızda çınlamalar duyarsınız. O zamanlar anlarsınız ki bazı sözcükleri çılgınca bir tutkuyla sevmektesinizdir.
Sözgelimi ‘‘sitem’’ sözcüğünü çılgınca severim ben. ‘‘İntizar'' sözcüğünü tutkuyla severim. ‘‘İntizar’’ adlı Azeri türküsünü dinlediğim tüm zamanlar alır başımı uzaklara giderim.
‘‘Sitem’’ öyle bir kelimedir ki anlamını bilmeseniz bile sözcüğün içinden sipsivri çıkmaktadır.
Sitem sözcüğü her başıma üşüştüğünde ben de Bedri Rahmi'yi hatırlarım.
‘‘Önde zeytin ağaçları, arkasında yar
Sene bin dokuz yüz kırk altı
Mevsim sonbahar
Yar, yar
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım
Yar, yar
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var.’’
* * *
Sitem tek başına bir duygu olarak kalırsa yalnızlığa düşmüşsünüz demektir. Sitemi aşkla ve barışla birlikte yaşamak, sevgiyle yaşamak gerekir. Sitem canınızın çekirdeğinde hissedilecek, kara saplı bir bıçak gibi sinenize saplanan yarinizin gözlerine dikilen gözlerinizden fışkıracaktır. İşte o zaman gülümseyeceksiniz.
İşte o zaman gülümseyeceksiniz ki bu sihirli ‘‘gülümsemek’’ sözcüğünün tadına varabilesiniz. Bir anda düşüneceksiniz ki, biz her zaman niçin asık suratlıyızdır ve niçin bir gülüşün kıymetini asla bilemedik.
Mutluluğu bir gülüşte, bir damla suda asla bulamadık.
Biz niçin hep ciddi mi ciddi adamlar olduk? Niçin her zaman insanlığın en güzelim duygularını yadsıdık. İçimizden fışkıran tüm güzel duyguları baskıladık ve bunları baskılamadan açıkça haykıranlara terör uyguladık.
Ve onların bir kez daha keyifle gülümsemelerine yol açtık.
* * *
Niçin bazı insanlar hayatlarında nadiren iyi şeyler de yaptıkları zaman onları kınarız. Niçin bizim bilemediğimiz duyguları yaşayanlara yaratıcı olduklarından dolayı kızarız.
Biz niçin hep öldürmeyi yaratmaktan üstün tuttuk. Sanki yaratılan biz değilmişiz gibi yaratana hep kafa tuttuk.
Hayatında yaptığı iyi şeylerden birini yaparak Dünya Barış Konferansı'na giden Deniz Baykal'ı nasıl sorguladıklarını okuyunca içim ürperdi. Bu konferansa tarikat üyelerinin katılmasının bir cinayet sebebi sayılacağı aklıma hiç gelmemişti.
İnsanları rahat bırakmayanlara artık sitem ediyorum.
Kendi içlerinde huzur bulamayanların bizim iç huzurumuzu da yok etmek istemelerine artık sitem ediyorum.
Türkiye'yi hâlâ tek parti kafasıyla götüreceklerini sananlara sitem ediyorum. Başka ne yapabilirim ki?
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var.
Paylaş