Petrol kömür ve yangınlarDünyanın dört bir tarafında meydana gelen felaketleri sadece ‘‘El nino’’ ile açıklamaya çalışmak büyük bir hata olur. Bilinen bir gerçek var ki, ‘‘El nino’’ bugün ortaya çıkmış ve şu andaki büyük felaketlere neden olan bir durum değil. Elbette ki, geçtiği bölgelere felaketlerini de beraberinde götürüyor. Ancak, bugün için, dünyanın hemen bütün bölgelerinde yaşanan doğal felaketlerin hepsini El Nino'ya bağlamak, içinde bulunduğumuz gerçeklerden kaçmaktan başka bir işe yaramaz. Gerçekler ise, dünyanın küresel bir iklim değişikliği içinde bulunduğunu gösteriyor. Dünyanın iklim değişikliğine neden olan etkilerin başında ise, havadaki karbondioksit oranının artması... Yani iklimin değişmesine düpedüz hava kirliliği neden oluyor. Havayı kirleten en önemli faktör ise, petrol ve kömür. Evet, petrol ve kömürün yanması sonucu havaya karışan karbondioksiti temizleyen ağaçlar ise, süratle yok oluyor. Bu demektir ki, dünyanın akciğerleri ölüyor. Şu anda Brezilya'daki ormanlar yaklaşık üç aydır kesintisiz yanıyor. Tam üç aydır yanmaya devam eden ormanların kapladığı alanı düşünebiliyor musunuz? Yetkililer şu ana kadar yanmış olan alanının yedi bin kilometre kare olduğunu bildiriyorlar. Üstelik şu sıralarda Yağmur ormanlarında devam eden yangına 14 farklı yer daha katılmış. Anlayacağınız yangını söndürmek şöyle dursun yeni yeni yangınlar daha çıkmış ve giderek büyüyor. Bu demektir ki, yanan orman alanı yedi bin kilometre kare ile kalmayacak.Brezilya'nın dışında aynı zamanda üç farklı bölgede daha ormanlar yanıyor. Endonezya, Tayland ve Venezuella. Şimdi bütün bu söndürülememiş olan orman yangınlarını da ilave edecek olursak hesabın ne kadar kabaracağını varın siz düşünün. Neredeyse Türkiye'nin yarısını kaplayacak genişlikte bir alan. Belki de daha fazla... Yangınlardan kalan yerleri de biz temizledik mi, dünya ağaçlardan tamamen temizlenmiş olacak. Böylece dünya da biz de rahat edeceğiz. Ondan sonra ne Orman Bakanlığı, ne ormancılar ne de ağaçları kestin kesmedin kavgaları kalacak... Bilim ve teknolojide boşuna mı çalışmalar yapıyoruz. İşte bugünler için. Nasıl olsa bilim adamları bir yolunu bulup ağaçların görevini makinelere yüklerler, olur biter. Ancak, ne yapacaklarsa, bir an önce yapmaları gerekiyor. Yani, ağaçların üstlendiği ‘‘akciğer’’ işlemini yerine getirecek aletleri bir an önce keşfedip çalıştırmaya başlamaları lazım. Yoksa, dünyayı yarattığımız teknoloji şaheserlerine ve binalara bırakıp gitmek zorundayız. Tabii gidebilmek için de gidecek yerlerin bir an önce bulunması gerekiyor. Yani dünyamızdan başka dünyalar... Yaşayabileceğimiz, soluk alabileceğimiz yerler. Soluk almak, oksijen solumak, biz dünya insanlarının yaşayabilmesi için şart olan bir unsur. Yani şimdilik öyle. Kimbilir, belki zaman içinde değişime uğrayıp oksjien yerine karbondioksit solumayı öğrenebiliriz. Karbondioksitle yaşayabiliriz. Ancak, bu değişimi gerçekleştirebilmek için gerekli olan zaman yok. Ormanlar yavaş yavaş yok olsaydı. Havadaki karbondioksit oranı yavaş yavaş artsaydı, böyle bir mütasyonu gerçekleştirebilirdik, belki. Fakat, öylesine katlanarak, öylesine hızlı bir biçimde kirleniyor ki, alışıp değişmemize fırsat tanımıyor. Üstelik yok olan ağaçların yerine yenilerini dikecek olsak bile öyle hemen ormanlar yetişmiyor. Bir de üstelik ormanla birlikte var olan binlerce çeşit hayvan ve bitki türleri de ortadan kalkıyor. Ağaçlar, hayvanlar, bitkiler ve toprağın özelliklerinin hepsi bir bütün olduğuna göre bu bütünlüğün yarattığı denge de ortadan kalkıyor. Sonuç; Kömür ve petrolün yarattığı kirlilikle birleşen orman yangınları, dünyanın dengesini alt üst ediyor ve iklim değişikliğine neden oluyor diyorum, Yasemin'ce...