Paylaş
Enerjimi yükselten mektup
Bugün bir mektubu aynen yayınlamak istiyorum. Bunu okuduktan sonra ne derseniz, deyin. Ama, ‘‘Hah işte bak, onun da övülmeye ihtiyacı var’’ demeyin.
Gerçeği söylemem gerekirse, enerjimin adamakıllı tükendiği bir anda (Gazetede sabahlamıştım da) bu mektup geldi. Benim yapacak daha çok işim vardı, ama dikkatimi dağıtmak ve biraz soluklanmak için mektubu sonraya bırakmadım. Hemen açıp okudum. Şöyle diyor;
‘‘Yasemince'deki ‘CAN'a,
06/02/1999 tarihli Hürriyet ekindeki yazında yine sıkıldığın belli oluyordu.
Sıkıntın; içinde bulunduğu havaya ‘ağır' gelen, üstüne düştüğü yaprağa ‘yük' olmayan, suya hasret zeminde sağladığı faydaya rağmen 'iz bırakmayan', güneşe 'baş kaldıramayan', sendeki Öz'den haberi olmayan, suya duyarsız zeminde güneş çıkınca belli belirsiz 'iz bırakan' ve kaybolan ‘çiğ' taneleri gibi saf, katıksız, zararsız, ama ‘ben buradayım ve varım' diye haykıran bir ahenkle ortaya çıkmıştı. Yazıyı birkaç kez okudum.
Aynı gece, Eflatun'un ‘Şölen'ini okurken, Sokrates'e ‘yaşanmaya değer anı, güzelliği ve sevgiyi' anlatan Mantineialı kadının ifadeleri ile yazındaki ifadeleri, geceyarısı yatağımda yan yana getirdim. Sınırlar kalktı. Yatağımda keyifle ağladım. Gözyaşlarım tuzluydu ama gönlümü yıkadı, dünyadan arındırdı. Nefis bir geceydi. İyi ki, varsınız. Önce de vardınız, sonra da olacaksınız. Sizlerin varlığı ‘Yaşam' denilen kavrama ‘anlam' kazandırıyor.
Yolun taşlı olsun diyorum sana ki, bu sebeple ‘çiğ' taneleri gibi, soluduğumuz havada bile aslında var olan ancak, kimsenin görmediği zamanda ortaya çıkan katıksız, saf güzellikleri görmemiz mümkün olsun. ‘GÜÇ'e veya 'ERK'e anlam veren, ‘SEN'sin. Bil.
Bu satırları, yalnız olmadığını bilmen için yazdım. Ne yazarsan yaz, lütfen bir daha ‘umursamadığını' yazma. Bilgi ve bilmek işin içine girince kitaplardan önce ‘umursamak' gelir yaşamda bence. Senin ‘umursamazlığın' benim ‘umurumda'. Buna hakkın yok, diye düşünüyorum. Yılmak yok. İnsanların senin yaydığın olumlu ışınlara ihtiyacı var, buna inan. Cam çok, ‘AYNA' az, bil ki. Sevdiklerin çok yaşasın, diyorum, Fakir'ce...’’
Ne yalan söyleyeyim, bu satırları okudurken enerjim yükseldi. Bu mektup tam da zamanında elime geçmişti. Umursamazlığa gelince... Aslında bu kelimeye yüklediğim manadan kaynaklanıyor karışıklık. Yoksa, dünyada olup biten, bilinen, bilinmeyen ne varsa düşünemeyeceğiniz kadar umrumda. Öyle olmasa görebilir ve de gördüklerimi anlatabilir miydim?
Tabii ki, hayır. Umursamazlıktan kastım, insanların düşüncelerinden doğan bahtsızlık. Ve mutlaka bunun da bir manası vardır, diye düşünüyorum artık, Yasemin'ce...
* * *
Hint Mutfağı
Mektuplardan söz açılmışken bu arada Pazar günü sözünü ettiğim Hint mutfağı ile ilgili yazıya gelen fakslara cevap olarak bu restoranın adı ve adresini vereyim. Bu arada Pazar günleri kapalı olduğunu da ilave edeyim. Vejeteryan Hint Mutfağı adres: Zambak sokak. No: 8 Taksim
Tel: 0212 292 31 80
Paylaş