Yasemin Boran

İlişkiler sıcak olacak

16 Mart 2005
Bugün ilginç karşılaşmalar meydana gelebilir. Birden bire ortaya çıkan durumlar, olay değişiklikleri meydana getirebilir. Hem aşk, hem de parasal açıdan meydana gelen ani olaylar karşısında tedbirli davranmak gereken bir gün. Venüs-Mars arasındaki uyumlu etkileşim aşk potansiyelini yükseltirken ilişkilerin sıcak olacağını işaret ediyor. Aynı zamanda ortaya çıkan sürpriz durumlar karşısında serinkanlı ve anlayışlı davranmak da mümkün olabilecek.

İstekler ve hayaller

İmajine etmek... Zihnin içinde düşüncenin görüntüsünü oluşturmak... Hayal kurmak... Evet, konumuz hayaller... Ve tek gerçekleşecek olan şey de hayal. Önce arzu ederiz... Düşünürüz... Ve sonra hayal ederiz...

Hayallerimiz bizi harekete geçirir... Duygularımız ve isteklerimiz artar, içimizde büyük bir itici güç oluşur.

Ama herkes zihninin içinde düşünceleri, objeleri resim olarak göremez. Fakat, bu durum imajinasyon yeteneği olmadığını göstermez. Sayılarla, mantık ve muhakeme yeteneği yüksek, matematik kafaya sahip olanlarda imajinasyon daha çok ses ya da fikir biçiminde olmakta, resim biçiminde görüntüler pek oluşmamaktadır.

Buna karşılık resim, heykel, sinema benzeri gösteri sanatlarına ve edebiyata yönelik bir yapıya sahip olanlar, düşünceleri resim olarak zihinlerinde imajine etmektedirler. Ayrıca, bu tipler koku imajinasyonunu da sahiptirler.

Tabii hem resim hem ses hem de koku imajinasyonuna sahip olanlar da var. Ancak, bir de şöyle bir durum var; Kişinin dikkatini yönelttiği alan...

Önce çevrenizde bulunan şeylere bakarsınız. Bu esnada en yakınınızda bulunanlar dikkatinizi çeker. Tabii bu arada dikkatinizi yönelten ve sizi etkileyen faktörler de vardır. Bunlar özellikle en yakınınızda bulunan kişiler olur...

Ya da hayranlık duyduğunuz şahıslar... Onların ilgilendikleriyle ilgilenir ve o alanda gelişmeye başlarsınız. İşte bu noktada sahip olduğunuz yeteneklerden bir tanesini, öne çıkartırsınız. O an için hayaliniz, seçtiğiniz modele benzemektir...

Bu seçiminizde rol oynayan en önemli unsur, sizin içinizde var olan potansiyeli harekete geçiren duygulardır. Yani kendinize model olarak seçtiğiniz kişinin ortaya koyduğu güç, sizi cezbeder. Ve siz de öylesi bir güce ulaşabilmek için onun izlediği yolu ve ortaya koyduğu davranışları örnek olarak alıp hayalinizde kendiniz için yaratırsınız.

Tabii hayalinizin peşinden giderken çevrenizde dikkatinizi çekebilecek başka olaylar ve şahsiyetlerle karşılaşırsınız. Bu kez ilginizin yönüyle birlikte arzularınız da değişmeye başlar.

İlerlediğiniz yolda karşılaştığınız şeyler sizi yeniden oluşturur. Yani yeni arzular içine girer yepyeni duygularla harekete geçersiniz. Ya da içinizdeki arzular yavaş yavaş azalmaya başlar. Genellikle isteklerin olmadığını görmek, kişiyi karamsar ve güvensiz yapar.

Boş hayaller içine girip zaman kaybedersiniz.

Ve hayallerinizin gerçekleşmeyeceğine emin olursunuz. Bunun sonucunda karamsar hayaller kurmaya başlarsınız. Üstelik bu karanlık hayallerin gerçekleşmesi olasılığı çok daha yüksektir. Çünkü, farkında olmadan gerçekleşen hayallerin püf noktasını yakalamışsınızdır.

Kuvvetli bir beklenti içine girmeden, hırs yapmadan, kendinizi gerilim içine sokmadan yarattığınız hayaller gerçek olur. Kendinizi öylece bıraktığınız isteklerinizle karşılaşırsınız. Hem de oldukça hızlı bir biçimde.
Yazının Devamını Oku

Satürn’den yardım var

15 Mart 2005
<B>Y</B>oğun ve güçlü duyguların yükseleceği bir gün. Fakat aynı yoğunlukta tedbirli davranmaya yönelten gerçekçi ve disiplin gezegeni Satürn, uyumlu etkisiyle duyguların kontrol altına alınmasına neden olacak. Maddenin değerlendirilme biçiminin değiştiği bir dönemdeyiz. Duygularımızla birlikte değişen düşüncelerimiz olaylara farklı açılardan bakıp farklı yorumların ortaya çıkmasına neden olacak. Hayal gücünün ve sezgilerin yükselmesiyle birlikte düşlerinizi gerçekleştirecek güç ve dirayeti sembolize eden Satürn’ü bugün olumlu kullanabilir, hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.


Yorgunluğun nedeni umutsuzluk


Hayattan korkan, başarısızlıktan korkan ve başaramayacağına inanan bir insan, çok istemiş olsa bile harekete geçecek gücü kendinde bulamaz. Kendisini sürekli yorgun ve bitkin hisseder. Aslında bu zayıflığın, bu halsizliğin nedeni umutsuzluktan kaynaklanır.

Geleceğe yönelik umutları olmayan birinin kendisini güçlü hissedebilmesi mümkün değildir.

Umut etmek ve bunun gerçekleşeceğine inanmak, kişinin enerjisini yükseltir, yaşama sevincini ve yapabilme gücünü harekete geçirir. Kısaca kendimizi güçlü hissederiz. Bu hali yakalayabilmek hiç de sanıldığı kadar zor bir iş değildir. Öncelikle içinde bulunduğunuz halden sıyrılmalı, kendinizi zorlayıp ayağa kalkmalısınız. Yorgunluk haline kendinizi teslim etmemelisiniz.

Öylece kendinizi bırakmışlık durumundan daha dinamik bir hale geçmek için önce düşüncelerinizi kendinize yöneltin. Ne çeşit haksızlıklar yaşadığınızı ya da bütün uğraşmalarınıza rağmen bir türlü sonuçlandıramadığınız işleri düşünün. Fakat, bunları düşünürken kendinize acımaya veya ‘Ben bunları hakkettim’ biçimindeki düşüncelerden uzak durun.

Yaşadıklarınızın birer tecrübe olduğunu ve böyle devam etmeyeceğini düşünün. Unutmayın ki, hiçbir şey aynı biçimde sürüp gitmez. Her şey devamlı olarak değişir. Siz de değişirsiniz. Dünkü siz ile bugünkü siz aynı kişi değil. Ve değişim her planda devam edecek. O zaman şimdi bunun farkına varmalı ve kendinizi istediğiniz yönde değiştirmeye hazırlamalısınız. Oturduğunuz yerden kalkıp hemen bir duş alın. Aynaya bakın ve kendinize çeki düzen verin. Geleceğe yönelik yeni istekler oluşturun ve yakın gelecekte yapılabilecekler üzerine düşünün.

Hemen kalkıp evinize çeki düzen vererek harekete geçebilirsiniz. Ortalığı toplamaya başladığınız ilk anda hissettiğiniz halsizliğin kısa bir süre sonra yerini enerjiye bıraktığını hissedeceksiniz.

Kendinizi çok daha dinamik ve güçlü hissetmeye başlayacaksınız. Çünkü, hareket enerjisi doğal olarak açığa çıkmaya başlar ve siz farkında olmadan kozmik enerjiyle irtibata geçmiş olursunuz. Üstelik evinizi toparlarken aynı anda zihninizin içindeki dağınıklığı da düzenlersiniz. Çünkü, kişi ile etrafındaki nesneler arasında doğrudan bir bağlantı vardır.

Siz, çevrenizde bulunan nesneleri biçimlerken aynı zamanda kendinizi de biçimlersiniz. Ve içinizde yapabilme gücünü hissetmeye başlarsınız. Bu hali yakaladığınız anda hiç vakit geçirmeden geleceğe yönelik yapılacak işler listesini oluşturmalısınız. Ve bunları nasıl yapacağınız üzerine düşünmeye başladığınız anda içinizdeki gücün uyandığını anlayacaksınız.

Bu güç, kendinize olan güveninizi, yapabileceğinize olan inancınızı besleyecektir. Farklı düşünceler içine girmeden hemen harekete geçin. Çünkü, olumsuz düşünceler, yakaladığınız bu enerjinin kaybolmasına neden olabilir.

Yapabileceğinize inanın ve bunun dışındaki düşünceleri kendinizden uzak tutun. Umutlarınız ne kadar canlı ise, gücünüz de o kadar yüksek olacaktır.
Yazının Devamını Oku

Ay, Neptün’ü tetikleyecek

14 Mart 2005
Neptün ile Jüpiter arasındaki bir süredir devam eden uyumlu etkileşim zehirli maddeler, alkol ve uyuşturucular, ilaçlar ve kimyasallar ile ilgili kanunların yapılacağını ve yeni uygulamaların ortaya çıkacağını işaret ediyor. Bugün Ay öğle saatlerinde Neptün’ü tetikleyecek ve kuruntulu hayallerin ortaya çıkmasına neden olacak. Günün ilerleyen saatlerinde Satürn’ün sembolize ettiği özellikler açığa çıkacak ve kuruntulardan uzaklaşıp son derece disiplinli ve kararlı çalışmalar ortaya konulacak. Güçlü isteklerin açığa çıkacağı bugün geleceğe yönelik projelerinizi başlatabilirsiniz.

Kararsızlığın yarattığı belirsizlik

İster yapacağınız iş olsun, ister hayatınıza yeni bir yön vermek üzere bulunun. Belirsizlik duygusunun sizi ele geçirmesine izin vermemelisiniz.

Belirsizlik duygusu öyle bir rahatsızlıktır ki, kişiyi yaptığı işten ve hatta yaşamaktan alıkoyar.

Belirsizlik, kişinin düşüncelerini bir sis bulutu gibi kaplar ve kişi artık düşünemeyecek hale gelir. İşte, bu noktada kişinin yardıma ihtiyacı vardır. Ve bu ihtiyaç öylesine büyür ki, kendisi için doğru kişi olup olmadığını düşünmeden yardım ister. Yoluna ışık tutmasını bekler. Şansınız varsa, karşılaştığınız kişinin el feneri vardır ve sizin yolunuza tutup önünüzü görmenizi, karar vermenizi sağlayabilir. Aslında buradaki şans, sizin o güne kadar biriktirdiğiniz bilgilerdir. Bir türlü kafanızda yerine oturtamadığınız bilgiler, aldığınız yardımla birlikte harekete geçer ve yolunuzu görmenizi sağlar.

Belirsizliğin sınırında dolaşmanızın nedeni, bir sürü bilginin kafanızın içinde uçuşmasıdır. Kararsız ve anlamsız gibi gözüken bir yığın bilgi, zihninizin içinde öylesine döner durur ki, sonunda yorulursunuz. Düşüncelerdeki karışıklık kişiyi çıkışı olmayan bir noktaya sürükler ve bunun sonucunda belirsizliğin girdabında bulursunuz kendinizi...

Bilginin olmadığı yerde belirsizlik yoktur. Fakat, buna karşılık hareket de yoktur. Hareketin olmadığı yerde gelişme ve büyümeden de söz edilemez.

Demek ki, belirsizlik içine giren kişi, atalet içinde bulunan kişiden daha iyi bir noktadadır. Yanlış gibi gözüken kararlar almış olsa bile kişi için bu durum, iyi bir durumdur. Karar vermesi gereken durumlarla karşılaşmayan kişiden daha yüksek bir aşamadadır. Çünkü, alınan yanlış kararların sonucunda yaşayacağı tecrübeler, yeni bilgiler demektir. Yani kişinin büyümesi, gelişmesi demektir.

Belirsizlikler, kişiyi bir süre için durdurur. Ancak, belirsizliğin aydınlanacağı süreci hafif atlatabilmek mümkündür. Böyle bir durum içine girdiğiniz zaman. Karar vermek için kıvranıp kendinize eziyet etmekten kaçınmalı, duygu ve düşüncelerinizi akışa bırakmalısınız.

Önce yoğun bir düşünce içine girip bilgilerin zihninizde şiddetle uçuşmasına izin verin. Sonra, aniden düşünmekten vazgeçin. Bunu yapabilmenin en kestirme yolu dikkatinizi kuvvetle verebileceğiniz farklı bir konuya yöneltmektir.

Zaman zaman, belirleyemediğiniz konu dikkatinizi dağıtıp sizi rahatsız edecektir. böyle durumlarda kendinizi zorlamadan belirsizliğin ortaya çıkmasına izin verin. Fakat, zihninizi serbest bırakın ve aklınıza gelen düşünceleri not alın. Sonra yazdıklarınızı oturup okuyun. Hatta bir kaç gün sonra tekrar okuyun. Bu arada düşüncelerinizde uyanan ve saçma bulduğunuz fikirleri de yazmayı unutmayın.

Sizi nelerin beklediğini değil, nereden buraya geldiğinizi anlamaya çalışın. Böylece nereye doğru gittiğinizi de anlayacak ve düşüncelerinizin üzerine inmiş olan bulutun dağılmaya başladığını anlayacaksınız.
Yazının Devamını Oku

Bilinçaltı tetiklenecek

11 Mart 2005
<B>B</B>ugün sabah saatlerinde Ay Balık burcundan çıkıyor ve Koç burcuna giriyor. Öğleden sonra Merkür’ü tetikleyecek ve bilinçaltına attığınız bazı düşüncelerinizi ortaya koymak için harekete geçeceksiniz. Özellikle başlamak istediğiniz fakat bir türlü cesaret edemediğiniz konularla ilgili harekete geçmek için kuvvetli arzular hissedeceksiniz. Çocuklar ve eğitime yönelik konularla ilgili fikirlerinizi büyük bir heyecanla açıklayabilirsiniz.

Duruşunuzu değiştirin

Nasıl durduğunuza hiç dikkat ettiniz mi?.. Kendimizle ilgili hemen her konuda olduğu gibi duruşumuzun da farkında değilizdir. Tabii ki, zaman zaman aynaya bakar ve kendimizi inceleriz. Fakat, bu incelemeyi yaparken sadece nasıl göründüğümüze bakarız.

Genel duruşumuz hakkında aynadaki görüntümüz pek fazla bir ipucu vermez.

Peki bedenimizin farkına nasıl varacağız?

Çoğu zaman sürekli oturmaktan ya da aynı biçimde durmaktan belimiz, bacağımız ya da sırtımızın ağrımasıyla duruşumuzun hatalı olduğunu anlayabiliriz. Fakat, sırtımız ya da herhangi bir yerimizde beliren ağrılarımızın nedenini duruşumuza bağlamayıp ‘Bugün çok yoruldum’ şeklinde bir yorum yaparız. Aslında yorgunluğumuzun ve ağrılarımızın nedeni duruşumuzun bozukluğundan kaynaklanmaktadır. Üstelik, bedenimizin duruşu karşımızdaki kişilere nasıl biri olduğumuz, neler hissettiğimiz hakkında mesaj da vermektedir.

Mesela, yeni tanıştırıldığınız biri karşınızda kamburunu çıkarmış, boynunu bükmüş bir halde duruyorsa, onun hakkında ne düşünürsünüz?..

Hayatından bezmiş, kendine güvenmeyen, düpedüz zavallı biri olduğu duygusuna kapılırsınız. Ve önemli bir konuda son derece yetenekli olduğunu söylemiş olsalar bile içinizden ona sorumluluk vermek gelmez.

Peki, ya siz? Çalışırken, otururken, yürürken nasıl duruyorsunuz.Omuzlarınızı düşürmüş, bedeninizi salıvermişken, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Böyle bir haldeyken yüksek bir performans gösterebilmeniz mümkün mü? Hayır. Kendinizi bırakmış bir haldeyken iyi ve güçlü hissetmeniz mümkün değil. Kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman hem karşınızdaki kişiye kendinizi doğru ifade edemezsiniz, hem de yapacağınız işte başarılı olamazsınız. Böylesine yorgun bir duruşla kısa bir süre içinde kendinizi sanki çok uzun saatler çalışmışçasına bitkin ve sağlıksız hissedersiniz.

İnsanın duruşu, hem psikolojisini, hem de başarısını ciddi boyutlarda etkiler. Sabah evden çıkmadan önce aynaya dikkatle bakın. Kendinizi karamsar ve yorgun hissettiğiniz zaman bakışlarınız sönük, yüzünüzün çizgileri iyice belirginleşmiştir.

Hemen elinizi yüzünüzü soğuk suyla yıkayın. Hatta mümkünse ılık bir duş alın. Sırtınızı dikleştirip omuzlarınızı doğrultun. En sevdiğiniz elbiseyi giyin ve aynanın karşısına geçip kendinizi yeniden inceleyin. Bu arada hoşunuza giden sevdiğiniz konuları düşünün. Yüzünüzün ifadesi değişti, değil mi?

Bir kaç derin soluk alın ve çevrenize bakın. Güzel olan şeyleri görmeye çalışın. Yapacaklarınızı planlayın. Zamanınızı iyi kullanıp günün sonunda kendinizle ilgili planlar yapın. Gün boyu duruşunuza dikkat edin. Kendinizi bırakmayın.

Göreceksiniz, çok daha enerjik, verimli ve başarılı bir gün geçireceksiniz. Üstelik, çevrenizdeki kişileri de olumlu biçimde etkileyeceksiniz.
Yazının Devamını Oku

Güçlü olmak için her şey var

10 Mart 2005
<B>M</B>ars-Satürn zıt etkileşimini Ay harekete geçirecek. Bilinçaltının derinlerinden yükselen kuvvetli duygular, geçmişe ait isteklerin uyanmasına neden olacak. Gökyüzünün bu konumu geleneklerin ve önem verilen değerlerin ortaya çıkacağını, unutulmuş bilgilerin uyanacağını işaret ediyor. Yönetmek ve güçlü olmak için bugünü oluşturan geçmişin değerlerini ortaya çıkarmak için zorlayıcı olaylar açığa çıkabilir. Aynı zamanda güç savaşlarını sembolize eden Mars-Satürn etkileşimi, gücünüzü ve potansiyelinizi sınayacağınız olayların da göstergesi.

Öğrenmek sevmektir

Sevgi, duygudur, öğrenmek ise aklın işidir. Ve her ikisi de çok başka özellikler olduğu için genel olarak aklın olduğu yerde duygudan, duygunun olduğu yerde ise akıldan söz edilemezmiş gibi değerlendirilir. Ancak her ikisi de insanın farklı yönleri olmakla birlikte insanda bir arada bulunur. Bazen biri, bazen diğeri öne çıkar ve kişiyi duygusal veya akılcı olarak tanımlamaya neden olur. Ancak aklıyla hareket eden kişide duygu olmadığını, duygusal davranın kişinin ise aklı olmadığını söylemek doğru değil.

Bu tıpkı güneşin parladığı gündüz vakti gökyüzüne bakıp Ay’ın olmadığını veya gece gökyüzüne bakıp güneşin olmadığını söylemek gibi bir şey. Halbuki her ikisi de aynı zamanda vardır. Sadece gökyüzünde o sırada görünür olan Ay veya Güneştir.

Güneşin kaybolduğu zaman Ay, ayın kaybolduğu zaman ise güneş ortaya çıkar ve görünür olur.

Bazen sabahın veya akşamın erken saatlerinde gökyüzünde her ikisini de görürsünüz. Hem Ay, hem de Güneşin birlikte bulunduğunu öğrenirseniz ve bundan etkilenirsiniz. Yani aklınızın tespitleri duygularınızı harekete geçirir. Duygularınızı harekete geçiren bilgiyi anlarsınız, yani öğrenmiş olursunuz ve öğrenilenler unutulmaz.

Duygu uyandırmayan bilgi ise sadece aklın zaptettiği, yani anlamadan ezberlediğiniz bilgiler yükten başka bir şey değildir ve en kısa zamanda bu yükten kurtulmak istersiniz. Bunu da farkında olmadan yaparsınız. Yani unutursunuz. Fakat içinizde heyecan uyandıran, duygularınızı tetikleyen bilgi ise, içinize işler ve hiçbir zaman unutmazsınız. Yani öğrenmiş olursunuz ve daha fazlasını öğrenmek istersiniz. İsteği uyandıran duygudur. Ve istekleriniz de aklınızı besler ve dikkatiniz yükselir. Daha fazla öğrenmek için harekete geçer. Aklınız daha fazla çalışmaya ve keskinleşmeye başlar ve bununla birlikte duygularınızın hassasiyeti artar.

Sevdiğinizi öğrenmek istersiniz. Öğrendiklerinizi seversiniz. Bu durum hemen her konuda alanda değişmez biçimde kendisini aynı şekilde gösterir. Yani insanın gelişim prensibinin, bu mekanizma üzerine kurulduğu söylenebilir. Hatta ilişkilerin gelişmesi bile aynı mekanizmayla çalışır.

Mesela sevdiğiniz kişiyi düşünün. Onu ilk gördüğünüz zaman duygularınızı harekete geçiren neydi? Ve en önemlisi ‘görmüş’ olmanız. Görmek, aklınızı tetikler ve ardından duygularınız harekete geçer. Görmediğiniz birini sevemezsiniz. Hayal etmek için bile önce görmüş olmanız gerekir. Sonra harekete geçen duygularınız sevdiğiniz kişiyi anlamak için yanıp tutuşmaya başlar. Yani öğrenmek istersiniz. Öğrendikçe daha fazlasını öğrenmeye çalışırsınız ve böylece ilişkiniz gelişir. İçinizde duygu uyandırmayan birini ise öğrenmeye çalışmazsınız. Tabii öğrenmeyi seven biri değilseniz!
Yazının Devamını Oku

Öğrenme arzusu harekete geçiyor

9 Mart 2005
Bugün Ay balık burcunda dolaşmaya başlıyor, öğle saatlerinde Merkür’ü uyandıracak. Sonra Uranüs’ü tetikleyecek. Bilinçaltının derinlerini harekete geçirecek olan bu etki, aynı zamanda farklı olana ilgi duymayı ve öğrenme arzusunu tetikleyen bir etki. Şimdiye kadar öğrenilmiş olandan daha farklı bilgilere ulaşmak için istek uyandıran gökyüzünün bu konumu, astronomi, astroloji, bilinçaltının araştırılması ve benzeri konularla ilgili çalışmaların yapılacağını işaret ediyor. Ayrıca teknoloji alanında yenilikler de ortaya çıkabilir.

Dinlemeyi ve izlemeyi öğrenin

Öğrenmenin temel ilkelerinden biri dinlemek, diğeri izlemektir. Yaptığınız, yapmak istediğiniz nedir? Bir düşünün... Öğrenmek için neler yapıyorsunuz?

Yaptığınız işte daha başarılı olabilmenin sırrı nedir?

İster öğrenci olun, ister bir konuda uzman. Fakat, ne olursanız olun, yaptığınız işte daha başarılı olabilmek ve daha iyi bilmek için daha fazla öğrenmeniz gerektiğinin farkındasınız. Ancak, nasıl öğreneceksiniz? Ve nasıl daha iyi olacaksınız?

Çoğu zaman ‘Ben bu kadar yapabiliyorum. Daha fazlasını yapmam mümkün değil’ deriz. Ya da, ‘Elimden geleni yapıyorum, fakat daha iyi olmuyor’ şeklinde yakınırız.

Tabii ki, birinci durum, kişinin kendisini tanıması ve kabul gösterip kendiyle barışık olması açısından daha iyi bir durumdur. Fakat, hiçbir şekilde doğru, ya da istenilen durum değildir. Çünkü, insanın sahip olduğu potansiyel, farkında olduğundan çok daha büyüktür. Yapabilecekleri, her zaman için yaptıklarından daha fazladır. Fakat, bunun farkında değildir. Zaten insan kendisini yapıyor olduğu işe öylesine kaptırmış ve istenilenleri ortaya çıkarabilme telaşı içine düşmüştür ki, daha iyisini yapmak aklına bile gelmez. Gelse bile uğraşacak zamanı yoktur.

Öte yandan işin henüz başında olanlar ise, büyük bir istek ve arzuyla en iyi olmak ve başarmak arzusunda oldukları için daha dikkatlidirler. Ancak, onlar da ne yapacaklarını bilmezler. Sadece çok çalışmanın başarmak ve iyi olmak için yeterli olacağını düşünürler.

Elbette ki, çok çalışmak başarının bir kısmını getirir. Ancak, iyi olmak için sadece çok çalışmak yeterli değildir. Hele öğrenmek için hiç değildir.

Öğrenmenin sırrı, bütün ruhunuzla dinlemek ve tüm varlığınızla izlemektir. Öncelikle dinlemeyi ve izlemeyi öğrenmek gerekir.

Başka hiçbir şeyi duymadan ve düşünmeden sadece ve sadece dikkatinizi yönelttiğiniz her ne ise, onu dinleyebilmeniz gerekir. Ve başka herşeyi unutup tüm ayrıntılarıyla yorumsuz izleyebilmelisiniz. Ve olabildiğince çok dinleyip izlemelisiniz.

İzlediklerinizi ve dinlediklerinizi uygulamak için daha sonra harekete geçersiniz.

Tıpkı gördüğünüz gibi yapabilmek için uğraşmaya başlarsınız. Duyduğunuz sesin aynısını çıkartabilmek çok önemlidir. Çünkü, böyle bir durumda ne yapacağınızı bilirsiniz. Halbuki, dinlemeyen ve izlemeyen biri için ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilmek mümkün değildir. Tabii çalışmak için de çok gerekli bilgileri böylece alırsınız.

İşte şimdi çok çalışmaya başlayabilirsiniz. Dinlediklerinizi ve izlediklerinizi uygulamak için, çalışmak, çok çalışmak gerekebilir. Tabii bu sırada izlemeye ve dinlemeye de devam etmeniz gerekir. Çünkü, her baktığınızda başka bir ayrıntının farkına varacak, sözcükler daha başka anlamlar kazanacak ve sesler beyninizde daha bir farklı tınlayacaktır. Ve her defasında siz, başka bir inceliği öğreneceksiniz.
Yazının Devamını Oku

Kadınların günü

8 Mart 2005
<B>B</B>ugün ‘Kadınlar günü’ çok anlamlı bir gün. Ve ben anlamlı günlerin anlamını düşünüyorum. Özellikle de bugünün anlamını, hem de bir kadın olarak...

Özel bir gün, özelliğini adından alır. İsimler ise tariflerdir. Yer, durum, yetenek ve özellikleri tarif eden kelimeler...

Önemli günler, önemi ifade eden kelimelerle adlandırılır. Ve günün astrolojik görünümü, o günün tarif ettiği olayla bağlantılı olarak yılın nasıl geçeceğini işaret eder.

Astrolojik açıdan bugün son derece ilginç. Günün önemini belirleyen kadını astrolojide Venüs sembolize ediyor. Ve Venüs’ün konumunu incelediğimiz zaman balık burcunda ve Uranüs ile kavuşumu hala sürüyor.

Uranüs ise 2012 yılına kadar Balık burcunda dolaşmaya devam edecek. Bugünün önemi ise kadını sembolize eden Venüs ile Uranüs’ün kavuşumu kadınların özgürleşeceğini işaret etmesi.

Kadınlar kendilerini keşfedecekleri yedi yıllık bir sürece giriyorlar. Kendilerini keşfedecek ve buna bağlı olarak değişecekler. Zaten bir süredir başlayan bu duygu, şimdi daha yoğun ve güçlü olarak açığa çıkacak. Tabii buna bağlı olarak sürpriz durumlar ve bazı olayların açığa çıkacağını da belirtmeliyim.

Keşiflerde bulunan bilim kadınlarından, yaratıcılığını kabul ettirecek kadın sanatçılara, spordan siyasete kadar hemen her alanda kadınların sürpriz çıkışlar yapacaklarını söyleyebilirim.

Özgür ve yaratıcı duygularını açığa çıkaracak olan kadınlar, kendi aralarında örgütlenebilir, evrensel amaçlara hizmet edebilir ve son derece dikkat çekici, etkileyici bir konuma gelebilirler.


Büyük organizasyonlar var


Sabahın erken saatlerinde rüyalar, vizyonlar görebilir, farklı duygular içinizde yükselirken uyanabilirsiniz. Öğle üzeri Jüpiter’i harekete geçirecek olan Ay, yabancı ülkeler, yabancı kültürlerle ilgili hayaller kurmak mümkün. Ayrıca adalet ve yargı sistemiyle ilgili değişime zorlayan durumlar ortaya çıkabilir. Ancak geniş kitleler, gruplar, cemiyet ilişkileri konusunda oldukça farklı ve büyük organizasyonlar yapılabilir.


Astrolojik ilişkiler


Yükselen burcunuz Yengeç. Kendisiyle barışık birisiniz fakat oldukça kritikçi olduğunuzu söylemeliyim. Sevdiğiniz kişinin Oğlak olması, aranızda uyumluluk olduğunu işaret ediyor. Çok iyi anlaşırsınız. Şu sıralarda isteklerinin arttığı bir dönem. Siz ise duygularınızın değiştiği bir dönemdesiniz. Kendinizi keşfedeceğiniz gelişmeler içinde bulunuyorsunuz. Bu sene ilişkinizi farklı boyutlara ulaştıracaksınız. Yılın ikinci yarısı sizin için yepyeni bir dönem başlayacak. Hem iş, hem de aşk açısından fırsatlarla karşılaşacaksınız. Temmuz ayından sonra farklı sorumluluklar almak isteyebilirsiniz ve kasım ayından itibaren şansınız yükselmeye başlayacak. Evlilik ve çocuk sahibi olmak için bu devre kuvvetli arzular duyabilirsiniz.

RUMUZ: NARİN
Yazının Devamını Oku

Ay’ın dönemleri ve yapılacak işler

7 Mart 2005
<B>G</B>ök cisimleri arasında dünyaya en yakın olan Ay’ın etkisi de çok kuvvetli. Dünya üzerindeki çekim ve itim gücünün etkisi fiziksel olarak görünen Ay, med-cezir olarak bilinen suların hareketine neden oluyor. İnsanın büyük oranda (%70 civarında) su olduğunu düşünecek olursak insan üzerindeki etkisinin kuvvetini anlayabiliriz.

Salgılar, hormonlar ve salgı bezlerini etkileyen Ay’ın dönemlerini bilmek aslında insanın hangi hal içinde olacağını saptamak açısından çok önemli bir bilgi. Çünkü salgılar harekete geçtiği zaman insanın davranışlarına yansıyor ve başarı şansını etkiliyor.

Eskiler, Ay’ın hareketleri ile insan arasında çok önemli bir bağ olduğunu tespit etmiş ve bu bilgiden yola çıkarak yapılacak işleri düzenlemişler. Hasat, ekim gibi çok önemsedikleri işleri Ay’ın büyüme devresinde başlatırken Ay’ın hareketlerine uyumlu plan yapmak için Ay Takvimi geliştirmişler ve zamanlarını Ay takvimine göre belirlemişler. Aslında siz de Ay’ın devrelerine bakarak kendiniz için bir Ay takvimi yapabilir ve işlerinizi buna göre planlayabilirsiniz. Böylece başarı şansınızı arttırmış olursunuz.

Ay’ın büyüme devresi, ‘Yeni Ay’ ile birlikte başlar ve Dolunay oluncaya kadar devam eder. ‘Dolunay’ dönemi bir haftalık dönemdir ve Ay’ın bu evresinde tedbirli davranmak gerekir. Salgıların hareketi ile birlikte duyguların yükseldiği ve buna bağlı olarak ilişkilerin önem kazandığı bu devre içinde kanamalar artacağı için ameliyat olmak ve benzeri işler için pek uygun değildir. Fakat bir türlü cesaret edemediğiniz konularla ilgili girişimde bulunabilirsiniz. Ancak yine de cesaret gerektiren konularla ilgili yapacağınız işlerde tedbirli olmak gerekir.

Özellikle bu konuyla ilgili önceden yapılmış planlar ve her safhası düşünülmüş fakat kendinizi göstermeye cesaret edemediğiniz işlere girişmelisiniz. Yoksa gereksiz ataklarda bulunup sonradan zor durumda kalabilirsiniz. Dolunay döneminde bilincinizin derinlerinden yükselen ve istemediğiniz davranışlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle ‘Dolunay’ döneminde tedbirli olmak gerekir. Zaten siz de kendinizdeki değişimi hissedersiniz ve yerinizde duramazsanız. (Aynı anda Mars gibi başka etkiler de varsa duygularınız daha güçlü olur.) Bu nedenle ‘Dolunay’ın tam meydana geldiği saatlerde başka işler yapmayıp sadece meditasyon yapmayı tercih etmenin nedeni budur.

Dolunay’dan sonraki hafta girişimlerde bulunmak için yine de geç sayılmaz fakat bir hafta sonraki Ay’ın küçülmesinin son evresi yeni girişimler için uygun dönem değildir. Eski Ay olarak tarif edilen bu dönem, önceden başlatılmış konuları sürdürmek için uygundur.

Bunun dışında duygularınızı saklamak ve gizlilik gerektiren konularla ilgili çalışmalar yapılabilir. Bu dönem harekete geçmeden önce bilinmesini istemediğiniz projeler üzerinde çalışmak için uygun bir dönem.

Yeni atılım için bekleyin

Ay’ın küçüldüğü dönem. Eski Ay olarak da tarif edilen bu dönem yeni başlangıçlar yapmak için pek uygun değil. 11 Mart Cuma gününe kadar yaklaşık bir haftalık bu süreç içinde önceden başlattığınız işleri sürdürmeye devam etmekte fayda var. Yepyeni bir atılım veya yeni başlayacağınız bir konu için cuma ve sonraki günleri tercih etmek, o işin gelişim şansını yükseltir. Aslında Merkür’ün Koç burcunda olması, yeni başlangıçlar için çok uygun. Fakat Ay’ın hareketlerini de göz önünde bulundurmakta fayda var.
Yazının Devamını Oku