15 Aralık 2006
Çevremizde bulunan eşyalardan, renklerden, aydınlıktan, karanlıktan ve etrafımızda bulunan her şeyden etkilendiğimizi belirtmiştim. Üstelik sadece eşyalar değil, insanlardan da etkileniyoruz demiştim. Çevremizde bulunan insanların hali bize yansıyor ve yaşadıkları duyguları anlatmasalar bile etkileniyoruz. Mutlu ve rahat bir insandan yayılan titreşimler bizi rahatlatırken, huzursuz ve gergin insanların yaydığı elektrik bizim de gerilim içine girmemize neden olabiliyor. Üstelik gerilim içinde bulunan kişi, gerginliğini davranışlarıyla veya sözleriyle ortaya koymasa bile etkileniyoruz. Fakat bize ne olduğunu anlayamıyoruz.
İçine girdiğimiz ortamda bazen çok keyifli, bazen de çok sıkıntılı olabiliyoruz. Aynı kişi ile bir gün çok eğlenceli ve keyifli vakit geçirdiğimiz halde bir başka gün son derece sıkıntı ve rahatsızlık duyabiliyoruz. Bazen bu durumu anlıyor ve çeşitli açıklamalar getirebiliyoruz fakat çoğu zaman anlamıyoruz.
Özellikle ilişkiler sırasında ortaya çıkan rahatsızlık duygusu, şayet görünür bir nedene bağlı değilse dikkatle düşünmek gerekir. Birlikte çok keyifli vakit geçirirken girdiğiniz bir ortamda ortaya çıkan huzursuzluk ve gerilim, diğer insanlardan kaynaklanabileceği gibi bulunduğunuz mekan ile uyumsuz olmanızdan da doğabilir.
Ses, müzik, civarda bulunan insanların titreşimleri, mekanın düzenleniş biçimi, bilinçaltınızı etkileyip huzursuzluk yaratabilir ve bu halinizi karşınızdaki kişiye yansıtabilirsiniz. Tabii o da farkında olmadan size geri yansıtacak ve ilişkinizde gerilim ortaya çıkacak.
İçinizde farklı duygular uyandığı zaman dikkatinizi çevrenize yöneltmeyi başaracak olursanız, duygularınızda meydana gelen değişikliklerin nedenlerini çözmeye başlarsınız. Elbette bu sırada kendinizle güçlü bir şekilde iletişim kurmayı başarmış olmanız gerekiyor. Çünkü değişen halinizin gerçek nedeni düşünceleriniz de olabilir. Fakat düşüncelerinizi tetikleyen dış faktörleri unutmadan kendinizi inceleyecek olursanız, hem kendinizi hem de çevrenizi anlayacak duruma gelebilirsiniz.
Hayal gücünüz gelişiyor
Sanatsal faaliyetlerde bulunmak için uygun bir gün... Özellikle hayal gücü gerektiren konulara yönelik yapılacak çalışmalar son derece verimli olacak. Skandal sayılabilecek açıklamaların ortaya çıkabileceğini işaret eden gökyüzünün konumu, ayrıca gazlarla ilgili ani olayların meydana geleceğini gösteriyor. Düşüncelerin birden bire değişmesine neden olabilecek durumların ortaya çıkması ve büyük gruplar içinde ortaya çıkabilecek fikir ayrılıkları, kararların aniden değişmesine neden olabilir.
Yazının Devamını Oku 14 Aralık 2006
Eviniz, renginden tutun da içindeki eşyalara ve yerleşim düzenine kadar sizi öyle bir etkiliyor ki, ya rahat hissediyorsunuz kendinizi ya da rahatsız oluyorsunuz ve bunu mantığınızla bilemiyorsunuz. Biraz duyarlı, biraz kendisiyle ilgili bir insan ya "Bana neler oluyor, ben böyle değildim" diyor veya "Hiç neden yokken neden böylesine geriliyorum" diye soruyor.
Çünkü düşünerek çözebileceğiniz bir durum yok ortada. Sadece ve sadece oturduğunuz evden, birlikte olduğunuz insanlardan, hatta yaşadığınız apartmanda oturan herhangi bir komşunuzdan bile etkilenebilirsiniz ve bunu düşünerek çözemezsiniz.
Sizin bilginizin dışında, bilmenize imkan olmayan pek çok etki size kadar ulaşıp farklı bir hál yaşamanıza neden olabilir. Mesela yan komşunuz ya da üst katta oturanlar o gün büyük bir gerilim yaşamış, çok üzücü bir olayın etkisinde kalmış olabilirler. Siz ise o gün gayet keyifli bir gün geçirip sonra da evinize gelirsiniz ve biraz sonra yavaş yavaş gerilir, hatta neredeyse kendinizi patlayacakmış gibi hissetmeye başlarsınız. O anda "Bana neler oluyor" diye sorabilirsiniz. İşte bu hál, hiçbir şekilde sizden kaynaklanmadığı halde size ulaşan dışardaki etkilerin bir sonucudur.
Sonra yeni açılmış bir dükkana gidersiniz ya da davet edildiğiniz bir eve... Salona girdikten biraz sonra bir huzursuzluk ve gerilim hissetmeye başlarsınız, içinizden bir an önce kalkıp oradan gitmek gelir. Orada bulunan insanlar mı rahatsız etmiştir? Hayır. Dükkanda sizden başka kimse yoktur veya ziyaretine gittiğiniz evin sahibini zaten daha önce tanıyorsunuzdur ve o ana kadar böyle bir duygu olmamıştır.
Evet, sizi rahatsız eden evin, mekanın kendisidir. Rengi, eşyaları ve süslemelerinin oluşturduğu bütünlük sizin bütünlüğünüzü dağıtır ve zorlar. Belki tek tek baktığınızda her biri çok güzel olabilir, fakat bir araya geldiklerinde oluşturdukları etki sizi huzursuz eder. Tabii bunun tam tersi de mümkün. İlk kez bulunduğunuz bu yerden müthiş keyif alabilirsiniz. Kendinizi daha canlı, enerjik ve neşeli hissedebilirsiniz.
Kişiyi mekanlar, renkler ve objeler gibi diğer insanlar da etkiliyor. Üstelik bu etki sadece gerilimin yansıması olmayıp zihinsel, duygusal ve hatta fiziksel potansiyelin yansıması olabiliyor. (Sürecek)
İletişim trafiği hız kazanıyor
Sabah saatlerinde iletişim trafiği yoğun olacak. Çeşitli organizasyonlar yapmak, kararlar almak için uygun koşullar meydana gelecek. Karmaşık düşüncelerden uzaklaşıp kararlı davranılmaya başlanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, uyumlu ortamı sağlamak için kuvvetli arzular uyanacağını gösteriyor. Sanatsal faaliyetlerde bulunmak ve güzel bir ortam yaratmak için gayret gösterilecek. Bu arada meydana gelen olaylar, radikal değişiklikler yapmak için koşulları zorlayabilir.
Yazının Devamını Oku 13 Aralık 2006
Zeki bakan gözleriyle etrafı inceleyen Yay kızının gözünden bir şey kaçmaz. Tabii kendisine inceleyen gözlerle bakan erkeğin ilgisini de hemen fark eder. Fakat, biraz mahcup, daha çok da içine kapanıktır. Şimdi diyeceksiniz ki, içine kapanık bir Yay olur mu? Böyle hayretle sormakta çok haklısınız. Bir Yay, ister erkek olsun ister kadın, sımsıcaktır. Zaten "ateşin çocuğu" olduğu için etrafını öyle bir ısıtır ki, hemen herkesi içine alır. Birçok Yay, dış dünya ile çok sıkı ilişkide bulunduğu halde bazı Yaylar kendi iç alemlerine yönelirler. Onlar, iç yolculuğa çıktıkları zaman sanki içlerine kapanmış bir izlenim verirler. Halbuki durum çok başkadır.
Ve bizim kahramanımız olan Yay kızı da bu durumdadır. Aslında karşısında duran erkeğin tavırlarından etkilenmiştir. Sanki her konuda bilgisi var gibidir... Aslında bir İkizler erkeğinin dikkatini devamlı çekebilmek mümkün değildir. Fakat, Yay kızı içsel derinliği ile İkizler’in yüzeyselliğinin hemen farkına varmıştır.
Saatler süren sohbetler öylesine doyurucudur ki, Yay kızı bu erkeğin garip hallerine alışması gerektiğini anlamaktadır. Evet, aşık olduğu bu erkek, tam üç farklı kişidir. Belki bir dördüncüsü de vardır, ancak Yay’ımız ancak üç tanesini açık bir biçimde tespit eder, hayretler içinde hangisine aşık olduğunu çıkarmaya çalışır. Tabii bu sırada ilişkileri hiçbir zaman düzenli bir eğri göstermez.
İlişki grafiği öylesine inişli çıkışlıdır ki, yükseldiği zaman grafik kağıdı yetmez. Tabii inişleri de aynıdır. Böylesi hızlı alçalıp yükselmeler, Yay kızını etkilemez. Etkilese bile, ilişkiyi bitirmesi için yetmez.
Çünkü, İkizler öylesine renkli ve öylesine hareketlidir ki, Yay’ı halden hale, heyecandan heyecana sürükler. Sanki, Yay’ın maceracı ruhunu alevlendirir. Tabii İkizler, bütün bunları etkilemek için yapmaz. O, kendi halinde doğasını yaşamaktadır. Bütün bunlar, derinliği iyice gelişmiş Yay’ın içinde fırtınalar koparmaktadır.
Kahramanımız, maceracı ruhunu alevlendiren İkizler’i anlamaya çalıştıkça, dipsiz bir kuyuya battığının farkındadır ve artık ondan uzaklaşmaya başlamıştır. Çünkü, İkizler tiplerinin düşünceleri gibi duyguları da sürekli hareket halindedir. Bu durum aslında Yay’ın hareketliliğine denktir. Fakat, algılamalarındaki derinlik denk değildir.
Aşk konuları önem kazanıyor
Duyguların değişeceğini işaret eden gökyüzünün konumu, uyum ve ahenk ihtiyacının ortaya çıkacağını gösteriyor. Büyük toplantılar düzenlenebilir ve anlaşmazlıkları gidermek için daha evrensel bir bakış açısı benimsenebilir. Daha önce başlamış olan girişimlerle ilgili ortaya çıkan sorunları çözmek için yeni girişimlerde bulunmak mümkün. Bugün aşk konularının önem kazanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, aşka aşık olma potansiyeline sahip olanları harekete geçiriyor.
Yazının Devamını Oku 12 Aralık 2006
Okuyorum, izliyorum, düşünüyorum. Ve hepsini birden yapıyorum. Ama hálá Descartes’ın dediği gibi "Düşünüyorum öyleyse varım" diyemiyorum. Kendimi "var" gibi hissedemiyorum. Aksine, düşündükçe daha bir "yok" oluyormuşum gibi geliyor bana.
"Varlık" ve "yokluk" sınırında dolaşıyorum sanki. Bir ayağım "var"lıkta, diğer ayağım "yok"lukta. Başımı çevirmem yeterli gibi... Sanırım bu iki kavram aynı anda mevcut. Tıpkı pozitif ve negatifin birlikteliğinden oluşan maddenin yapısı gibi. Belki bazı şeylerde birinden daha fazla var. Ama ne olursa olsun, erkekte dişi, dişide de erkek unsuru olduğu gibi zıtlıklar bir arada mevcut. Her ikisinden eşit miktarda olduğu zaman ise mükemmellik ortaya çıkıyor.
Varlık ve yokluk derken, maddenin mükemmelliğine geldik. Konumuz da insan olduğu için elbette ki hedefimiz "mükemmel" olmak. Mükemmel olmayı düşünmesek bile bütün gayretimiz mükemmel olmak için... Fakat düşündüğünüz zaman düşüncelerinizin sizi nereye götüreceğini önceden kestiremiyorsunuz. Ve hiç aklınızdan geçirmediğiniz, zerre kadar düşünmediğiniz mefhumlarla karşılaşıyorsunuz.
Fakat, bunlar bilmediğiniz şeyler değil. Olmayan bir şeyin ortaya çıkması zaten mümkün değil. Düşüncelerin içine girdiğiniz zaman da derinlerde sakladığınız bilgi anlaşılır biçimde açığa çıkıyor ve bilincinize renkler şeklinde ayrışıp ulaşıyor.
Konumuz belki renkler değil, fakat doğada "siyah" ve "beyaz" yok. Biz siyah ve beyaz olarak algılıyoruz. Yani ışık varsa beyaz, yoksa siyah... Varlık ve yokluktan önce mükemmelliğe, sonra da renklere geçiş yapmak size tuhaf ve anlamsız gelebilir. Ancak ışığın olduğu yerde madde görünür oluyor. Yani "var" oluyor. Işık yoksa görünmez oluyor. Yani "yok" oluyor.
Varlığı ve yokluğu belirleyen ışık. Ve düşüncelerimiz de bizim ışığımız. Düşüncelerimizin uyanması, güneşin doğması gibi "var" ederken, düşüncelerimiz sustuğu zaman "yok" oluyoruz.
Varlık ve yokluk, ışığın aldatmacasından başka bir şey değilmiş gibi görünüyorsa da olmayan bir şeyin "var" gözükmesi de ancak başka bir ışık oyunu olabilir. Yani düşüncelerimiz bize oyun oynuyor olabilir. Ve bütün bunlar "var" olanın oyunudur. Var olan bir şey yoksa, oyun da yok.
Toplantılarda gerilime dikkat
Bugün Merkür, Mars ve Jüpiter kavuşumu devam ediyor. Farklı kişiler ve yabancılarla buluşulabilir, değişik konular görüşülebilir. Bugün toplantılarda meydana gelecek fikir çatışmaları ve anlaşmazlıklar, düşüncelerin değişmesine neden olabilir. Çok büyük beklentiler içine girileceğini işaret eden gökyüzünün konumu, sistem ve yargı organlarıyla ilgili araştırmaların hızlanacağını gösteriyor. Olabileceklerin üzerinde istekler ve büyük iddiaların ortaya çıkmasıyla birlikte tartışmaların da büyümesi karar vermeyi zorlaştırabilir.
Yazının Devamını Oku 11 Aralık 2006
Hayatınızdaki olumsuz ve kötü giden ne varsa, bugünlük bunlarla uğraşmayın. Bütün duyu organlarınızı harekete geçirin. Ve her ne olursa olsun hayatın akıp gittiğini anlamaya çalışın. Siz de bu akışın içinde minnacık bir zerre olduğunuzu kabul edin. Ama, o minicik zerrenin diğer zerrelerle nasıl birleşip bütünleştiğini hissetmeye çalışın. Bunu anlamayı başaracak olursanız, sıkıntı ve kasvetle kilitlediğiniz enerjiniz çözüleceksiniz.
Yapmak isteyip de bir türlü yapamadığınız ne varsa, bunları yapacağım diye kasılıp kalmayın. Siz kasıldıkça, enerjiniz tıkanacak ve istekleriniz olmayacak. Bir de istekleriniz "kapris" yapıyormuşsunuz gibi algılanacak. Daha da kötüsü, bir süre sonra düpedüz "kapris"e dönüşecek.
Üstelik içinizde giderek büyüyen arzularla birlikte enerjiniz de öyle bir artar ki, midenize saplanan kramplar misali kıvranmaya başlarsınız. Fakat istek ve arzularınızın yarattığı enerji bir türlü akamadığı için de bırakın istediğinizi elde etmeyi, fena halde hasta olabilirsiniz. Halbuki kararlı ve güçlü bir biçimde istedikten ve gereken ne varsa yaptıktan sonra olayları akışına bırakmalısınız. Hem de gönül rahatlığı ile... O zaman isteklerinizin beklediğiniz gibi geliştiğini göreceksiniz. Tabii bu arada yapmanız gerekenleri ihmal etmemelisiniz.
"Olayları akışına bırak demesi kolay, ama yapmak zor. Nasıl yapacağız" diyebilirsiniz. Bütün bunları "dost" olmayı başararak yapabilirsiniz.
Önce kendinizle dost olmayı deneyin. Sonra diğer herkesle (Tıpkı "zerre" olmak ve diğer zerrelerle birleşmek gibi)... Önce kendinize anlayış gösterin, sonra diğerlerine... Tamiri mümkün olmayan hataların içinde boğulmayın. Unutmayın ki en büyük hata, "hata"nın içinde kaybolmaktır. İsteyin, fakat isteklerinizin içinde yok olmayın.
Bugün Venüs, Oğlak burcuna giriyor. Yani isteklerin gerçekleşmesine yardımcı olacak. Lakin hırs ve tutkuyla istemek yerine daha latif bir duyguyla isteyin. Çünkü Oğlak burcundaki Venüs, ün, şöhret ve parıltılı olana karşı tutkulu bir çekim meydana getirecek.
İsteklerin yakıcı gücüyle bugünden itibaren ya bilinciniz zayıflayacak ve kaprisleriniz ortaya çıkacak ya da duygularınız aklınıza hizmet edecek.
Macera isteği artıyor
Bugün Venüs burç değiştiriyor ve Oğlak burcuna giriyor. Böylece tedbir, sistem ve disiplin ihtiyacını uyandıran duygular açığa çıkacak. Aslında macera fikri ve maceraya atılma düşüncesi kuvvetli olacak, fakat emniyet ihtiyacını uyandıran duygular tedbirli davranmaya yöneltecek. Üstelik Başak burcunda dolaşmaya başlayan Ay, meydana gelen olayların kritik edilmesine ve uzun araştırmalar yapmadan harekete geçilmesine izin vermeyebilir. Olayları yargılarken duygusal tepkiler ortaya çıkabilir.
Yazının Devamını Oku 8 Aralık 2006
Tıpkı bilgisayar gibi beyninizi de programlamanız mümkün. Mesela sabahın herhangi bir saatinde hiçbir araca ihtiyaç duymadan kendiliğinden uyanıvermenizin sırrı, beyninizi programlamak. Sabah saat 06:00’da uyanacağım diyorsunuz ve yatıyorsunuz. Tam 06:00’da içinizdeki alarm harekete geçiyor ve sizi uyandırıyor.
Bazen de programınız tam tersine çalışıyor. Mesela erken kalkacağım diyorsunuz ve her zaman olduğundan daha geç uyanıyorsunuz. Veya bugün geç saatlere kadar uyuyup tatil yapacağım diyorsunuz ve her zaman olduğundan da erken uyanıp sıkıntı duyuyorsunuz. İyi dediğiniz şeyler kötü, kötü dedikleriniz ise iyi gelişiyor. Yani kısaca sizde "tersine çalışan" bir program işliyor. Bu durumda isteklerinizi nasıl gerçekleştireceksiniz? İstedikleriniz olmayacak, tersine istemedikleriniz olacak. Ve ben, bu duruma uyan pek çok örnekle karşılaştım. Daha küçücük bir çocukken beynini farkında olmadan tersine programlamış olduğunu anladığım bu kişilerin son derece duygusal ve hassas tipler olduklarını tespit etmiştim.
Bu kişiler çocukluk döneminde üzülmek istemedikleri için kendilerini en kötü sonuçlara hazırlıyorlarmış. Hem de kesin olarak iyi sonuçlanacağını bildikleri halde hem çevrelerine hem de kendilerine iyi olmadığını söylüyorlarmış. Mesela girdikleri sınav son derece başarılı geçmiş ve yüksek not almaları neredeyse kesin olan durumlarda bile sınav sonrası kaygıları devam ediyor ve kötü not bekliyorlarmış. Arkadaşlarına ve yakınlarına sınavdan kötü not alacaklarını söylüyorlarmış. Aradan zaman geçip sınav sonuçları açıklandığında tabii söylediklerinin tersi ile karşılaşınca daha çok seviniyorlarmış.
Başlangıçta yani çocukluk döneminde kendinizi bu şekilde "ters" programladıysanız, ilerleyen yaşlarda da bu program aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. İşin ilginç tarafı ise kişi bunun farkına varamıyor. Çünkü çocukluk dönemine ait özel tavrınızı tamamen unutmuş oluyorsunuz.
Biraz dikkatli ve kendisiyle ilgili biriyseniz, hayatınızda meydana gelen olayları izleyip bu tersliği ortaya çıkarabilirsiniz. Bunu değiştirebilmeniz elbette pek kolay değil. Kendinizi yeniden programlamanız gerekiyor. Fakat en azından isteklerinizi ve nasıl bekleyeceğinizi artık bilecek duruma gelebilirsiniz.
Ortak projeler
Bugün öğle saatlerinde Ay, Aslan burcuna giriyor. Merkür ise Yay burcunda dolaşmaya başlıyor. Bugün Merkür, Mars ve Jüpiter kavuşum yapacak ve Ay bu kavuşumu harekete geçirecek. Kültürel etkinliklerin hareketleneceğini işaret eden gökyüzünün konumu, projelerin düşünüldüğünden daha büyük olacağını gösteriyor. Yabancılarla birlikte yapılacak ortak projeler farklı boyutlar kazanabilir. Fazla düşünmeden alınacak kararlar ve hızlı gelişen olaylar, yeni girişimlerin ortaya çıkmasını sağlayacak.
Yazının Devamını Oku 7 Aralık 2006
Son yolların en gözde kavramı "Değişim". Evimizin içine kadar girmiş olan değişim sözcüğü ilişkilerden yaşam tarzına kadar hemen her alanda kendisini gösteriyor. Yeni bir ürün, yeni bir tarz, yeni bir bakış, yeni bir yaşam istiyorsanız değişin deniliyor veya "değişime ayak uydurun" diyenlerle etrafımız kaynıyor. Peki bu değişimden söz edenlerin ’değişim’ kavramından ne anladıklarını biliyor musunuz? Dikkatle baktığımız zaman teknolojinin ve içinde bulunduğumuz koşulların gerektirdiği gibi davranın demekten daha ileri bir "değişimden" söz edilmiyor.
Kesintisiz bir akışın içinde sürekli değişiyoruz ama bunun bilincinde değiliz. Şimdi şuurlu olarak değişimimizi gerçekleştirmemiz bekleniyor. Daha doğrusu binlerce yıldır geliştirdiğimiz medeniyetimizin, içinde bulunduğumuz şu noktada neleri değiştirdiğimizin bilincinde olmamız gerekiyor.
Aslında bilincimiz uyandı. Değişim ihtiyacını yüksek sesle dile getirebilmek, bilincimizle bağlantılı bir sonuç. Fakat neyi değiştireceğimizi ve nasıl değişeceğimizi henüz bilemiyoruz. Bilmek için de bilincimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bunun da farkındayız ama bunu nasıl yapabileceğimiz hakkında pek bir fikrimiz yok.
Buna karşılık bilsek de bilmesek de büyük bir hızla değişen zamanın içinde akıyoruz. Karşı konulmaz bir güç, bizi önüne katmış sürüklüyor duygusu içindeyiz ve her ne kadar karşı koysak, dirensek bile değişmeye devam ediyoruz. İsteğimizin dışında meydana gelen olaylar bizi bilemediğimiz bir geleceğe doğru götürüyor ve biz bilmemenin rahatsızlığı içinde gitmek istemiyoruz.
Halbuki meydana gelen olaylar bizim eserimiz. Fakat olan biten ne varsa, sanki bizim dışımızda gerçekleşiyormuş gibi düşünüyoruz. Bizim bu değişime hiçbir katkımız yokmuş gibi davranıyoruz. Meydana gelen ne varsa, her şey birilerinin suçu ve biz de bunun içinde sadece bir figüran duygusuyla yaşıyoruz. Rahatsız, isteksiz ve rolünü gerçekleştirmek zorunda olan bir figüran...
Artık figüranmış duygusundan çıkıp kendimizi bilme zamanı geldi. İşte değişim kavramının anlattığı bu bilincin uyanması... Ancak bilincimizin uyanması için düşünce biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor, ki bilinçli olarak kendimizi ve olayları değiştirecek gücü içimizde uyandıralım.
Farklı duygularla uyanabilirsiniz
Yöneticisi olduğu Yengeç burcunda dolaşan Ay, sabahın erken saatlerinde Uranüs’ü harekete geçirecek ve bilinçaltının derinlerinden yükselen özgür ve yaratıcı istekler rüyalara yansıyacak. Son derece farklı duygularla uyanabilir ve bazı sorunları çözmüş gibi hissedebilirsiniz kendinizi. Moda, renkler, biçimler ve beğenilerin değiştiği bir dönem. Tutkulu aşklar ve değişen ilişkiler, davranış biçimine yansıyor. Felsefelerin tartışılacağını, yabancılarla ilişkilerin yoğun olacağını işaret eden gökyüzünün konumu isteklerin değiştiğini gösteriyor.
Yazının Devamını Oku 6 Aralık 2006
Bugün Mars burç değiştiriyor ve Yay burcuna giriyor. Yani Yay burcunun sembolize ettiği özellikler daha da güçlü bir biçimde görünecek. 11 senedir Yay burcunda dolaşan Pluto’nla kavuşum konumuna gelen Venüs ve Yay burcunda dolaşan Güneş’ten sonra Jüpiter de Yay burcunda ilerliyor. Mars’ın Yay burcuna girmesiyle birlikte Mars-Jüpiter kavuşumu Yay burcunda meydana geliyor. Şu anda beş tane gök cismi aynı burçta dizilmiş bulunuyor.
Aralık ayı ile birlikte başlayan Mars-Jüpiter kavuşumunun etkisi şimdi daha güçlü bir biçimde açığa çıkacak ve Yay özelliklerini gerçekleştirecek olayları harekete geçirecek. Gök cisimlerinin bu burçta dizilmesi, bütün dikkatin başka ülkelere, farklı kültürlere ve onların neler yaptığına yönelmesine yol açacak.
Macera arayışının artacağını ve kültürler arası ilişkilerin yoğun olacağını işaret eden gökyüzünün konumu, bu sırada ülke meselelerinin unutulmasına neden olabilir veya kişinin kendisiyle ilgilenmesini zayıflatabilir.
Ayrıntıların önem kazanacağını işaret eden gökyüzünün bu konumu şimdiye kadar dikkat çekmeyen veya önemsenmeyen bazı detayların abartılacağını işaret ediyor. Bu durum bütünden uzaklaşmanın ve önemsiz ayrıntıları büyütürken asıl sorunların göz ardı edilmesinin mümkün olabileceğini gösteriyor.
Din, felsefe ve yargı organlarının önem kazanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, Aralık ayı boyunca ilişkilerin sorgulanacağı bir dönem olacak. Genişlemek ve büyümek için güçlü arzuların ortaya çıkması, sahip olunan değerlerden uzaklaşıp başkalarının sahip olduğu bilgi, kültür ve değerleri araştırmak, öğrenmek ve sahip olmaya yönelik çalışmalar başlayacak.
Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve kültürler arası ittifak sağlanması için uluslararası çalışmaların hızlanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, 8 Aralık günü Merkür’ün de Yay burcuna girmesiyle birlikte ilginç bir boyut kazanıyor.
11-12 Aralık günleri duygusal gerilim olabileceğini işaret eden gökyüzünün konumu, olayları abartmaktan kaçınmak gerektiğini gösteriyor. 18 Aralık günü Ay da Yay burcuna girecek. Neyse ki aynı anda Güneş Tutulması meydana gelmiyor.
Seyahatler hız kazanıyor
Bugün Mars burç değiştiriyor ve Aslan burcunda ilerleyen Satürn geri gitmeye başlıyor. Yay burcunda dolaşmaya başlayan Mars, Jüpiter ile kavuşum yapıyor ve Yay özelliklerinin güçlü biçimde görüneceğini işaret ediyor. Uluslararası büyük toplantılar, kültürler arası ilişkiler hız kazanacağını gösteren gökyüzünün bu konumu, ilginç maceraların yaşanacağının habercisi... Sabahın erken saatlerinde duyguları tamamen değiştiren olaylar meydana gelebilir. Geri gitmeye başlayan Satürn, gelişmelerin yavaş olacağını gösteriyor.
Yazının Devamını Oku