TÜRK Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, araçların arkasındaki “Tampon yazıları”nın kaldırılması meselesine bugün de devam ediyorum.
Daha önce de yazmıştım ama yeri-zamanı geldi. Özellikle kamyon gibi “uzun yol sürücüleri” açısından bu olayın “söze, duyguya, hayata müdahale” olduğunu düşünüyorum. Bir kamyonun arkasının, oradaki yazı Türk Ceza Yasası’na aykırı bir içerik taşımadıkça, kamyon sürücüsünün alanı olduğuna inanıyorum. Ve dün yazdığım gibi, kamyon yazılarının bir tür aforizma, uzun yol folklorü, kamyon grafittisi olduğuna da... * * * Kamyon yazıları, bir empati fırsatı aynı zamanda. O “hayat”ı anlamak için. Hani mesela, “Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim” yazıyor bir yerde. “O’nu göreyim diye kıblegâhım da yandı” dizesi, hemen yamacında... Durun, sanmayın ki insanın içerlerinde gezinen, “içişleri”ni ilgilendiren bu sözcükler kamyon arkası yazısı. Bu satırlar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendi sesiyle okuduğu “Bu Şarkı Burada Bitmez” albümündeki şiirlerden. * * * “Ana okuyacağım. Göreceksin bak mühendis olacağım” cümlesini hatırlıyorum. O cümle de Başbakan Erdoğan’ın dinlerken gözyaşlarını tutamadığı Gaziantep türküsünden. Öyle ki o anın fotoğrafı, Hasan Tüfekçi ile Arif Akdoğan’ın ortak sergisinde de yer almıştı. “Kasımpaşalı da ağlar” başlığıyla... * * * Kamyon yazılarının duygusal savunmasını da yapabilirim elbet. Hem de yine Başbakan Erdoğan’ın okuduğu Erdem Beyazıt’ın şiiriyle: “Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim Yorgun şoförler için bestelenmiş /Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine...” Ya da aynı albümden “Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen” dizesiyle arka çıkabilirim uzun yol sürücülerine. Yani kolay değil, reva da değil sanki, böylesi bir yasak. Trafikte sorun yaratmayacak bir rötuşla, “söz özgürlüğü” verilebilir uzun yol sürücülerine...