Taş heykeli taşlamak

Haberin Devamı

“YAZILARIM otuz kırk dilde basılır
Türkiyemde Türkçemle yasak...”
Bu dizeler, Nazım Hikmet’in tüm hayatının, hasretinin, siteminin, isyanının özeti gibi gelir bana.
Memleketini, insanını, çınarını, kasketini, mintanını, kedisini, denizini, türküsünü, mahpushanesini yazar hayatı boyunca.
Haykırır özlemini:
“Karşı yaka memleket,
sesleniyorum Varna’dan,
işitiyor musun?
Memet! Memet!”
Ama hep yasaktır kitapları.
Bulunursa yakılır, yakalanmasın diye gömülür...

***
Bir şairin kendi ülkesi, kendi insanı için yazdığı binlerce dizenin, o dili konuşan insanlara yasaklanmasını en iyi, tablosu “nü” diye yasaklanan hatta parçalanan ressam, heykeli depoya sürgüne yollanan, hatta yıkılan heykeltraş anlar.
Ama bu kez biz de hissettik.
Lenin’in, Stalin’in sonra Saddam’ın heykellerinin vinçle ya da “kement atarak” yıkılması görüntülerinden ibaret görsel heykel yıkma seremonisi belleğimize tümüyle farklı, hatta en ağır halka bu kez bizden eklendi.
Bizim memleketimizden.
Üstelik o heykel masumdu, bir liderin, bir diktatörün sureti/suratı değil sanattı.

***

Haberin Devamı

Seyrettik, ekranlardan.
Mehmet Aksoy’un “ikiz çocuğum, masum çocuğum” diyerek ağıtlandığı heykellerin önce tekbirle kafası kesildi.
Aksoy, aylarca, günlerce gecelerce dokunmuştu her köşesine, milimetresine yarattığı heykelin.
Yıkıldı...

***

Kemer’in eski CHP’li, yeni MHP’li Belediye Başkanı, ilk icraatında “Aşk Yağmuru” isimli heykeli sökerken ne demişti:
“Kırk kişilik vatandaş grubu geldi, sökmezsek heykeli taşlayacaklarmış...”
Gözünüzün önüne getirin...
Taşlayacaklarmış, taş heykeli!

***

Taşla, hatta tükür Başkan Gökçek’in dünya literatürüne geçen Ankara örneğindeki gibi... Olmadı tekbirle, besmeleyle kafasını kes.
Bir insan bir heykelle, neden kavga eder?

 

Yazarın Tüm Yazıları