Paylaş
Ama kafiye tutkusunun perde arkasında, biraz şiirden medet umma vaziyetinin yattığını düşünüyorum.
Bülent Ecevit gibi şair başbakan gördü de bu ülke, şiirin siyaset kürsüsüne bu denli sık taşınmasının miladı 21. Yüzyıl’ın başlarıdır.
Sık taşıyorlar da, şık mı taşıyorlar o ayrı tabi...
* * *
Kafiyesi, vurgusu, melodisi, ritmi, “es”leri, derinliğiyle her kula nasip olmaz şiir okumak.
23 Nisan müsameresindeki iki kıtalı şiirine, 3 ay sular seller gibi hazırlanırsın da, kürsüye çıkınca ezberin açık büfe ordövr tabağına döner.
Hele ki, seçim menzilinde nutuk atarken...
Nutku tutulmak deyimi boşa değildir.
Bazen şairi bile, kendi şiirini kendi sesiyle okur stüdyoda...
Dinlersin, sana uzak, yaban, hatta başkası gelir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’daki Uluslararası Türk Dil Kurultayı’nda Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan bir şiir okumuştu da...
Okuduğu şiirin aslında Faruk Nafiz Çamlıbel’e ait olduğu, araştırmacı gazetecilikle ortaya çıkmıştı.
Ama böylesi sürçmeler, sizi çok da ürkütmesin.
Türkiye’de insanları şiiri yanlış okudukları için değil, yanlış zamanda “yanlış şiiri” okudukları için hapse atıyorlar.
* * *
Dün politikacıların kafiye tutkusundan söz ederken, sağı-solu yok bu furyanın demiştim ya...
(Bir parantez, bizim kuşağın “Sağcılar şiir yazamaz” miti (karamela sepeti) de çoktan sollanıp, önyargılar rafına yollandı)
Şiirsel gaflar da aynen öyle. Sağı-solu olmuyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Sevgililer Günü’nde, “Sevgili gençler Nazım Piraye’ye şöyle yazmış” diyerek başladığı video-mesajında şiirdekiyaprakları dalları, yeşilleri alları birbirine karıştırmıştı.
Ve kameraya okuduğu tek dizeyle iki çam devirmişti; çünkü o şiir Piraye’ye değil, doğum gününde Münevver’e yazılmıştı zahir...
* * *
Şiirsel gaflar, “bugün bana yarın sana” gibilerinden pusuda beklediğinden midir bilmem.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu da meseleye, “Şiir okuma yarışması yapmıyoruz” çıkışıyla girerek gardını aldı.
Olsun... Dil sürçse de, google bazen yanlış dürtse de, şiirin siyasete girmesi, değmesi iyidir.
Grinin Elli Tonu’nun 50 milyon sattığı, fragmancığının bir çırpıda 36 milyon izlendiği dünyada, ünlü bir şairin bile kitabını sadece 900 adet basabiliyorsak...
İyidir.
* * *
Mevzu şiir olduğunda içim, sevgilisine “elma kokan bir Türkçeyle konuştuğu için” teşekkür eden İlhan Berk’in dizesiyle kıpırdar, hep:
“Aslolan şiirin hayatını yaşamaktır,
yazmak (okumak) sonra gelir hep...”
Paylaş