Prof'dan içkiye paravan önerisi

PARAVAN deyince aklıma James Joyce'un Doğu tasvirleri gelirdi.

Haberin Devamı

Japon yelpazesindeki gibi renkli ve yelpaze kadar ince(likli) Japon paravanları.

 

Bazen rengarenk bir kuşun havalandığı, bazen bir nilüferin gölden su periciği gibi gövdesini çıkardığı...

 

İpeğin kağıda, kağıdın ipeğe dönüştüğü...

 

Paravanın işlevinden çok, hikayesi ilgimi çekerdi.

 

* * *

 

Ama artık o egzotik kelime, bizde derme-çatma bir "hudut"un anlatımı.

 

Paravan, toplantılarda, plajlarda, havuzlarda harem-selamlığın engebesi.

Haberin Devamı

 

Muşamba mı olur, fiber mi, eğreti bir perde....

 

Belediyelerde ise şirketlerin göbek adı.

 

Paravanlı buluşlarımız bu kadar derken...

 

Bir başka paravan da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden geldi.

 

Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu'ndan.

 

Geçenlerde televizyonda "tebliğciler" ile ilgili canlı yayına telefonla katıldı.

 

İçkinin de zina, hırsızlık gibi yasak, haram, günah olduğunu anlatıyordu.

 

Bizzat yaşadığı bir "vaka"yı da tebliğ etti, laf arasında.

 

Side'de üniversitenin dinlenme tesislerine gitmiş.

 

Lakin bazı akademisyenler içki içiyormuş.

 

Üstelik çocuklar da varmış tesiste.

 

İçkiyi de sigara gibi bir paravanın arkasında, onlara ayrılan bir bölümde içmelilermiş.

Haberin Devamı

 

* * *

 

İyi de, bu önerinin alasını İçişleri Bakanlığı hayata geçirmek istemedi mi?

 

Hani içkili yerlerin "kırmızı bölge"lerde toplanması manevrasıyla.

 

Ama Ankara Barosu dava açtı:

 

"İçki yasağı kamplaşma yaratır.

 

Yasağın asıl amacı, belli bir yaşam biçiminin diğer yurttaşlara dayatılmasıdır. Ve belirlenen biçime uygun yaşamayanların sindirilmesi, yaşamdan tecrit edilmesidir."

 

Sonra da Danıştay bu girişimi hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle reddetti.

 

     ÂYani kırmızı paravan da lafügüzaf.

Yazarın Tüm Yazıları