LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
CÜSSESİ var biraz ama eminim bebek.
Bakışından, kıpırdanışından belli...
Avuç içi bahçenin köşesine, biçilmemiş çimlerin kuytusuna kıvrılıyor.
Çokça tekir, biraz bengal.
Köpeğimiz Ugly’yi gezdirirken biraz geriliyordu önceleri.
Şimdi sakin ve daha huzurlu.
Mama bırakılmış önüne.
Ve alışmış, sahiplenmiş sanki yeni arazisini.
Biraz da umursamazlık.
Çünkü Ugly de gerilmiyor eskisi gibi.
Sanki artık kedi saymıyor onu.
Komşu mesafesinde...
* * *
Sokak köpeklerini sever ve esirgerken, kedileri ihmal mi ediyoruz biraz.
Belki onlar köpeklere oranla hayatta kalmayı daha kolay becerir diyoruz.
Ya da onlar insana daha mesafeli.
Su, yemek isterken bile.
Onlar için de çok zorlaştı hayat.
Ne eskinin kasapları kaldı, süpermarket çağında.
Ne kasabın önündeki, kasap kedileri.
Kışın dona çeken gecelerinde, yazın kurağında çoğu bazen bir yudum suya muhtaç.
* * *
Belki Cihangir kedilerini bilirsiniz.
Hani Cihangir başlı başına bir kedi cumhuriyetidir ya.
Kimse oraya sığınan Topal Necmi’yi tekmelemez.
Kimse Sarman’ı aç bırakmaz o mahallede.
Hatta Yıldırım Türker’in "Cihangir Kedileri" kitabındaki dizelerle hayata geçer hatıralar:
"Bakkal çırağı çaldıklarıyla besledi bizi
aç kediler kapımıza doğurdu
evden kaçan çocuklar yatıya geldi
(...) hayır büyümedik büyümeyiz büyümedikçe güzeliz..."
* * *
Kediler.
İşte sevmek için yeni, gerçek bir bahane.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları