Paylaş
“Eskiden Pirelli Takvimi’ne bakardık, şimdi Maya Takvimi’ne geldi sıra” diyeni mi istersiniz, “Şirince’de kıyamete dayanıklı 2+1” esprisini tedavüle çıkaranı mı...
Doğrusu, kıyamete ruhen ve lojistik olarak ezelden beri hazırlıklı bazı ecnebi tarikatlar gibi, 21 Aralık’ı henüz hakikaten beklemiyoruz.
Her zamanki gibi, “Bize bir şeycikler olmaz” rahatlığıyla Saatli Maarif Takvimi’nin 22 Aralık yaprağındaki vecizeyi şimdiden okuyan da var.
“İnceldiği yerden kopsun” diyerek, kadere kısmete efelenen de...
Çünkü bu mevzuda da “Biz bize benzeriz, Maya takvimindeki elalemin kıyameti” vaziyeti hakim belli.
Mevzu kıyamet bile olsa, Vatan Yahut Silistre’nin Abdullah Çavuş’u gibi, “Kıyamet mi kopar” deyip geçiyoruz.
* * *
Dinen olmasa da, fiilen kıyamet sözcüğüne, felakete, afete, teröre, darbeye, gürültüye patırtıya karşı nasır tutmuş, alışmış halet-i ruhiyemizdir belki bu durumun asıl nedeni.
Ne felaketler geldi, ne felaketler geçti bu ülkenin başından.
Geçti derken; hala 50 gencini asan, 200’ünü işkencede öldüren 12 Eylül darbesinin anayasasıyla yönetiliyorsak, kıyameti Maya Takvimi’nde değil kendi milli-miladi ajandamızda -başucumuzda- aramak sanki daha yerinde olacak.
Kendi Mayamız’da, yani...
* * *
Hem sonra bizim beklediğimiz güncel “kıyamet”leri Mayalayan da başka şeyler.
Bölünecek miyiz, Suriye mi, İran mı, Irak mı, dış savaş mı, iç savaş mı, içi-dışı bir savaş mı, deprem mi İstanbul mu, küresel yöresel kriz mi...
Hepsi birbirinden kıyamet.
Yoksa kıyameti bekleyiş, gün-gece boyu panik, korku içinde şehri yağmalayacak barbarları bekleyen, ama barbarların artık olmadığını öğrenince ne yapacağını bilemeden asık suratla evlerine dönen insanlara benzer bir ruh hali mi...
Kavafis’in o insanları anlatan ünlü şiirindeki, esaslı soru mu duruyor önümüzde:
“Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
Bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza...”
Sürekli oradan, buradan ya da şuradan kıyameti bekliyor olmak da, bir çeşit çözüm müdür, pansuman mıdır, ehven-i şer midir, şükür müdür yoksa, -önümüzde duran- sorunlarımıza...
* * *
Kıyametin bini bir para olduğu bir ülkede, 21 Aralık’ı bekleyenlerin olduğunu düşünmüyorum yani...
Varsa, Şirince dönüşü onu da konuşuruz.
Paylaş