İstanbul’da geçti 58 yıllık ömrü, ama Ankaralı muhabbetlerde hep çınladı kulakları. Ölümünün 30. yılı bugün. Ama hiç eskimiyor renkleri: “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler...” Değil mi?
Kıssadan hisse yaşamış, öyle de yazdı hep. “Yaşamak değil /Beni bu telaş öldürecek” der ya mesela. Sabah ya da akşam, ne zaman gezsem/göz gezdirsem caddelerde... İzlesem, pürtelaş figüranlarını kentin. Aklımda geçip giden yaşamla/yaşamlarla birlikte, hep o dize.
“Son isteğin nedir?” sorusuna da takılır şiirlerinde. İster idam olsun, ister ecel... Çok kolay bulur bu soruyu, “İlk isteğin nedir” sorusundan: “Çünkü, o soruyu. (ilk isteğini) Kimse kimseye soramadı Korkusundan...”
Gitti, 30 yıl önce. Kalmak Türküsü’nü bıraktı ardından: “Daha gidilecek yerlerimiz var Şu sohbetini dinler gideriz. Coştukça şarkılar, türküler, sazlar Rakı mı, şarap mı, içer gideriz.
Geçse de umudun baharı yazı Gözlerde kalıyor yaşanmış izi Kimseler kınamaz burada bizi Ne varsa hesabı öder gideriz.
Söyleyecek sözü olan anlatsın İsterse içine yalan da katsın Yeter ki kendinden, bizden söz etsin Yalanı doğruyu sezer gideriz...”