İçinden demiryolu geçen kafeden Ankara ekonomisine bakış

Her sene yenilenen ve 14 yıldan bu yana süregelen bir araştırma dosyasından bahsetmek istiyorum.

Düzenleyen kurum, benim de Ankara Bölge Temsilcisi olarak görev yaptığım Capital Dergisi... Dosyanın konusu ise “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi” başlığı altında özel sektöre panoramik bakış. Tüm şirketlerin karneleri analiz ediliyor ve ülkemizin en büyük 500 şirketi listesi oluşuyor. Başarılı şirketlerin olduğu kadar illerin performansı da bu değerlendirme raporunun içinde yer alıyor.
Başkentlileri ilgilendiren kısmı ise Capital 500’de bu yıl 39 farklı ilden listeye giren şirketler arasında en büyüğünün Ankaralı bir şirket, yani Türk Telekom olması. Dahası 2010 yılındaki performansa göre Capital’in 500’ü arasına tam tamına 36 Ankaralı şirket bulunması. 
Geçen yılın listesinde 500 şirketin 337’si İstanbul, İzmir ve Ankaralı iken, 2010 liderler liginde üç büyük il 340 şirket ile temsil edildi. Listenin zirvesinde yine İstanbul var. 276 şirketle zirvede yer alan İstanbul’u 36 şirketle Ankara takip ediyor. Ankara aynı zamanda Capital500’de şirket sayısını en fazla artıran il olarak da öne çıkıyor. Cirosal büyüklük açısından da bakarsak, zirvede yine İstanbul var. Ancak bu kez cirodan aldığı pay yüzde 67,5’ten yüzde 66,5’e gerilemiş durumda. 7,8 ile ikinciliği elinde tutan Kocaeli’nden sonra Ankara yüzde 5,9 pay ile üçüncülük sırasına oturuyor.
İHRACATINI 5 YILDA İKİYE KATLADI
Şimdi bu veriler ışığında devletin resmi rakamlarına sadık kalarak yaptığım araştırmayı aktarayım. Bildiğiniz üzere Ankara denilince akla ilk ‘Başkent’ olma özelliği geliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yanı sıra Başbakanlık, bakanlıklar, yani tüm kamu kurumlarının merkezi konumunda. Ancak son dönemlerde Ankara’nın da özellikleri değişmeye başladı. Savunma sanayi, tekstil gibi sektörlerle atılım içine giren şehir ‘Başkent’ olma özelliğinin yanına şimdilerde sanayici olma özelliğini de iliştirdi.
2001 yılında sadece 1,6 milyar dolar ihracatı olan Ankara, 2005 ve 2006 yılında atılıma geçti. 2005 yılında 2 milyar 645 milyon dolar civarında olan Başkentin ihracatı, 2006 yılında 3,6 milyar dolara, 2007 yılında ise 4,2 milyar dolara çıktı. 2007 yılından 2008 yılına geçerken iyi bir atılım yapan Ankaralı şirketler, 2008 yılında ihracatlarını bir milyar doların üzerinde artırarak 5,4 milyar dolara çıkardı. Ancak aynı başarı 2009 yılında devam edemedi. 2008 yılında yaşanan küresel krizin etkisiyle 2009 yılında Ankara’nın ihracatı 4,9 milyar dolara geriledi. Küresel krizin etkilerinin silinmesiyle birlikte 2010 yılında ihracat artışı yine hızlandı ve 5,6 milyar dolara çıktı. Küresel krizin izinin silinmesiyle birlikte 2009 yılından 2010 yılına yaklaşık 700 milyon dolar artış gerçekleştirildi.
MALIMIZI EN ÇOK ÇEKİK GÖZLÜ DOSTLAR ALIYOR
2005 yılında 2 bin 603 olan ihracatçı firma sayısı yıllar itibariyle sürekli artış gösterdi. 2006 yılında 2 bin 734 olan firma sayısı, 2007 yılında 2 bin 952’ye çıktı. 2008 yılında ise ihracattaki artış hızına paralel olarak şirket sayısında da artış oldu ve sayısı 3 bin 225’e yükseldi. Küresel krizin yaşandığı 2008 yılında ihracat miktarında gerileme olsa da firma sayısında herhangi bir gerileme olmadı ve sayı 3 bin 340’a çıktı. 2010 yılına gelindiğinde ise ihracatçı firma sayısı 3 bin 420’ye ulaştı.
Ankara ilinin ihracatında hangi ülkelerin ilk sırada olduğunu bakıldığında ise son iki yıldır Çin’in lider ülke konumuna yükseldiği görülüyor. Halbuki 2008 yılında en çok Almanya’ya ihracat yapılmıştı. 2009 yılına gelindiğinde ise ilk sırada Çin var. 2009 yılında Almanya 5’nci sıraya kadar geriliyor. 2010 yılında yine ilk sırada Çin var. Çin’e 440 milyon dolar ihracat yapan Ankara, ikinci sıradaki ABD’ye de 322 milyon dolarlık ihracat yaptı. Ankara’nın ihracatındaki ilk sıradan sonra gelen ülkeler ise sırasıyla şöyle; Libya, Irak, Almanya, Azerbaycan, İtalya, Türkmenistan, Suriye ve Rusya.
YABANCI FİRMALARDAKİ İLK ÜÇÜMÜZ
Ankara’nın sanayi ve ticaret resmine bakıldığında, en çok makine ve teçhizat imalatının yapıldığı görülüyor. Ülkelere göre Ankara’da kurulan yabancı şirketler incelendiğinde ise ilk sırada Almanya yer alıyor. Almanya’nın bu kentte 312 şirketi var. İkinci sırada İran geliyor ki, İranlı şirketlerin sayısı 149... ABD’li şirketlerin sayısı 119, İngiltere’nin 98, Hollanda’nın da 82 şirketi var. Uluslararası sermayeli şirketlerin yatırım projelerinin 2006-2010 yılları arasındaki dağılımına bakıldığında Ankara 378 milyon dolar çekebilmiş. İstanbul 3,3 milyar dolarla ilk sırada. İkinci sırada Bursa var. Ankara ise 18’nci sırada. Yatırım projeleri açısından bakıldığında ise Ankara 6’ncı sırada. İstanbul 163 yatırım projesi çekerken, Kocaeli 123, Ankara ise 40 proje çekmiş.
Ankaralı şirketlerin teşvik sisteminden yaralanıp yararlanmadığına gelirsek... Aslında 2005 yılına göre belge sayısında bir gerileme var. 2005 yılında 204 teşvik belgesi verilirken, sayı 2010’a gelindiğinde 139’a gerilemiş gözüküyor. Sabit yatırım açısından bakıldığında ise önemli bir artış söz konusu. 2005 yılında 991,4 milyon liralık bir yatırım varken, 2010 yılına gelindiğinde sabit yatırım 1 milyar 820 milyon liraya yükseliyor.
PARAMIZ EN FAZLA KİRAYA GİDİYOR
Ankaralı firmaların ar-ge ve yenilikçiliğe verdiği önem rakamlara yansıyor. Ankara’daki teknoparkta firmalar en fazla yazılım bilişim üzerine faaliyet gösteriyor. Bu konuda 366 firma çalışma yapıyor. Savunma sektöründe 92, elektronik sektöründe 86, telekomünikasyon konusunda da 31 firma teknoparklarda çalışıyor.
Kişi başına gayrisafi katma değere bakıldığında Ankara’da kişi başına düşen gelir miktarı 12,5 bin dolar. Şehrin Türkiye içindeki vergi gelirleri payı ise azımsanmayacak durumda. Tahakkuk eden kurumlar vergisinin yüzde 24,6’sı Ankaralı şirketlerden. Gelir vergisinin yüzde 8,7’si ile kira gelirlerinin yüzde 11’i de Ankara’dan. Ülkenin toplam vergi gelirlerinin yüzde 12,23’ü de Başkentten toplanıyor.
Ankaralıların harcamalarına bakıldığında en önemli kalem kiraya gidiyor. Harcamalar içinde kiranın payı yüzde 28,2. İkinci sırada ulaştırmaya yapılan harcamalar geliyor. Giyim ve ayakkabı, lokanta ve oteller ile haberleşmeye yapılan harcamalar da yüzde 5 oranında.
NE VARSA ALMANLARDA VAR
Ankara’da toplam 146 turizm işletme belgeli konaklama tesisi var. Bu sektördeki en çok işletme ise Çankaya’da. Çankaya ilçesinde 67 tesis var. Bu tesislerin oda sayısı 9 bin 647, yatak sayısı ise 19 bin 442. Ankara’da en çok üç yıldızlı otel bulunuyor. 3 yıldızlı otel sayısı 46, iki yıldızlı otel sayısı 41 ve dört yıldızlı otel sayısı 32. Ankara’ya en çok Almanya’dan turist geliyor. 2009 yılında Almanlardan sonra Ankara’ya en çok gelen yabancılar ise Hollandalılar, Avusturyalılar, İranlılar ve Belçikalılar.
MODERN YAŞAM ALANINA DİVAN DOKUNUŞU
Sizi rakamlar arasında daha fazla boğmadan, burnumuzun dibinde olmasına rağmen farkına varmadığımız özel bir yerden bahsetmek istiyorum. Sıhhiye’de, tren garının hemen yanında konumlanan bu yerin adı “Cer Modern”. Son zamanlarda modern Sanatın merkezi konumundaki bu mekana gidişlerim sıklaştı. Önceleri yakınlarımın düğünlerine katılmak için giderken, şimdilerde farklı bir keyif için kopamıyorum. Sırası gelmişken aktarayım, düğün ve davetler için harika bir mekan. Otel salonlarında yer arayacağınıza Cer Modern’de şansınızı deneyin. Eminim misafirleriniz de çok memnun kalacak.
Bu özel mekan sahip olduğu geniş sergi salonları, sosyal alanları, kongre merkezi ve ağırlama hizmetleriyle Ankara’da yepyeni bir iş ve sosyal yaşantı alanı yarattı. 370 kişilik konferans salonu ve dev resepsiyon alanı ile etkinliklerin sanatsal bir ortam içerisinde gerçekleşmesine imkan sağlıyor. Yiyecek ve içecek hizmetleri ise Divan Şirketi tarafından sağlanıyor.
İÇİNDEN DEMİRYOLU GEÇEN KAFE
İşte bu aşamada yaşadığım farklı keyfi aktarayım. Cer Modern’in bir bölümünde yer alan Divan Kafe ben ve benim gibi düşünenler için çekim alanı oluşturdu. Her gün kapılarını müşteriye açan kafede, Divan şeflerinin özenle hazırladığı mönüyü yerken farklı lezzetlere uzanıyorum. Huzurlu ve rahatlatıcı ortamı ise şehir kargaşasından sıyrılmamı sağlıyor. Cer Modern ziyaretçileri için de bir soluklanma olanağı sağlayan Divan Cafeteria’da çay ve kahve alternatifleri ile sunulan taptaze Divan pastaları ve kurabiyelerin de tadına doyulmuyor. Ajandanıza yazın; Perşembe günleri caz gecesi, Pazar günleri ise Brunch veriliyor ki, oldukça keyifli.
Bu arada Cer Modern’in binası ise oldukça tarihi bir yer. Yıllarca Demiryollarının tamir ve bakım atölyesi olarak görev yapan bina, restore edildikten sonra ilk günkü halinden bile güzel bir görünüme kavuşmuş. Hatta nostalji olsun diye kapalı alanda bırakılmış raylar sanki tren birazdan geçecekmiş gibi muhafaza edilmiş.
Yazarın Tüm Yazıları