Paylaş
En güzel parklarını, en lezzetli restoranlarını, en iyi butik otellerini...
Şehir planlamacıları, mimarlar, işadamları, gazeteciler ve gezginlerden oluşan bir jüri, "Türkiye'nin en güzel 10 küçük meydanı"nı da seçmişti.
İstanbul'da Samatya, Tünel, Beykoz meydanları, İzmir'de Kemeraltı Ali Paşa ve Tire Eski Çarşı, Erzurum'da Yakutiye, Ödemiş'te Birgi, Mudanya'da Trilye, Bursa'da Cumalıkızık, Çanakkale'de Adatepe Köyü meydanları.
Ankara'dan bir tane küçük meydan yok.
Çünkü Ankara'da bırakın, büyüğünü, ortancasını, küçüğünü, meydan kalmadı ki!
Hepsi yok edildi.
* * *
Oysa meydanlar tarihti, simgeydi, kentin kişiliği/kimliğiydi.
Kızılay Meydanı'nı bir düşünün.
Güvenpark ve Kızılay Bahçesi ile değil Türkiye'nin Avrupa'nın ilk 10'u arasında yer alabilirdi.
TBMM'ye uzanan geniş bulvarıyla, yeşilin, sürekliliğin, "yaya/yurttaş özgürlüğü"nün ünlem işaretiydi.
Ya Zafer Meydanı ve parkı?
Tandoğan Meydanı ve parkı, Gar, İtfaiye (Hergelen), Ulus, Opera...
Korunsaydı; Kuğulu Park eski hali, balerin heykeli ve mütevazı meydanıyla yer almaz mıydı Türkiye'nin en güzel 10 küçük meydanı arasında?
Gar (İstasyon) Meydanı, bütünleştiği Gençlik Parkı ile alt-üst geçitle parçalanacağına korunsa, hatta geliştirilseydi...
Gökkuşağı Projesi, Red Kit'teki hayalet kasaba misali değil de, küçük bir meydan olarak tasarlansaydı mesela?
* * *
Ne uzmanım, ne de şehir planlamacısı.
Ama gerçeklerin her zaman hayaller üzerine kurulduğunu, hayallerin üzerinde yükseldiğini biliyorum.
Hayallerin bazen ihya, bazen imha ettiğini de...
Yeniden meydanları hayal ediyorum, yaya alanlarını, bağlantılı kent parklarını, bahçelerini...
Ama Yenimahalle Belediyesi'nin yapmak istediği Çayyolu Meydanı'na, Büyükşehir'in Lunapark kondurmasını hayal bile edemiyorum.
Paylaş