Paylaş
Ve kasdı-hevesi aşıp, mevzuata dökülen dönüştürme politikalarına getirmeye çalışmıştım meseleyi...
Bugün de hafta başında okuduğum bir haberdeki bir cümleye takılarak, “ekmek standartı” ile ilgili “müdahale paranoyamı” paylaşacağım, divanınıza uzanarak. (Divan, Irvin Yalom’un psikiyatri divanı elbet)
* * *
Konuyla uzaktan-yakından ne kadar ilgili(dir) bilemiyorum; çünkü paranoyamın kaynağı pazartesi günü Akşam Gazetesi’nde Türkan Yılmazer’in Sağlık köşesinde aktardığı haber.
Haberde şöyle deniliyor:
“Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Yönetmeliği” 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğü girecek.
Fırınlar zorunlu olarak ekmeklerin hem gramajını düşürecek, hem tuz oranını indirecek, hem de un tipini değiştirecek.
Artık yediğimiz beyaz ekmek satılmayacak.”
* * *
“Yeni nesil” ekmeğe doktorların da destek verdiği vurgulanarak devam ediyor haber...
Biz ekmek yere düştüğünde öpüp başımıza koyan bir nesilden geliyoruz. Yani saygımız sonsuz da...
Aklım-izanım yatmasa da, haberdeki “Artık yediğimiz beyaz ekmek satılmayacak” vurgusu bozdu beni.
* * *
Nasıl yani?
“Yediğimiz beyaz ekmek” gidip, “tek tip” taneli ve kepekli karışım mı saracak heryeri...
O eskiyi andıran francalayı, beyaz kızarmış tava ekmeğini, Trabzon’a has dolgun ekmekleri üreten özel fırınlara da aynı balans mı uygulanacak?
Yok değildir tabi, benimki paranoya...
Yok tersiyse, evde ekmek yapma meselesi de, giderek “gizli örgüt” olacaktır belki de:
“Ev yapımı iki şişe şarap, Bitlis menşeli üç dal sarma sigara ve iki adet orta boy beyaz ekmek ele geçirilmiştir...”
* * *
Paranoyam, 1 Temmuz’dan sonra “önce ve yine ekmekler bozuldu” gibi bir cümleyi beraberinde getirecekse...
Kendi damak tadıma, keyfimin kahyalığına dayalı hakkımı istiyorum. Ki, çözümü gayet basit.
Sigara paketlerindeki gibi, okkalı francalaların üzerine “Sağlığa zararlıdır”, hatta “Ayıplı ekmek” yazarsınız.
Üstüne -nur içinde yatsın- sevgili Necdet Tosun’un resmini, muhtemelen tansiyondan ağzı kaymış Sylvester Stallone siluetini yerleştirirsiniz.
“Sağlık kuruluşları beyaz ekmeği bırakmada size yardımcı olabilir”i eklersiniz, “somun tiryakileri” de seçimini yapar.
Ama yok böyle değildir. Benim paranoyamdır. Öyleyse, şimdi de bu yazıyı boşuna yazdığımı düşündüren bir hezeyan geziniyor içimde.
Kürtajdı, hamilelik testiydi abuk tartışmaların gölgesinde, -üzüm üzüme- sabukladım mı ne...
Son sorumdur: “Üzümlü ekmek serbest olacak mı hocam?”
Paylaş