LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
1974, Maltepe’de Şato Yazar.
Barış Manço’ nun, Cem Karaca’ nın Ankara’da lise çaylarında sahneye çıktığı yıllar.
Manço’ nun "Lambaya püf de" si ile Ankara havası.
"Kol düğmeleri" nde ışıklar kararıyor.
Sadece tavanda dönen parlak topun, ekose ışıltısı.
Slow yapıyoruz, daha da uzun sürmesini dilediğimiz o şarkıyla.
* * *
Bir kaç yıl sonra, Atatürk Spor Salonu.
Cem Karaca işçi tulumuyla çıkıyor sahneye.
"İşçisin sen işçi kal" nakaratı inliyor salonda.
Nakarat, adagio ile kesiliyor.
Aynı şarkının "örtülü" bir dizesi dolaşıyor içimizde:
"Elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları. .."
Bir siluet, usulca çıkıyor salondan:
"Hilal kaşlı, maksi etekli, dalga dalga saçları..."
* * *
Ve ilk kez Ankara’da söylüyor ’tirat’ ını:
"Merhaba gençler ve genç kalanlar... "
Belki Başkent’i, genç tarihine karşın "ağır" düşündüğü için...
Annesi Toto Karaca’ nın gerçek adının İrma Felekyan olduğunu bilir misiniz?
Ya, Cem Karaca’ nın ona Ermenice "Mamacigis (anneciğim)" diye seslendiğini?
* * *
Herkesin bir Cem Karaca şarkısı var hayatında.
Benimki:
"Çok yorgunum /beni bekleme kaptan /seyir defterini başkası yazsın /beni o limana çıkaramazsın. "
* * *
Mungan’ ın ’Söz Vermiş Şarkılar’ albümünde dinlemiştim en son.
Göç Yolları’nı söyleyip, gitti:
"Göç yolları göründü bize, görünür elbet..."
Balkonumdan içeri dolan bahara bakıyorum.
Kimbilir kaç bahar daha?
Mırıldanıyorum:
"Hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar".
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları