Paylaş
Hoparlörü, anonsuyla hanımların uzayında dolaşan kamyonet, o kült Uzay Yolu dizisinin esprili bir uyarlamasına da dönüştürülmüş.
Kamyonetimiz, “Hanımların dikkatine” anonsunu savura savura uzay gemisi Atılgan’ın önünden geçiyor. Hani her yerde, her şehirde ya, gün olur uzaya da çıkar elbet...
Kaptan Kirk ile Mr. Spock ekranda biteviye ses saçan “cisme” endişeyle bakıyorlar, ardından bir laser atışı... Booom.
* * *
Espri, kara mizah deyince...
Taze taze, başka bir anons da THY’den geldi zaten.
Hosteslerin kırmızı, bordo gibi “frapan renklerdeki” rujları kullanmaları yasaklanmış.
Tüm hanımların dikkatine aslında; bir nevi “hostesim havada sana söylüyorum, hanımım yerde sen anla”...
* * *
Lise yıllarımızdaki “hava”sı kuvvetli bazı müdirelerin kulaklarını çınlattım. Beyaz mendiliyle bastıra bastıra kız öğrencilerinin dudağını oğuştururlardı; “Yoksa ruj mu sürdün?”
O kuvvetli (caydırıcı) oğuşturma sayesinde kızlar, zaten bir kaç dakika al al dudaklarıyla yaşardı, mahcubiyetini...
Ya da “süper mini” dönemindeki, “kıyafet kontrolü”...
Eteği dizin bir parmak (iki santim) üstünde olduğu için, bastırılan kısmı özenle sökülüp o “hal”de derse alınan öğrenciler...
(Meğer, gezici overlok makinesi o yıllarda da -acilen- işe yararmış)
* * *
Sesli-sessiz; bazen fiziksel şiddet, bazen de “azar azar” bir mimik, bir kaş kaldırma, bir ısrarlı bakış ile hayata yerleşen “anons”lar kuşatıyor kadını.
Ve yerleşiyor hayata...
Öyle ki bir süre sonra, o “anons”ların içeriden mi, dışarıdan mı geldiği karıştırılıyor, unutuluyor çoğu kez.
Dışarıdan kadını konuşan/anlatan dil, bazen kadının kullandığı kelimeleri, söylemini de ele geçiriyor.
Erkeğin eseri olan nitelemeler, kadının dünyasına da çerez, espri olabiliyor.
“Orospu” sözcüğü üzerinden “dedi” ve “kodu”, sadece erkeklerde mi yaygındır sizce?
* * *
Ve genelde hep “kadın sesi”yledir anonslar. (Kadın sesinin haram görülmediği yerlerde elbet)
Asker pazarlarındaki, “bayan anonslu kaset doldurulur” meselesi değil meramım.
Overlokçunun “hanımların dikkatine” çağrısını da, hanımlar anonsluyor.
Hastanedeki posterli “sus” uyarısı da hemşireden...
Vardır elbet bir sebebi...
* * *
Son cümleyi, “Hanımların dikkatine” kitabının yazarı Seray Şahiner’den alayım:
“Yalnızken üzüldüğümüz şeylere, toplum içindeyken gülmek zorunda kalıyoruz...”
Paylaş