İslam kimin dini?

Başka bir deyişle, İslam’ı kim kurdu?

Haberin Devamı

Batılılar, İslam’a ‘Muhammedanizm’ yani Muhammed’in dini demeyi çok severler. Onlara göre, İslam, Muhammed’in kurduğu bir dindir ve Muhammed de bir zındıktır. Batı’nın anıt şairi İtalyan Dante’nin Divina Komedyası’nda, Hz. Muhammed, cehennemin en alt tabakalarında azap gören zındıklar arasında gösterilir.

 

Bir Alman olan bugünkü papa 16. Benediktus, Hz. Peygamber’e saldırırken, onu, ‘şiddet ve şerden başka bir şey yaymamakla’ itham etme talihsizliğini göstermiştir.

 

Dahası var:

 

Batı’nın biraz daha bahtsız adamları bu sataşma ve hakaretlerini Kur’an’a da uzatırlar. Reformun babası sayılan ve yine bir Alman olan papaz Luther, Kur’an’ı Hz. Muhammed’in yazdığı bir kitap olarak görmekte ve bu kitabın bir ‘şer ürünü’ olduğunu iddia edebilmektedir.

 

Haberin Devamı

Kur’an, din meselesinde, Batı insanının Yunan ve Roma putperestliğini İsevî tevhidin üstüne bindiren psikolojisinin kavramakta zorluk çekeceği bir anlayış getirmiştir.

 

Kur’an’a göre, dinin sahibi, kurucusu Yaratıcı kudrettir, Cenabı Hak’tır. Yani Allah’tır.

Peygamberler, dinin kurucusu değil, dini gösterendir. Dini, kutsal metin getirir ve canlı model olan peygamber gösterir. Dini kuran, ‘haram’ ve ‘helâl’ sınırlarını belirleyen Tanrı’dır. O'nun dışında, peygamberler dahil, hiçbir varlığın din kurma, din adına kural koyma yetkisi yoktur.

 

Kur'an, Tanrı dışında hiçbir varlığa, Hz. Muhammed’e bile, haram koyma yetkisi vermez. (Kur’an, Tahrim, 1) Hiçbir peygamberin haram koyma yetkisi yoktur. Bir şeyi ‘haram’ ilan etmek, ulûhiyetin yetkilerindendir, bir aşkın varlık yetkisidir.

 

Sonraları, yozlaştırılmış İslam döneminde bazı kimseler, bu yetkiyi Allah'tan çok peygambere vermeye yeltenmişlerdir. Yetkiyi peygambere atfetme eğilimlerinin amacı, yetkiyi, daha sonraki zamanlarda, ‘peygamber vârisi’ (!) dedikleri başka birtakım insanlara aktarma oyununu haklı gösterebilmektir.

 

Haberin Devamı

Böylece, Allah’ın yetkilerini kullanan yapay bir sınıf, daha doğrusu Tanrılık yetkileri kullanan örtülü bir ‘şirk panteonu’ yaratılmıştır. Bugünkü İslam dünyasında yaşanan dinin sahibi Kur’an’ı gönderen Allah değil, bu panteonun yedek ilahları, kutsallaştırılmış rableridir.

 

İslam meselesinin en kahırlı noktası da işte budur.

 

Allah ile aldatmanın dayandığı ‘dokunulmaz’ güç kaynağı da bu panteondur.

 

Kur'an dinde tek hüküm koyucu olarak Allah'ı göstermesine rağmen, bugün İslam dünyasında, Allah’ın yetkisi hiçbir zaman %50'nin üzerine çıkmıyor. Bugün bizim camilerimizde anlatılan dinde de, Allah'ın yetkisi %50'nin üzerinde değildir.

 

Peki, bu yetkileri kim kullanıyor?

 

Haberin Devamı

İslam'ı siyasallaştırarak saltanat aracı yapan Emevîlerin manifestosu bu yetkileri kime veriyorsa, bu yetkileri işte onlar kullanıyor. Yani dini saltanat aracı veya saltanata destek yapan kişi ve kurumlar. Bunların başında, sonraki zamanların ‘kutsal derebeylikleri’ gibi iş gören tarikatlarla tarikat şefleri gelmektedir.

 

Bu yapı açısından incelendiği zaman, kitaptaki İslam ile halkın yaşadığı dinin birbirinden çok farklı olduğu görülür. Bu noktada, dikkat çeken ayrım, ‘indirilen din-uydurulan din’ ayrımıdır.

 

İslam düşünürleri, ‘indirilen din’ ile ‘uydurulan din’ ayrımını çok erken bir dönemde yapmışlardır. Bu ayrımı ilk yapan düşünür, İbn Teymiye (ölm. 728/1327) olmuştur.

 

Haberin Devamı

Kur'an'ın bir adı da ‘indirilen kitap’ olduğundan, ‘indirilen din’ ifadesiyle gösterilmek istenen, Kur'an'daki dindir; dolayısıyla, indirilen din, Kur'an'ın içinde olan dindir.

 

‘Uydurulan din’ ise, birilerinin yorumları ve Kur'an'ın tahrifiyle elde edilen dindir.

 

Bu ayrımın, günümüzden altı yüz küsur yıl önce, yani çok uzun bir süre önce yapılmış olması düşündürücüdür.

Yazarın Tüm Yazıları