Sanatı sevmenin en anlamlı yolu, yeni sanat üretimlerini desteklemektir.
İZMİR’de bir "Turgut Pura Vakfı" vardır.. Alsancak’ta Sen Jozef Koleji’nin hemen arka sokağında iki katlı eski bir Levanten Evi’nde çalışan bu vakıfta, tabana dönük kültür-sanat etkinlikleri hazırlanır. İdealist ve fedakar insan Neval Kafesçioğlu’nun yıllardır başkanlığını yürüttüğü bu vakfın en önemli etkinliği, her yıl geleneksel olarak düzenlediği Turgut Pura Resim ve Heykel Yarışması’dır.
İzmir’imize, Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ni, Hasan Tahsin Heykeli’ni, Mimar Sinan Maskı’nı, Alsancak Gazi İlkokulu girişindeki ve Atatürk Lisesi’ndeki Atatürk büstlerini, Kültürpark ve Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’ndeki bazı heykelleri armağan eden Turgut Pura’yı anmak, artık onun yolunda genç sanatçıları yetiştirmek ve desteklemek anlamına gelmektedir.
ANLAMLI YARIŞMA
Prof. Fahri Sümer, Prof. Mümtaz Sağlam, Yrd. Doç. Dr. Oktay Şahinler, Gagavuz Türk’ü Heykeltıraş Atanas Karaçoban, Doç. Dr. Tuna Doğan, Öğretim Görevlisi Ünal Kus ve Yaşar Aksoy’dan oluşan jüri, bu yıl 270 resim ve 170 heykeli inceleyerek ödül ve mansiyonları şu şekilde tespit etti:
Ödüller: Ali Özhan (Birinci), Aslı Birhan (İkinci), Tülay Çakmak (Büyükşehir Belediyesi). Mansiyonlar: Soner Özdemir (İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi adına), Sümeyre Doğru (Neval-Süreyya Kafesçioğlu adına), Evren Ergin (Yıldız-Halim Şima adına), Gülden Bicil (Pervin Özdemir adına)..
Geçtiğimiz hafta, müdürü Suzan Faden Kudsioğlu’nun başarıyla yönettiği İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi’nde açılan, 28. Turgut Pura Vakfı Resim ve Heykel Yarışması’nın ödül töreni ve sergisine katıldım. İlk gazetecilik yıllarımda bu mekanda yaptığım nice haberi hatırladım. 30 yıl gözümün önünden geçti.. Her yıl olduğu gibi, yarışmaya katılan sanatçıların ve sergiyi ilgiyle izleyen sanatseverlerin sımsıcak ortamı içinde Turgut Pura’yı da düşündüm.
Bir sanatçıyı yaşatmak için, sanatı yaşatmanın en doğru yol olduğunu Turgut Pura Vakfı bize ispatlıyor. Vakfın yıllardır çalıştığı binayı bağışlayan ablamız Güngör Pura’yı bir kez daha bağrıma bastım. Yıllarca bu vakfa büyük emek veren başkan Neval Kafesçioğlu hasta olduğu için aramızda yoktu, ona da sevgilerimi ve kutlamalarımı martılarla gönderdim.
İzmir Vali Yardımcısı Nevzat Ergün’ün ve Güngör Pura’nın veciz konuşmalarını alkışladım. Hangisine olduğunu hatırlayamıyorum ama, bir sanatçıya ödülünü verdim. Serginin hazırlanmasında büyük emekleri geçen Zübeyde-Naim Ergin çiftini kutladım. Sonra büyük bir keyifle, sanat yolunda hızla ilerleyen canım kızım Ressam Neslihan Karağaç’ın sergilenmeye değer bulunan tablosu önüne gidip hatıra fotoğrafları çektirdim. Kızımla bir kez daha gurur duydum.
Turgut Pura Vakfı, bizler için bir aile yuvası gibidir!
Turgut Pura’dan "aferin" almıştım
1977’de İzmir Halkevi Başkanı’ydım.. Şehit Gazeteci Hasan Tahsin’i konu alan bir ulusal resim yarışması düzenlemeyi kafama koydum. İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Heykeltıraş Turgut Pura’nın karşısına çıktım. Ağzında hiç sönmeyen sigarası, minik papyonu ve kırçıllı ceketiyle bir sanat tanrısı gibi gözümde çok büyük yeri olan Turgut Pura’yı, Konak’taki Hasan Tahsin Heykeli’ni yapan kişi olarak daha bir seviyordum.
Bu ilk karşılaşmamızdı.. Altı ay sonrası için, Hasan Tahsin Resim Yarışması’nın sergi alanı olarak müdürlüğünü yaptığı galeri salonunu bize tahsis etmesini rica ettim ve jüri üyesi olmasını istedim.
Rahmetli Turgut Pura bunun büyük iş olduğunu ve çok genç olduğum için benim beceremeyeceğimi yüzüme söyledi ve isteğimi reddetti. O zaman bir çiğlik yaparak, Kültür Bakanı’nın tavsiye mektubunu masasının üzerine bıraktım ve yine ısrar ettim. Rahmetli Pura, bakanın mektubunu okuyunca kızdı, köpürdü.. "- Tamam, binayı veriyorum, jüri üyesi de oluyorum, ama işi beceremezsen benden çekeceğin var" dedi.
Gecemi gündüzüme katarak yarışmayı düzenledim. Türkiye’nin her yerinden kamyonlarla, kolilerle yüzlerce eser katıldı. Jüri en güzel eserleri seçti. 15 Mayıs 1977 günü, galerinin önü bando mızıka takımlarından geçilmiyordu. Güney Deniz Saha Bandosu, Belediye Bandosu, Ege Ordu Bandosu, vur patlasın çal oynasın, ortalığı gümbürdetiyor, kalabalıklar galeri salonunu doldurmuş, troleybüs caddesinde trafik tıkanmıştı. Salonda en önde Belediye Başkanı İhsan Alyanak yerini almıştı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sabri Süphandağlı güzel bir konuşmayla sergiyi açtı.
Bir kenardan cümbüşü izleyen Turgut Pura, asık yüzüyle bir ara beni yanına çağırdı. Azıcık gülümseyerek, elini omuzuma koydu, "- Aferin evlat, başardın işi.. Heykelime yakışır bir resim sergisi oldu" dedi. Yüreğim nasıl ferahladı anlatamam.. Çektiğim eziyetleri unutmuştum. Yanından gözlerim ıslak ayrıldım. Sonra dost olduk rahmetliyle.. Ölümünden sonra 14.10.1979 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yazdığım "Ölümsüzün Sergisi" başlıklı yazıyla ona sevgimi ifade etmiştim. Nur içinde yatsın!