ÖNCE Amerikan Kız Koleji mezunu yazar arkadaşımız Bahar Vardarlı aradı ve İsmet ablamızın yeni kitabının Bilgi Yayınevi’nden basıldığını müjdeledi. Bahar, büyük bir özveriyle kitabın bilgisayara çekilmesinde tebrik edilesi bir emek vermişti.
Hemen İsmet ablamızı aradım. Kitabın basıldığını, ama eline daha geçmediğini heyecanla anlattı.. Tebrik ettim ve benim de heyecanlı olduğumu vurguladım. Bir saat sonra İsmet ablamız telefonda ağlıyordu:
"- Yaşarcığım sevinçten ağlıyorum. Kitabım Bilgi Yayınevi’nden kargoyla geldi. Kitabımı elime aldım, kendi kendime defalarca sordum. Bu benim kitabım mı?.. Kapaktaki rüzgara savrulan saçlarımın oynaştığı genç kızlık fotoğrafıma baktım. Açtım baktım, karıştırdım, resimlere baktım. Ağlamaya başladım. ’Bravo sana’ dedim, kendi kendime.. Bu kadar zor şartlarda bu kitabı yazdın ya, babacığımın ruhu şimdi ne çok sevinmiştir dedim.. Ağladım yine.. Kızım Dodo, okuldaydı, diğer kızım Kuki’yi, oğlumu, kardeşim Aliye’yi aradım. Kısa süre önce kaybettiğim erkek kardeşim Suat keşke kitabı görseydi diye içim acıdı. Ama ölmeden önce ziyaretine gitmiş ve kitaptan bazı bölümleri ona okumuştum, ağlaşmış, gülüşmüştük.. Sonra hemen seni aradım Yaşar.."
KİTAP YAZMAK
Ablamıza hak verdim. Bilirim kitap yazmanın işkenceye varan zorluğunu.. Ama basılan kitabınızı elinize aldığınızda çektiğiniz tüm sancılar, eziyetler kaybolur gider, tarifsiz bir keyif kaplar ruhunuzu.. Kanatlanır gidersiniz çılgınca dans edeceğiniz romantik ufuklara..
İsmet Noonan’ın sevincini ne kadar yakından bilirim. Duygularını paylaşmak için hemen atladım Çeşme’den otobüse, doğru İzmir’in Hatay semtine yollandım.. Bir zamanlar Halikarnas Balıkçısı’nın doya doya yaşadığı ve vefat ettiği "Merhaba Apartmanı"na gelip İsmet ablanın bana imzaladığı kitabı inanılmaz bir sevinçle aldım. İlk sayfaya şöyle yazmış İsmet abla:
"- Yaşarcığım, yıllardır paylaştığımız bunca acı ve sevinçlerin yanı sıra şimdi de benim için çok önemli olan bu kitabı seninle paylaşmak varmış kısmette.. Sonsuz sevgi ve merhabalar.. İsmet.. 19 Ağustos 2009..."
Bu nefis kitabın yazarı kadar yayıncısını da kutlamak gerek. Halikarnas Balıkçısı’nın tüm kitaplarını basan Bilgi Yayınevi’nin sahibi "Ahmet Tevfik Küflü", böyle bir kitabın yazılması için Balıkçı’nın kızına ısrarcı olmuş ve en güzelinden bir baskıyla kitabı yaratmış.. Ege’nin tüm kitapçılarında bulabileceğimiz bu eser için Bilgi Yayınevi’ni kutluyor ve kendim adına teşekkür ediyorum. (Bilgi Yayınevi: 0.312.434.49.98)
RENKLİ YAŞAM
Şimdi sözü İsmet Noonan’a verelim:
"Babam bana ’Sarıkızım’ derdi, bazen de ’İsmetula’ diye hitap ederdi. ’İsmetula Zembetula’ diye aile içinde, babamın ve Naci Sadullah gibi yakın yazar çevresinde şöhretim vardı. Zembetula, Girit tekerlemesinde güzel kadın demekmiş. Babannem beni öyle severmiş. Babam, kızkardeşim Aliye’ye ’Karakızım’, oğlan kardeşimiz rahmetli Suat’a ’Karaoğlum’ derdi. Biz üç kardeş, annemizle hayatta çok zorluk çekerken, emsalsiz kültürü olan bir devasa insanın, babamız Cevat Şakir’in yanıbaşında daima gurur duyacağımız roman gibi hayat yaşadık.
Şakir Paşa Ailesi’nin bir ferdi olarak Cevat Şakir, Führünnisa Zeyd, Füreya Koral, Aliye Berger, Nejat ve Şirin Devrim gibi sembol olmuş sanatçıların yetiştiği bir ailenin fertleri olarak çok renkli bir yaşantımız oldu. Hayatımız çok özeldir..
Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Abidin Dino, Azra Erhat, Samim Kocagöz, Sabahattin Ali gibi devrin en ünlü yazarlarıyla, Safiye Ayla gibi en ünlü sanatçılarla, Dr.Ayşe Mayda, Efser Kayral gibi arkadaşlarımla, başta Prof. Dr. Şadan Gökovalı olmak üzere, Mehmet H.Doğan, Turgay Gönenç, Hatice Orman, Şadi Çalık, Musa Baran, Paşazade Ragıp Akatürk, Halil İbrahim, Hatice Yücel, Fatma Mansur Coşar, Saynur Gelendost gibi bende iz bırakan nice eşsiz dostlarla hep içiçe yaşadık.
Bu aile içinde en çok hırpalanmış sürgünlere uğramış, takibatlara, polis baskılarıyla rahatsız edilmiş bir cefakar babadan çok şey öğrendim. O yüzden kendimi şanslı sayarım. Çok şey yaşadım, çok acı çektik, ama çok coşkulu zamanlarımız da oldu.. Babamız yaşarken bunları yazabilmek benim için bir erişilmez ütopyaydı."
KİTAP KULÜBÜ
İsmet ablaya "Peki yazmaya nasıl karar verdiniz?" diye sordum:
"- Çok öncelerden beri içimde yazma arzusu vardı. Ama eşsiz bir yazar babanın kızı olarak buna girişmek cesaret ister. Ama içim yanardağ gibiymiş. İçim dopdoluymuş.. Amerikan Kız Kolejimizin Kitap Kulübü üyesiyim. Okulda arada sırada eski mezunlar olarak toplanır, kitap okur, eleştiriler yapar, yazarlarımızı inceleriz. İşte bu toplantıların bana çok faydası oldu. Yazmaya başladım.
Zaten eskiden beri not tutardım, o defterim hala duruyor, yazmaya meraklıydım, kolejdeyken ya gazete kolunda, ya kitap kulübünde yazarlık stajımı tamamlamıştım, yazıyı severdim, mutlaka babama hayranlığım beni bu yöne kaydırmıştır. Kitap Kulübü’nde Bahar Vardarlı bana yardım edeceğini söyleyince hatıralarımı yazmayı ciddiye aldım. Yazdıkça açıldım. Ferahladım.. Yaza yaza, daha büyük ufuklara, daha ileri hatıralara uzandım.. Hiçbir şeyi unutmadığım gibi, arada sırada notlar almışım. Her şey önüme dökülüverdi. Anılar adeta akın akın geliyordu.. Geceleri uyanıp, kalkıyor ve aklıma gelenleri unutmamak için hemen kağıda geçiriyordum.
Hep elle yazdım. Günde dört, beş saat yazdım. Bahar kardeşim her hafta geldi, onar sayfa kadar yazdıklarımı alıp gitti ve bilgisayarına geçirdi. Sonra bilgisayar çıkışlarını geri getirir ve tashih etmemi sağlardı. İnanılmaz bir bağlılıkla bana yardım etti, nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum."
UNUTULMAZ ANILAR
İsmet Noonan’ın "Halikarnas Balıkçısı’nın Kızından Anılar Akın Akın.." isimli kitabında bir anılar denizinde pupa yelken mavi ufuklara savruluyorsunuz..
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ailesi, çocukluğu, gençliği, ilk evliliği, ikinci evliliği, Bodrum’a sürgüne gidişi, İsmet Noonan’ın annesi Hatice Hanım ile üçüncü evliliği, İsmet’in, Aliye’nin, Suat’ın doğumları, bir yazar olarak Cevat Şakir’in tarih sahnesine çıkışı, ailenin çektiği sıkıntılar, mavi yolculuğun ilk dönemleri, İzmir’e göç, İsmet’in Amerikalı subay John Noonan ile evliliği, Amerika yolculuğu, Cevat, Kuki, Dodo’nun doğumu ve yaşam süreçleri, eski Bodrum ve İzmir’den Alsancak’tan yaşam kesitleri, bir büyük yazarın kızı olarak İsmet Hanım’ın babasının anısını yaşatmak için ömür boyu verdiği büyük mücadele, kitabın içinde gözlerinizin içinde canlanıyor.. Üslubun naif içtenliği, derin romantikliği ve kimi zaman hüzünlü bulutları çağrıştırması sebebiyle gözleriniz sık sık yaşarıyor..
İLK TANIŞMA
Kitabın bir bölümünde benim için şöyle bir not düşülmüş:
"- 1983 yılında Vakko’da açılan Aliye Berger Sergisi’nde, bir genç yanıma gelip içtenlikle, heyecanla, "Halikarnas Kadırgası" adlı bir kitap yazdığını ve kitabın baskıda olduğunu müjdeledi. Ben de o anda onun heyecanını yaşadım. İşte böyle tanıştım Yaşar ile. Kitap basıldığında bana imzalı olarak kendisi getirdi. Babamı hiç görmemiş ve tanımamış olmasına hayıflanıyordu. Ama kitapları babamı ne kadar iyi kavramış ve tanımış olduğunun kanıtıdır. Yaşar’ın bende yeri çok farklıdır. Onun sayesinde yıllardır sürüncemede kalan babamın Bodrum’daki mezar olayını 1989’da halledebildik. Yaşar yıllar içerisinde bir kardeş gibi, biz üç kardeşin hep yanında oldu. Birçok acı ve güzellikleri paylaştık. İyi ki varsın Yaşar!.."
Sevgili İsmetula’nın bu satırları bana yetti de arttı bile.. Halikarnas Balıkçısı’nı tüm sevenlere, mavi yolculuk sevdalılarına, Bodrum ve Ege hayranlarına, İzmirli edebiyatseverlere, Türkiye’nin tüm romantiklerine bu kitabı tavsiye ediyorum..
Balıkçı, öte alemden herhalde şöyle gürlemiştir.
"Aşk olsun İsmetula’ya!.."
NOT: 1- Bu akşam 23.15’te TRT Radyo-1 FM’de (94.7) 30 Ağustos Zaferi’ni anlatacağım.
NOT: 2- Yine bu akşam Alaçatı Cami Meydanı Antikacı Hasan Standı’nda Kuvayı Milliye kitabımı imzalayacağım.