Paylaş
KURŞUN askerler, yüzyıllar boyunca erkek çocukların biricik oyuncak bebekleriydi..Minik metal askerlerden oluşan gösterişli oyuncak takımları, Roma İmparatorluğu’ndan başlayıp, 18. yüzyıl Avrupası’nda ve özellikle Fransa’da moda oldu.
Önceleri saray aristokratlarına, ordu mensuplarına ve zenginlere özgü olan kurşun askerler, sonra hızla halk arasında yayıldı. Erkek çocukların sevgilisi oldu. 1848’de Heinrich firması askerlerin boyunu 30 santim olarak belirledi.
Önceleri yassı olan kurşun askerler sonra yuvarlaklaştı. 1890’da Britains firması askerlere, şövalye, kovboy, çiftçi, kızılderili tiplerini de ekledi.
Benim ordum
General gibi yönetirdim kurşun askerlerimi.. Bir yemek masasını boydan boya kaplayacak kadar çok, yüzlerce kurşun askerim vardı. Bayrak taşıyanlar, tüfeğiyle ayakta, diz çökerek nişan alanlar, teğmenler, yüzbaşılar, albaylar, makinalı tüfekliler, tank birlikleri.. Mükemmel şekilde ordumu yönetirdim. Genel kurmay başkanları halt etsin.. Kurşun askerlerimi halının üzerine serer, iki ordu oluşturur, saatlerce harp oyunları düşleyerek, askercilik oynardım..
Beş yaşlarındayım.. Oyuncaklarım içinde en çok kurşun askerlerimi severdim. Sanki anamdan zabit doğmuşum. Zamanla eve çağırdığım arkadaşlarıma da kurşun askercilik oynamanın zevkini ve kurallarını öğrettim.
Halının üzerinde kurşun askerlerden iki ordu yapar, sonra karşılıklı birbirimize bilye atarak kurşun askerleri düşürmeye çalışırdık. Darbe-marbe lafı bilmez, erkekçe döğüşürdük.. Tüm askerleri devrilen taraf, savaştan yenik çıkmış sayılırdı. Yıllar 1952 ile 1958 arasıydı sanırım..
Eski oyuncaklar
Üzerinde dıgıdık sallandığım tahta atımı da çok severdim. Omzuma tüfeğimi asar, yine kendimi zabit filan sanırdım. Çok sevgili eniştem, eşi bulunmaz soylu gazeteci Süha Sükuti Tükel’in aldığı ilk kırmızı bisikletimi de çok sevmiştim.
Bir çok oyuncağım vardı. Yıllar geçtikçe oyuncaklarımın kırılmamasına, taşınırken kaybolmamasına büyük özen gösterdim. Yıllarca onları korudum. Tam 60 sene, karanlıklar içinde kaybolmalarına karşı çıkarak çoğunu sahiplendim. Çünkü geçmişe büyük hayranlık besleyen nostaljik bir insanımdır.
Geçenlerde değerli sanatçımız Ümran Baradan ve Konak Belediye Başkanı sevgili Dr. Hakan Tartan’ın girişimiyle Varyant’ta “Oyun ve Oyuncak Müzesi” açıldı. Ben de oyuncak kutumu açıp, eski oyuncaklarımı yemek masasının üzerine serdim, saatlerce onlara bakarak nice hatıralarımı canlandırdım. Sonra 38 yaşındaki kızım Neslihan’ın özenle koruduğum palyaço bebeğini, 11 ve 9 yaşlarındaki torunlarımın oyuncaklarını da benimkilerin yanıbaşına koydum ve bir toplu hatıra fotoğrafı çektim..
Motosikletimi kaybetmedim
1953 yılında çekilmiş bu fotoğrafta denizci kıyafetli 5 yaşındaki Yaşar Aksoy en çok sevdiği tenekeden “Motosikletli polis” oyuncağı ile görülmekte. O oyuncak 60 yıldır aynen korunmaktadır.
Üç kuşağın oyuncakları
Fotoğrafın sol tarafında yazarımız Yaşar Aksoy’un 60 yıldır koruduğu kendi oyuncakları. Tam
ortada 38 yaşındaki kızı Neslihan’ın 35 yıldır korunan palyaço bebeği. Sağda ise torunlar Adilcan (11) ve Kaan’ın (9) oyuncakları. Dede ile torunların tabancaları müthiş..
Oyuncak Müzesi
Oyuncak Müzesi’nde kaybolsam
Tahta atıma yeniden binip
Kılıncımı, tüfengimi kuşansam
Dıgıdık dıgıdık sallansam..
Çelik çomakta birinci olsam
Bilyelerimi arkadaşımla paylaşsam
Topacımı fır fır döndürürken
Sakızımı pat pat patlatsam..
Balonlarım renk renk olsa
Uçurtmama yan bakmasın kimse
Yoyo’ma diyecek yoktur
Hulahop göbeğimi çatlatsa..
Paten, yapboz, kumbara
Severim hepinizi teker teker
Ama bisikletim bir tanedir
Çocukluğumun fiyakalı zirvesidir..
Oyuncak Müzesi’nde kaybolsam
Oyunlarda, şarkılarda, rontlarda
Yeniden bir kerecik doğsam
Kurşun askerlerin kumandanı olsam!..
Yaşar Aksoy (Çeşme – 23 Ocak 2010)
(Not: Bu şiir erkek çocuklar için yazıldı. Kızlar gücenmesin. Şiirimde, taşbebek, Barbie, Fatoş bebeği, seksek, beştaş, evcilik oyunu, terzicilik oyunu gibi terimleri kullanırlarsa, şiirim yine geçerlidir.)
Tartan’ın fotoğrafları
Benim zamanımın oyuncaklarıyla torunlarımın oyuncakları arasındaki önemli farklar gördüm. Benimkiler tahta ve tenekeden, elle yapılmış ve anahtarla kurmalı oyuncaklardır. Torunlarımsa renkli plastikten, pille çalışan, fabrikasyon oyuncaklarla büyüyor. Ehh, arada o kadar fark olmalı değil mi?..
Eski oyuncak koleksiyonumun en nadide parçası, tenekeden bir polis motosikletidir, yan sütunlardaki çocuk resmimde elimde durmakta.
Peki bu sayfada yayınladığım Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın çocukluk resimlerini nereden buldum acaba?... Kendisinin haberi bile yoktur. Onca muhabirin, gazetecinin düşünmediği muzipliği nasıl yaptım?..Efendim, gazeteci kaynağını yazar mı?.. Yazmaz..
Soruyorum.. Sevgili okuyucularım sizler, oyuncaklarınızı sakladınız mı?.. Çocukluğunuzun bu müthiş belgelerini, nefis öyküler taşıyan bu objeleri günümüze taşıyabildiniz mi?..
Eğer yaptıysanız, kutlarım sizi.. Hadi, oyuncak müzesine gidelim..
Paylaş