Aydın Örs geçen yıl çok güç karakterleri birleştirip F.Bahçe’yi şampiyon yaptı. Onun kenarda kalışı, Türk basketbolu için telafisi mümkün olmayan bir kayıp...
MİLLİ takımlarımız o kadar çok inişli çıkışlı eğriler çiziyor ki, ben artık Türk basketbol ekolü kavramına açıklık getirmemizin zamanının geldiğine inanıyorum. Türk basketbolu denince, nasıl bir oyun anlayışı akla geliyor konusunda kafalar karışık. Bu yüzden bu konuları tartışıp özellikle alt yapıdan başlayarak temel bir Türk basketbolu karekteri resminin çizilmesi şart. Alt yapı koçları ve basketbol yazarları dahil, bütün basketbol adamlarımız tartışarak, uzlaşarak başarıya giden yolu belirlemek zorundayız...
Aydın Örs geçen yıl çok güç karakterleri birleştirip F.Bahçe’yi şampiyon yaptı ve koçluk kariyerini yeniden zirveye taşıdı. Onun kenarda kalışı, Türk basketbolu için telafisi mümkün olmayan bir kayıp.
Türkiye'de savunmanın önemi her geçen gün daha çok anlaşılıyor. Bu yıl tüm kulüp takımlarımızın savunmada geçen yıllara göre daha gayretli daha saldırgan olacakları muhakkak, ama savunmanın hemen ardından oyun temposu geliyor. Türk basketbolu hızlı oyuna (fast-break) ne kadar öncelik tanımalı sorusu ortaya çıkıyor. Bir kısım basketbol adamına göre, hızlı oyuna konsantre olursak Türk oyuncuların aklı her fırsatta ileri kaçmaya takılı olduğundan, savunmada ölümüne savaşmıyorlar. Bunun tersi de doğru. Türk çocuğunun başarısı, gayreti coşkuya bağlı. Oyuncularımız hücumda coşunca savunmada gayretleri ikiye katlanıyor. Hücumda coşmanın da en kestirme yolu, hızlı hücumlar sonunda bulunacak kolay sayılar, turnikeler. "Hızlı oyun mu, yavaş oyun mu?" ikilemi tartışılacak, uzlaşma ile çözüm bulunacak konuların başında geliyor.
Bir diğer tartışma konusu da, basketbol ekolomüzde 3 sayının önemi. Türk çocuğunun şut yeteneği tartışılmaz. Ellerimiz hassas, gözlerimiz keskin. Avrupa'nın en iyi şutörleri arasında bizim oyuncularımızın üst sıralarda yerleri tartışılmaz. Bundan 2-3 yıl önce Kaya Peker'in 3 sayı atıp sokacağına kim inanırdı? Yarın öbür gün Fatih Solak da 3 sayı atarsa, kimse şaşmamalı.
Kime lider denir?
Mehmet Okur'a bakın... Mehmet NBA'in en iyi 3 sayı atan oyuncularından biri olmasa orada olur muydu? 3 sayının avantajı çok belirgin, 2 sayılık şut mesafesinin 15 santim arkasından attığınız şut 3 sayı değerinde. Sizin takımın her hücumda ortalama 1 sayı attığını farz edersek, 1 hücumda 3 hücumluk avantaj sağlıyorsunuz. Ama kafaları yalnız 3 sayıya taktığınız zaman da set oyunu durağana dönüşüyor, kimse yerinden kımıldamak istemiyor. Özetle takım oyunu ihanete uğruyor. Bu bakımdan 3 sayının Türk basketbolundaki yeri, önemi sorusu, çözülmesi en zor soralardan biri olarak karşımızda dağ gibi duruyor.
Türk basketbol ekolünde teknik ve taktik konular yanında, liderlik ve sinerji gibi psikolojik faktörler de sırada telaş içinde bekliyorlar. Liderlik kavramı hem koçlar hem onların sahadaki uzantıları oyun kurucular için geçerli. Liderlik öyle kolay çözülecek bir konu değil. İnanmayacaksınız ama internete girip google'da "Liderlik nedir?" diye sorsanız, karşınıza binlerce yazı çıkıyor. Bunlardan bazılarının liderlik tanımı, Türk basketbolunda da halen geçerli. "Basketbolda her dediğini yaptıran, astığı astık, kestiği kestik koçlara lider denir." Anlatımı, kolay anlıyoruz.
"Liderlik oyuncuların içlerinde onların bile fark etmedikleri önderlik yeteneklerini bulup çıkartan, onları yetiştiren, elit basketbolcu olma yolunu açan koçlara lider denir." Bu tarifi biz de pek göremediğimiz için kolay anlayamıyoruz. Bizde oyun kurucuların takımın lideri oldukları görevlerinin takımı takım yapmak, yanındaki oyuncuları büyütmek olduğu yolunda bir anlayış henüz gözükmüyor. Oyun kurucuların liderlik görevlerinin ABD'de Steve Nash ile yeniden başladığını yazmıştık. Ama burada en önemli görev Steve Nash'e bu yetkileri veren, kendini ve egolarını aşan koç Mike D'Antoni'dir. Mike D'Antoni'nin ABD Basketbol Milli Takımı'na yardımcı koç olmasından sonra orada da işler değişti. Las Vegas'ta şampiyon olan milli takımın geleceğin gerçek Dream Team'i (Rüya Takım) olacağına, artık herkes inanıyor.
Otoriteyi paylaşmak
Mike D'Antoni ile beraber milli takımda oyun kurucu Jason Kidd'in de yetkileri arttı. Şampiyona sırasında Jason Kidd'in asist sayıları yerine onun takım arkadaşlarının sırtlarını kaç kere sıvazladığı ve moral verdiği önem kazandı. Liderlerin egolarını aşma özelliği omuz omuza olan takımlarda, bir oyuncudan diğerine kolayca geçiyor. Bugün dünyanın en egoist basketbolcusu kimdir diye anket yapılsa, Kobe Bryant açık ara birinci olur. Son maçta ABD'nin Arjantin'e 37 sayı farkla yenildiği maçta Kobe Bryant sadece 5 sayı attı. Bir yazar maç yazısında, "NBA'in sayı kralı olan bir maçta 35 dakikada attığı 81 sayı ile tarihe geçen Kobe'nin sadece 5 sayı attığı maçtan sonra sevinçten havalara uçacağını rüyamda görsem inanmazdım" diyordu.
Oyun kuruculara verilen liderlik görevinin hudutları henüz dünyada belli değil. Belli ki, Litvanya'nın oyun kurucusu ve kaptanı Sarunas Jasikevicius, Steve Nash'e verilen yetkileri istiyor. Bu yüzden de aynı anlayışta olmayan koçlarla hep ters düşüyor. ABD'de de koçlar genelde Mike D'Antoni gibi kendilerini aşan tipler değiller.
Geçenlerde gazetelerde Jasikevicius'un NBA'den kovulduğu haberi vardı. Basketbol camiasında, "Şöyle Jasikevicius gibi bir lider oyun kurucum olsa" diye sızlanan sayısız koç olduğu muhakkak. Ama Jasikevicius'un NBA'den kavulmasının arkasında otoritesini paylaşmak istemeyen ve "Ya o, ya ben" diyen Don Nelson'ın olduğunu yine gazetelerden öğrendik.
Görev Uslu'ya düşüyor
Bogdan Tanjevic ile devam kararını konuşmak istediğinizi biliyorum. Ama benim öncelik tanımakta olduğum Aydın Örs konusu var. Aydın Örs'e yapılan haksızlığın basketbol tarihimizde benzeri yoktur, diye düşünüyorum. Aydın Örs geçen yıl Solomon, Mrsic, Mirsad gibi çok güç karakterleri birleştirip aralarında sinerji kurup Fenerbahçe Ülker'i şampiyon yaptı ve koçluk kariyerini yeniden zirveye taşıdı. Bilgisiyle, tecrübesiyle ve saygınlığı erişilmez kişiliğiyle basketbol hayatının zirvesindeyken kenarda kalışı, Türk basketbolu için telafisi mümkün olmayan bir kayıp. Türk basketbolunun Aydın Örs'e ve onu örnek alacak genç koçlara inanılmaz ihtiyacı var. Onu yeniden kazanmak görevi bana göre gene kıymetli bir basketbol adamı Mahmut Uslu'ya düşüyor. Bizden söylemesi.
Not: Türk basketbol ekolü için görüşlerinizi bekliyorum. Teşekkürler.