Paylaş
Bunlardan biri de 5 Mayıs – 20 Mayıs tarihleri arasında Denizli’de yapıldı. Denizli’deki çalıştayın benim için iki önemli yanı vardı. Birincisi: benim Denizlili olmam. İkincisi: Türkiye’de ilk kez Anadolu’da bir holdingin bu çalıştayı gerçekleştirmesi.
Denizli Çalıştayı, çalıştaydan daha çok bir sanat şölenine benziyordu. Sanatın hemen hemen her dalında sanatçılar ve akademisyenler davet edilmişti. Örneğin ünlü roman yazarımız Ayşe Kulin çağrılmış, o da gelmişti. Ayrıca değerli sanat tarihi hocalarımız Prof. Dr. Sevim Eti, Prof. Dr. Kıymet Giray ve sanat sosyolojisi hocası Prof. Dr. Sıtkı Erinç gelerek hem öğrencileriyle hem de sanatçılarla birlikte oldular.
Ülkemizde sanatın yeni olması, günümüzde ise hemen hemen üç büyük kentimizde toplanması bence sağlıksız bir gelişme göstergesidir.
Oysa sanat toplumla var olur ve gelişir. Bunun için sanatçıların, hocaların sanatın ülke çapında yayılmasını sağlamak gibi bir görevleri olduğunu hatırlamamız gerekir. Bu bakımdan Denizli’deki sanat çalıştayını tertipleyen Abalıoğlu Holding’in değerli başkanları Ali ve İsmet Abalıoğlu gerçekten çok önemli bir işlevi yerine getirmişlerdir.
Biz, davet edilen sanatçılar olarak onların isimlerine bir de “Mesen” lakabını ekledik. (Bilindiği gibi İtalya’da sanatı Rönesans’tan klasik dönemin başlangıcına kadar destekleyen bir “MEDİCİ” ailesi vardı ki bunlara o dönemde “MESEN”ler deniliyordu.)
HARİKA KÜLTÜR MERKEZİ
Çalıştaya İtalya’dan 5, İsveç ve Hollanda’dan birer olmak üzere yedi yabancı ressam çağırılmış. Bizler de 13 sanatçıydık. Prof. Mustafa Plevneli, Prof. Gündüz Gölönü, Prof. Erol Eti, Prof. Gürbüz Ekşioğlu, Habib Aydoğdu, Bahri Genç, Prof. Ali Candaş, Prof. Leyla Varlı, Merih Tekinbender, Yasemin Sözer ve Denizli’den hem ev sahibi hem de sanatçı olarak katılan Yüksel Hancıoğlu katılan sanatçılardı.
Bize ayrılan atölye eski bir çırçır fabrikası idi. Yüksek tavanlı taş binayı restore edip hem çalışmaların yapıldığı hem de sergilendiği bir yer haline getirmişler. Harika bir kültür merkezi olmuş.
Çalışmalara başlar başlamaz etrafımız, Prof. Tahsin ve Yüksel Hancıoğlu’nun Denizli Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri tarafından sarıldı. Resme olan ilgileri hepimizi çok sevindirdi. Bizler de elimizden geldiği kadar onlara bir sürü teknik bilgiler öğretmeye çalıştık. Hatta ben çocuk resimleri ile ilgili bir konferans verdim. Çok güzel sorular sordular.
Sevgili Ali Abalıoğlu ve İsmet Abalıoğlu onca yoğunluklarına rağmen hep yanımızda oldular. Dolayısıyla sanatçının ve sanatın yanında oldular. Ayrıca bizlere yakın çevredeki tarihi yerleri gezdirdiler. Önce tarihi HIERAPOLIS (şimdi Pamukkale) antik kentini gezdirdiler. Bizim çocukluğumuzda üzerinde oyun oynadığımız harabeler harika bir restorasyonla insanlığın hizmetine sunulmuş.
Oradan bizi LEODİKYA Antik Kenti’ne götürdüler. Oraya belki 40 yıl önce gittiğimde ortalıkta bir iki taş vardı. Şimdi gidip görünce hayranlığımı gizleyemedim. Şehri caddeleriyle, tapınakları ve kilisesiyle ayağa kaldırmışlardı.
Ne mutlu bizlere böyle iş adamlarımız var. Darısı olmayanların başına…
Paylaş