On yaşlarında bir çocuk, elinde bir taşla tanka yanaşıyor ve taşı tam atacağı sırada... Taş, başka şey değil, taş!.. Anlıyor musunuz... Tank harekete geçiyor...
Bu sahneyi, fotoğraftaki bu sahneyi, ben yaşadım!.. Hayır, bunun çok daha ötesini!.. Korkunç bir olayı!..
Associated Press Ajansı’nın kamerasından yansıyan bu fotoğraf, Filistin’de çekiliyor. Bugüne ait bir fotoğraf. Tüm dünya yazılı basınında ve TV’lerinde yer alan, bir çığlık.
On yaşlarında bir çocuğun, tanklara karşı savaşı!.. Elinde bir taşla!.. Tanka karşı!.. Yüzyılın tarihini anlatan fotoğraflardan biri!.. Filistin halkının İsrail’e karşı yürüttüğü mücadelenin simgesi gibi.
*
Bu fotoğrafı görünce, tam 22 yıl geriye dönüyorum.
1982...
İsrail-Lübnan Savaşı...
O tarihlerde, savaş muhabirliğine göz dikiyorum. Yıllarca Simonov, Hemingway, Ehrenburg, Malraux, Lorca, farklı bir açıdan, John Reed kitaplarına kendini kaptırmış biri olarak, savaş muhabirliği!.. Onların hepsi dünya edebiyatının birer devi. Hepsi, bir zamanlar ya savaşın içinde ya sonrasında savaşın izlerini sürüyor. O savaşlar, onların kitaplarıyla farklı bir yere oturuyor. O kitapların etkisi, hiç bir zaman silinmiyor.
82, tam Banker Kastelli’nin yurt dışına kaçtığı günler. Türkiye bununla çalkalanıyor. Ben, elimde küçük bir çantayla Aşağı Mezopotamya’nın yolunu tutuyorum.
Tarih kitaplarından bildiğimiz Sayda, Sur kentleri. İsrail Ordusu tankla, topla Lübnan sınırına dayanıyor. Önüne geleni silip süpürüyor. Geçerken bu kentler...
*
İşte, Sayda... Deniz kıyısında, tarihteki görkeminden eser yok. Yoksul bir kasaba. Yolda, dünyanın başka yerlerinden gelmiş gazetecilerle birlikte, zaman zaman yürüyoruz, zaman zaman arabalarda gidiyoruz.
İsrail Ordusu Sayda’ya girdiğinde, mola veriyor. Karşıda, şimdi Filistin’de olduğu gibi, bir direniş. Sözün gelişi, direniş!.. Tıpkı, bu fotoğraftaki gibi, çoluk çocuk, elinde taşlar!.. Karşıda tanklar!.. Canavarlar!..
İşte, o anda!.. Korkunç!..
Yine on yaşlarında bir çocuk, elinde bir taşla tanka yanaşıyor ve taşı tam atacağı sırada... Taş, başka şey değil, taş!.. Anlıyor musunuz, taş işte, taş!..
Tank harekete geçiyor ve çocuk... Tankın altında!..
Aman Allahım!.. Her yer bir anda sessiz!.. Her yer bir anda karanlık!..
*
Birkaç dakika sonra, tankın içinden en fazla 22-23 yaşlarında bir İsrail askeri iniyor. Çocuğu tankın altına alan.
Yanına gidiyorum, ‘Bu yapılır mı’ diye, feryat figan, ben daha sormaya davranırken, o sanki hiç birşey olmamış gibi, ‘Bu savaş, düşmandan her şey beklenir’ diyor!..
On yaşında, elinde taşla bir çocuk, düşman o işte!.. Sonra da, dünyanın en olağan haliymiş gibi, arkadaşlarının arasına karışıyor.
Şimdi bu fotoğraf!.. Garp değil, Şark cephesinde yeni birşey yok!..