ANA caddede boy boy Said-i Nursi kitaplarının reklamı. Van’ın en işlek caddesi bu reklamlardan geçilmiyor. ‘Biz buradayız’ gösterisi.
Bu gösteri dün Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın’ın mahkemesine farklı bir boyutta yansıyor. ‘Yücel Aşkın bizi mağdur etti’ diye ortaya çıkan bir gurup, mahkemede taraf olmak, hukuk diliyle, müdahil olmak istiyor. Mahkeme bu istemi kabul ediyor.
Yüzü aşkın kişi taraf olmak istiyor, ‘rektörün uygulamalarından zarar gördükleri’ gerekçesiyle.Zarar nerede?.. Siyasal eğilimleri nedeniyle devletin fişleyip, rektöre gönderdiği isimler, rektörün dosyasında çıktığı için. Oysa, rektörün yaptığı sıradan bir iş. Dosyayı saklamayıp, başka ne yapabilir?.. Hatta, bir espriye göre, kendisinin de bu dosyada adı var.Mahkeme bu kişilerin taraf olmak isteğini kabul edince, onların mahkemede talep hakkı doğuyor. Ve anında taleplerini patlatıyorlar:
‘Biz bu hakimi reddediyoruz, çünkü duruşma öncesinde görüş bildirdi.’
Hukuken böyle bir hakları var. İstemedikleri yargıç Ferhat Erbaş’ın bu davayla ilgili bir görüşü var. Yücel Aşkın’ın tutuklanmasına itiraz ediyor.
Aşkın’ın avukatları bu istemi, ‘davayı uzatmak için, kötü niyetli bir girişim’ olarak niteliyor.
Yücel Aşkın yargı karşısında. Buna rağmen, birilerinin oyunu bitmek bilmiyor. Oyunlarını hukuk kurallarından yararlanarak oynuyor olsalar da, onların Aşkın’a dönük hınçları bitmek bilmiyor. Her yolu deniyorlar. Ve yargıcın reddedilmesi istemi, üst mahkemece kabul ediliyor.
Türkiye hukuk tarihine geçecek bir dava ile karşı karşıya.
Düşüyor ama, hissetmiyoruz
ORTAK 322 madde var. Eskisinde 410, yenisinde 423 madde var. 22 maddenin de tanımı değişik.
Fiyat endeksleri!.. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından belirlenen fiyat endeks sepeti 2003 yılında değişiyor. Ondan önce 1994’te düzenlenen endeks kullanılıyor. Yenisinde giren ve çıkan maddeler var.
Hemen her ay, aylık fiyat artış oranları açıklandığında, halk arasında yoğun bir tartışma başlıyor. Tıpkı, bugün yaşanan ekonomik büyüme tartışması gibi.
‘Açıklanan rakamlara göre, fiyatlar düşüyor, ama biz hiç hissetmiyoruz’.
En başta gelen şikayet. Bunu,’acaba AKP baskı yapıyor da, DİE bir numara mı çeviriyor’ kuşkusu yerleşiyor halkta. Öyle ya, madem düşüyor, biz neden hissetmiyoruz ve dolayısıyla ferahlamıyoruz?..
Nedeni çok başka. Ama, önce şu eski ve yeni fiyat endeksleri sepetine göz atmak gerek. Orada gerçekten bir numara var mı?..
Dikiş makinası, kibrit, filitresiz sigara, telefon jetonu, video kamera. Bunlar gibi, toplam 66 madde yeni endeksten çıkartılıyor. Çünkü, bunların modası büyük ölçüde geride kalıyor.
DVD player, internet ücreti, bilgisayar, cep telefonları, contact lens, tansiyon aleti. Bunlar gibi, 79 yeni madde de, yeni endeks sepetine alınıyor. Teknolojik gelişmeye ve dolayısıyla halkın daha fazla kullanmaya başladığı ürünler. Dolayısıyla, endeks sepetini değiştirip, enflasyonu olduğundan düşük göstermek niyeti söz konusu değil.
Böyle bir numara yoksa, bizler düşen fiyat artışlarını kendi cebimizde neden hissetmiyoruz?..
Çünkü, halkın alım gücü düşüyor. Reel ücretler düşüyor.
Örneğin, tarım ürünleri fiyatı düşüyor, ama çiftçinin kullandığı mazot, gübre ve tarımsal ilaç fiyatları artıyor. Çiftçinin eskiye göre, alım gücü düşüyor.
Gıda, giyim ve eşya fiyatları düşüyor, ama memurun, işçinin, emeklinin satın alma gücü artmıyor. Onun için de, enflasyonun düşmesini hissetmiyor.
Hatta, fiyat artışlarının düşmesi için, reel ücretlerin düşmesi gerekiyor. Türk Halkı, acı ilacı içmek zorunda kalıyor.