HERKES dikkatli. Tayyip Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde, hem iki lider, hem de görüşmeye iki taraftan katılanlar dikkatli.
Örneğin, Erdoğan CHP Genel Başkanı seçilmesinden dolayı, Kılıçdaroğlu’na ilk kez “hayırlı olsun” derken, CHP’lilerin çeşitli soruları üzerine:
“Ne zaman, ne sorarsanız, arkadaşlarımı görevlendiririm, size bilgi verirler.”
Böyle bir ortamda AKP ve CHP’liler ne Meclisteki atışmalara, ne de herhangi bir güncel anlaşmazlığa, örneğin referanduma giriyor. Karşılıklı dikkat burada. Bu ilk siyasal temas, ilerde başka görüşmelerin kapısını açık tutan bir diyalog. Gerilimden uzak.
CHP için iyi, çünkü AKP gerilim politikasını kendine iyi yontuyor. Karşıdakileri çıldırtıp kenara çekiliyor, sonra “bakın şunlara, bize neler söylüyorlar” diyor, buradan puan topluyor. CHP bu tuzağa düşmüyor.
İSRAİL SÜRPRİZ DEĞİL
Toplantıda AKP için görüşme notunu Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler, CHP için Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Süha Okay tutuyor.
Görüşmenin bana kalırsa, dün basına tam ayrıntısıyla yansımayan iki önemli konusu var.
İlki, istihbarat sorunu. Amerika belki güvence veriyor, Barzani belki olumlu davranıyor, ama elle tutulur pek bir şey yok.
Buna karışılık elle tutulur şu var: İsrail istihbaratta bize artık yardım etmiyor. İsrail’den istihbarat akışı duruyor.
Bir buçuk yılı aşkın süredir İsrail ile bitmek bilmeyen krizlerden sonra, onların bu tutumu sürpriz değil.
İkinci önemli konu, Erdoğan’ın başka nedenle gündeme getirdiği bir CD.
BDP NEDEN YOK
BDP ile neden görüşmediğini Başbakan CHP’lilere şöyle açıklıyor:
“Bir CD geldi, içinde fotoğraflar var. PKK’lılar öldürdükten sonra bizim şehitlerimizin gözlerini oymuş, bazı organlarını kesmişler, bunun üzerine BDP ile görüşmekten vazgeçtim.”
Tam vahşet. Terör zaten vahşi bir eylem, insanlık dışı. PKK’lıların bu yaptığı ise, vahşetin daniskası.
Bu CD’yi gerekçe olarak gösteren Başbakan, o fotoğraflar üzerinden BDP ile görüşmekten vazgeçtiğine göre, BDP’ye nasıl baktığı ortada. Zaten AKP milletvekilleri Mecliste ulu orta BDP’yi PKK’nın uzantısı olarak suçluyor.
Daha iyi ya. BDP ile bu durumda görüşmek daha da gerekli. Ama, Erdoğan farklı düşünüyor. Bana kalırsa, yanlış.
Ya asıl konu açılım? Görüşmede açılımın koordinatları ne? CHP’lilere göre, AKP açılımda çare arıyor. Zaten partilerle görüşmenin amacı da, bu.
Kendine göre demokrasi
SEÇİM barajının düşürülmesi ile ilgili yurt içindeki önerilere Tayyip Erdoğan sırt çeviriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Avrupa Konseyi’ni de dikkate almıyor.
Son olarak CHP barajın yüzde 7’ye düşürülmesini öneriyor. Erdoğan yine karşı çıkıyor.
Oysa, barajı düşürmek isteği iç politik hesapların sonucu değil. Bu kadar yüksek baraj demokrasiye aykırı. Örneğin, 2002’de oyların yüzde 45’i boşa gidiyor, halkın yarısı Meclis’te temsil edilmiyor. Hangi demokrasi?
AİHM 2008’de yüzde 10 barajını yüksek buluyor, düşürülmesi kararına varıyor. AKP buna uymuyor. Oysa, bizzat AKP’nin girişimiyle AİHM kararları aynı zamanda iç hukuk kararı yerine geçiyor. Yani, Erdoğan yargı kararını uygulamıyor. Hangi demokrasi?
Benzer bir karar Avrupa Konseyi’nden. Konsey 2004’te barajın düşmesi gerektiğini bildiriyor. AKP buna da uymuyor.
AKP şimdi anayasa değişikliğini referanduma sunarken demokrasi nutukları atıyor. Hangi demokrasi? Çok ayıp ve gerçek dışı.
‘Muhterem babam’ icabında parti kurar
UFUKTA olağanüstü kongre görünüyor. Saadet Partisi’nde (SP) eski ve yeniler arasındaki anlaşmazlık, kongre sonrasında iyice derinleşiyor.
Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ı dinliyorum. Fatih Bey kardeşimiz söze, “muhterem babam” diye başlıyor, SP’nin yayın organı Milli Gazete’de de dün yer alan Erbakan’ın çağrısı ile devam ediyor.
SP kaynaklarına göre, Erbakan olağanüstü kongre için gerekli 626 oyu bulabilir, Genel Başkan Numan Kurtulmuş’u devirebilir.
SP tabanında çelişkili iki görüş var, “Erbakan Hocamızı üzmeyiz, ama Numan Beyden de vazgeçmeyiz”.
Bu saatten sonra ikisi bir arada zor. Çünkü, Erbakan’ın hedefi Numan Kurtulmuş. Olağanüstü kongreyi toplayabilirse, Numan Kurtulmuş’u devre dışı bırakacak. Erbakan’ın adayı kim? “Aziz oğlu” Fatih Bey kardeşimiz. SP sanki parti değil, babadan oğula geçen küçük bir macera.
Numan Kurtulmuş’u deviremezse, inat bu ya, “muhterem babam” yaşına başına bakmadan icabında yeni bir parti bile kurabilir.