Üç, beş milyara bir hayat!..

İDDİANAME daha yeni hazır!.. Aradan iki aydan fazla süre geçiyor, dava daha yeni açılıyor!..

ODTÜ fizik profesörü Ordal Demokan 29 Ekim 2004 günü Ankara’da bir trafik kazası sonucunda hayata veda ediyor. Caddede karşıdan karşıya geçerken!..

O tarihte trafik kazasıyla gelen ölüm olayına gazeteler ve TV’ler uzun uzun yer veriyor. Demokan değerli bir bilim adamı. Bilim dünyası bu kazayla sarsılıyor.

Kazayı yapan 17 yaşında, sürücü ehliyeti olmayan bir çocuk!..

BİR AY SES YOK

Kazayı yapan çocuk, önce kaza yerinden kaçıyor. Jandarma yakalıyor ve karakola getiriyor. O sırada nöbetçi savcı Nuh Mete Yüksel. Telefon talimatıyla çocuğun ifadesi alınıyor ve serbest bırakılıyor. Nöbetçi olduğu için, iddianameyi hazırlamak ve kamu davası açmak Yüksel’in görevi.

Demokan Ailesi ve avukatları bir ay bekliyor. Kazayla ilgili hiçbir işlem yapılmayınca, avukatların Başsavcı Vekili’ne verdikleri dilekçe üzerine, kaza dosyası Savcı Avni Özel’e veriliyor.

Savcı Özel bilirkişi raporu hazırlatıyor, sanığın ve tanıkların ifadesini alıyor. Kazadan iki ay sonra, iddianame hazırlanıyor, dava açılıyor. Duruşma günü herhalde bu ay içinde, tarihi henüz belli değil.

GÜNLÜK 23 MİLYON LİRA

Yasalarımıza gelince... Durum parlak değil!..

Açılan davaya göre, trafik suçuyla ölüme neden olan çocuk için iki ile beş yıl arası hapis isteniyor. Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu, ölüme sebep olmaktan dolayı. Yargılama çocuk mahkemesinde.

Suçlu görülürse, sanığın cezası en çok beş yıl!.. Çeşitli nedenlerden dolayı, daha az süreye mahkum olabilir, belki o ceza da paraya çevrilebilir ve belki hiç hapis yatmayabilir!..

O para cezası ne kadar?.. Günlük 23 milyon lira!..

Aldığı ceza süresi ile günlük 23 milyon lira çarpıldığında, üç, beş milyar liralık para cezası!..

Benim ülkemde trafik kazasında hayata veda eden bir bilim adamının değeri üç, beş milyar lira!..

OYA KAYAOĞLU

İşte, bir trafik kazası daha!.. Arkadaşımız Atılay Kayaoğlu’nun eşi, yine arkadaşımız Oya Kayaoğlu’nu bir trafik kazasında yitiriyoruz.

Birkaç yönü var olayın. Önce, şoför mahallinde insan müsveddeleri, trafik canavarları oturdukça, bu kazaları önlemek güç. Anayollarda slalom yapanlar mı, kırmızı ışıkta geçenler mi, ikaz edince, ‘nooolmuş yani’ diye kabadayılık taslayanlar mı, hatalı sollamalar mı, kısa mesafede arkadan sıkıştırmalar mı, ne ararsanız var!.. Kendileri hayatlarımızdan defolup gitse iyi, başkalarının canı yanıyor!..

İkincisi, arabalarda LPG ne demek?.. Her an kazaya davetiye çıkarmanın adı LPG!.. Evet daha ucuz, ama insan hayatı daha ucuz benim ülkemde!..

Üçüncüsü, kamu vicdanı!.. Yasalar, cezalar, kazadan sonra geçen süreler, açılmayan davalar, toplumda ayrı bir yara açıyor.

Aileler sönüyor, hayatlar parçalanıyor, derken sessizlik, her şey unutulup gidiyor, bir sonraki kaza manşetlerine kadar!..

Bekliyorum, Oya Hanım’ın aramızdan ayrılmasına neden olan kazayla ilgili davayı, sanığın alacağı cezayı, sabırsızlıkla bekliyorum!..

Kaymakama vekáleten atama

BİRKAÇ
gün önce Kızıltepe Kaymakamı Engin Durmaz’ın müfettiş raporu üzerine, Erzurum Vali Yardımcılığı’na atandığını yazıyorum. Bu yazıya İçişleri Bakanlığı bir açıklama gönderiyor. Müfettiş raporu doğrulandıktan sonra, atamanın vekáleten olduğu belirtilerek, ‘merkeze alınmanın, mevzuat gereği söz konusu olamayacağı’ vurgulanıyor ve şöyle deniyor:

‘Merkez teşkilatındaki görevlere atamalarda başarılı olanlar dikkate alınır. Kızıltepe Kaymakamı’nın Erzurum Vali Yardımcılığı’na vekaleten atanması işlemi, müfettiş raporu ve mevzuat gereği olarak tesis edilmiş olup, kaymakamın, merkeze atanamaması ile ilgisi yoktur.’

İçişleri Bakanlığı açıklaması özetle böyle. AKP Yönetimi ise, halen bu vekáleten atamayla ilgili!..
Yazarın Tüm Yazıları