Paylaş
Bir zamanlar Türk-İş, DİSK ile birlikte Türkiye’nin önde gelen iki sendikal örgütünden biri olarak siyasal konularda, hele de işçi sorunlarında ağırlığı bulunan bir kurumdu.
90’ların ikinci yarısından sonra siyasal iktidarların bu iki büyük güce Hak-İş‘i katma çabası eksik değil. Hele de, 2000’li yıllarda Hak-İş’in iktidar desteği az buz değil.
Hak-İş bir yana, DİSK zaman zaman değişik konularda hâlâ görüşünü açıklıyor. Türk-İş ise, kolu-kanadı kırık, ne ses, ne nefes. Var mı sesini duyan? Oysa,
Başkan Mustafa Kumlu ile AKP yönetimi arasında, 2000’lerin başında su sızmıyor. Ama sular şimdi tersine akıyor.
YARGITAY DEVREDE
Türk-İş Genel Kurulu yapıldığında, Türk-İş’te işçinin gerçekten haklarını savunan, hükümete göz kırpmayan Sendikal Güç Birliği mahkemeye gidiyor. “Delege yapısı açısından genel kurulun sakat olduğunu” öne sürüyor.
Mahkeme sakatlık bulunmadığına karar vererek, başvuruyu geri çeviriyor. Ancak, Yargıtay mahkeme kararını bozuyor.
YÖNETİMİN GÖREVİ
Yargıtay kararının hukuki sonuçları var:
1- Evet, genel kurul (kongre) sakat, geçersiz.
2- Kongre geçersiz ise, orada seçilen şimdiki yönetim kurulu hepten geçersiz.
3- Yönetim Kurulunun yapabileceği tek şey var. Geriye dönük olarak, delege yapısını yeniden düzenlemek, ardından kongreye gitmek.
Bu sakatlık zincirinde Türk-İş’in sahaya çıkıp top oynaması mümkün değil. Kolu-kanadı kırık, kilitleniyor, sesi kesiliyor.
KUMLU’YA BASKI
Türk-İş neden bu hale düşüyor?
Rivayet o ki, aslen Kayserili olan Mustafa Kumlu ile AKP tepelerinin arası açık. AKP oraya kendine daha yakın gördüğü birilerini getirmek istiyor. Daha da ileri giderek, Türk-İş’i iyice çelimsiz kılmak hesapları eksik değil. İçeriden AKP’ye bilgi sızdırılmasına rağmen, bu hesapları bozacak olan gurup Sendikal Güç Birliği.
Kendi derdine düşmüş Türk-İş düzgün bir genel kurul için şimdi hukuki boşlukları gidermekle meşgul. Belki sonra, yeniden sesi çıkan, sözü dinlenen bir Türk-İş...
‘Tanığı ikinci ret’ vakası
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları mahkemeye geliyor, terör örgütünün başı olmakta suçlanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ onların tanık olarak dinlenmesini istiyor.
Ancak, mahkeme bu kişilerin tanık olarak dinlenmesini geri çeviriyor. Oysa, Ceza Yasası 178. madde çok açık, mahkeme o tanıkları dinlemek zorunda. Aksi yasaya aykırı.
Bu olay geçen ay uzun süre tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı dahil, barolar, ceza yasasını yapan akademisyenler yasaya aykırı bu durumu ‘kabul edilemez” olarak niteliyor.
Şimdi öğreniyoruz ki, dünkü Milliyet’in haberine göre, eski Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu da emekli Orgeneral Hurşit Tolon için tanıklık yapmak istiyor ama, mahkeme bunu da reddediyor.
O kadar yazılıyor, çiziliyor, ülkenin önde gelen hukukçuları bu yanlışın düzeltilmesi için TV’lere çıkıyor, gazetelere yazı yazıyor, nafile, hiçbir şey değişmiyor.
Ceza Yasası madde 178’e aykırılık devam ediyor.
Paylaş