Tek tip düzene yeni kural

BÖYLE şey olmaz, diye yaklaşık üç yıldır bastırıyor. Değiştir şunu, diye üç yıldır söylemediğini bırakmıyor.

Parti kapatma davasıyla birlikte, AKP’ye verdiği siyasal destek, AB ile AKP arasında neredeyse, bir anonim şirket, nam-ı diğer A.Ş. oluşturuyor.

Bu ortaklığa rağmen, AB Türkiye’deki ihale düzeninden rahatsız. Bunu da sık sık dile getiriyor, "bu ihale düzeninde rekabet yok".

Oysa, serbest pazar ekonomisinde serbest rekabet sistemin özü.

AB, A.Ş.’deki ortaklığımız buraya kadar, diyor ve yeni bir ihale yasası için yeniden bastırıyor. Artık kaçacak yer kalmıyor, AKP yeni bir ihale yasa tasarısı hazırlıyor. Tasarı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılıyor.

TEK TİP

Son zamanlarda üç ayrı ihale yapılıyor. Üç ihale, ama tek tip. Tek tip ihalenin tanımı çok kolay:

1-İhaleye sadece tek bir firma giriyor. Başka firmalar nedense giremiyor.

2-Tek firma, ihalede tahmin edilen bedelin üzerine çıkmıyor. Kıyak iş.

Son moda ihale tipi, rekabeti ortadan kaldırdığı gibi, AKP Hükümetine yönelik soruları yoğunlaştırıyor. İlerde çok baş ağrıtabilecek uygulamalar.

ÜÇ ÖRNEK

Sadece tek bir firmanın girdiği ihale tipinin üç örneği var.

1- Sabah-ATV’nin Çalık Gurubu tarafından alınması. 1.1 milyar dolara.

2- Mecidiyeköy Tekel Likör Fabrikası arsası. Kiler’e 295.7 milyon dolara.

3- Biraz daha eski, beş yıl önce Balıkesir Seka Fabrikası Albayrak’a 1.1 milyon dolara.

Tekel Likör fabrikası arsa ihalesini Emlak Konut yapıyor, kendi yönetmeliğine göre. Tıpkı TMSF gibi. İlk iki ihale kurumların kendi yönetmeliklerine göre yapılıyor. Bu yönetmeliklerde firma sayısı koşulu yok.

Buna rağmen ve ama...

Geçmiş yıllarda, Özelleştirme İdaresi, tek firmanın katıldığı önemli kamu ihalelerini, tek firmayla rekabet olmaz, diyerek iptal ediyor. 2004’de Petkim’in yüzde 88’i, 2006’da İETT otobüs alımları, 2007’de Telekomünikasyon üçüncü nesil telefon hizmetleri ihaleleri hep bu nedenle iptal ediliyor.

Şimdi moda, tek tip ihale. AB’nin bastırdığı yeni ihale yasası, AB’nin istediği gibi çıkarsa, tek tip bundan sonra hayal. Yapılmış olanların hesabı ayrı.

Ne yaptın Tuncay

TUNCAY Özkan gazeteciliğe Ankara Cumhuriyet’te başlıyor. O sırada Cumhuriyet Ankara Temsilcisi benim. Onu, bütün yönleriyle çok iyi tanıyorum.

Yıllar içinde Tuncay basamakları hızla çıkıyor ve sonunda bir TV’nin patronu oluyor. Kanaltürk, AKP iktidarına karşı en sert, en ulusalcı nitelikte, dudak ısırtan bir muhalefet sergiliyor.

Her lafın başında ne AKP kalıyor, ne dinci basın ve de diğerleri. Bu muhalefeti kitlesel ve fiziki hale dönüştürmek için, "biz kaç kişiyiz" diyerek, üyelik sitesi açıyor.

Bu arada maddi olarak müthiş sıkışıyor. Kanaltürk’ün muhalefetini kesmek için, her yol deneniyor. Ve Kanaltürk önceki gün satılıyor. AKP’ye yakın bir gruba.

Kanaltürk, şimdi o kale de düşüyor. Bu AKP’nin startejisi. Ona diyecek yok.

Ya Tuncay’a? Sen canını dişine tak, o muhalefeti yap, sonra git, can düşmanın bellediğin bir kesimin temsilcilerinden birine 25 milyon dolara sat, çoğu borçlara gidecek.

Madem maddi güçlük var, bir başka gurupla masaya oturması mümkün değil mi? Madem satacaksın, başka alternatif yok mu?

Tamam, AKP her yönden kuşatıyor. Tamam, ayrıntıda kim bilir, neler var. Yine de, gidip AKP’li gruba satmak, işte bu olmuyor.

Orada çalışanlar dahil, herkes için tam hayal kırıklığı. Meydanlarda atılan nutuklar, miting düzenlemeler şimdi dökülen yapraklar gibi.

Sen şimdi kaç kişi kaldın Tuncay?
Yazarın Tüm Yazıları