Her dört saatte bir, cinayet. Her dört saatte bir, tecavüz. Her kırk dakikada bir, kapkaç. Her altı dakika bir, evde hırsızlık. Her yedi dakikada bir, otomobil hırsızlığı. Her dokuz dakikada bir, işyeri hırsızlığı.
2005’te her 64 saniyede bir suç işlenirken, 2006’da her 39 saniyede bir suç işleniyor.
Bu Türkiye’nin suç sicili. Türkiye’de suç artıyor, şiddet artıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu rakamları, AKP’nin ekonomide nurlu ufuklar tablosunu tekzip ediyor. Çünkü, suç ve şiddetin artmasının altında, ekonomik ve sosyal sorunların, işsizliğin büyümesi yatıyor.
SİLAH VE SİNİR
Yukardaki rakamlar geçen hafta Meclis İçişleri Komisyonunda Ateşli Silahlar Yasası’nın değiştirilmesiyle ilgili görüşmede veriliyor.
CHP milletvekili Hakkı Ülkü komisyonda bu istatistikleri verirken, silah ruhsatı vermenin daraltılmasını, cezaların arttırılmasını öneriyor.
Bu öneriye bir başka CHP milletvekili, Canan Arıtman da katılıyor. Ruhsatsız silahların devlete teslim edilmesini, taşıma cezasının üçe katlanmasını isterken, silah ruhsatı alacak kişinin, otomobil ehliyetinde olduğu gibi, eğitimden geçmesi gerektiğini öneriyor.
Neden bu yasa değişikliği ihtiyacı? Çünkü, maganda kurşunları her yerde artıyor. Düğünde, dernekte, maçta, kahvede, meyhanede. Yılda 300 kişi maganda kurşunlarının hedefi.
Türkiye silahlanıyor. Bıçakla, tabancayla, tüfekle. Ruhsat almak kolay. Aziz Türk milleti sinirli. Sinir ve silah yan yana geliyor, ver kurşunu önüne gelene.
TERS GÖRÜŞ
Hayır, olmaz, bunlar doğru değil.
Ruhsat almayı daraltmak yerine, kolaylaştırmak gerek. Çünkü ruhsatlı silahla daha az, ruhsatsız silahla daha çok suç işleniyor.
Bu görüş de, AKP’lilere ait.
Katılmak mümkün değil. Türkiye zaten silahlanıyor. Ruhsatlı ve ruhsatsız, suç işleme oranı hızla artıyor. Ruhsat almayı kolaylaştırmak, insanları silahlanmaya teşvik etmekle eş anlamlı. Daha çok silah, daha çok suç anlamını taşıyor. Dünyanın her yerinde böyle.
Ayrıca şu var. Ruhsat vermeyi kolaylaştırmak, silah lobisininde işine geliyor. Daha çok silah satmak, daha çok para kazanmak. Tıpkı, savaş teşviki gibi.
Ruhsatlı ve ruhsatsız tartışması işin son noktası. Suçların artması, çok daha derindeki, sosyolojik ve ekonomik nedenlere bağlı.
Konu şu anda Meclis’te alt komisyonda. Umarım, ruhsat almak kolaylaşmaz.
Postmodern sansür
HERKES kendi alanında bir post modern buluyor. AKP’nin de modaya uyarak, bulduğunu post modern yöntem basını sindirmeye yönelik sansür türü.
Hoşlanmadığı gazete ve TV’lere, hoşlanmadığı yazarlara Maliye üzerinden hesapların takibi yöntemi. 1950’lerin sonlarında Demokrat Parti’nin ünlü Tahkikat Komisyonu’nu andıran uygulamalar.
AKP son olarak, kendisine sıkı muhalefet sergileyen, Kanaltürk’ü Maliye üzerinden sıkıştırma harekatına girişiyor. Elbette, her yurttaş hesabını vermekle yükümlü. Ancak, sindirme ve korkutma amacıyla, Maliye’cileri tek bir kanala göndermek, onlardan durup dururken hesap sormaya kalkmak, tam bir sansür.
Günü gelir, sadece demokrasi refleksiyle hareket eden o TV kanallarına, o yazarlara AKP’nin de ihtiyacı olur.
Erbatur’un Yumurtalık sorusu
YUMURTALIK lagünü dünyada koruma altına alınan, az sayıdaki sulak alanlardan biri. Ancak, Yumurtalık her geçen gün ölüyor. Petrokimya tesisleri, termik santral ve BTC boru hattının yarattığı kirlilik nedeniyle.
Çünkü, sanayileşme ve enerji açısından gerekli olan bu tesislerde çevreyi koruma önlemleri yetersiz. Balıklar ölüyor, balıkçılık ölüyor, doğa bütünüyle ölüyor. Hatta, bu nedenle, yöredeki balıkçılar üç ayrı dava açıyor.
Bu konuyu geçen hafta yazıyorum. CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur sorunu Meclis’e taşıyor. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’ye verdiği soru önergesinde, oradaki tesisleri tek tek sayarak, çevreyi korumak için ne gibi önlemler alındığını öğrenmek istiyor.
Pepe’nin durumu zor. Çünkü, Yumurtalık elden gidiyor.