Paylaş
Bu seferki geliş o değil. Günümüzde “geliyoruz” ama, bu sefer korkacaklar komşularımız, hatta bütün dünya.
Biz geliyoruz, bize bu ilhamı veren Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu. AKP Sivas kongresinde Davutoğlu:
“Bu millete gönül veren öncüler bu milletle beraber yürümeye karar verirse, bu milletin yeniden bir cihan devleti kurmasına kimse engel olamaz”.
Her ne kadar, Davutoğlu Samsun’a çıkmadan, Erzurum’dan geçmeden, doğru Sivas’a gitmiş olsa da, yeni bir Cihan İmparatorluğu müjdesini veriyor. Bu müjdenin izleri aslında eskiden beri var.
İLME AYKIRI
Yaklaşık bir buçuk yıl önce Davutoğlu:
“Bugün Orta Doğu’da Türkiye’nin izni olmadan hiç bir şey olamaz. On yıl sonra ise, Türkiye’nin izni olmadan dünyada hiç bir şey olamaz”.
İşte, kendine güven, bu. İzlediğimiz yeni ve kişilikli dış politikanın ürünü işte bu. Geçen yıl büyükelçiler toplantısından sonra Davutoğlu Sarıkamış’ta:
“Burada 90 bin şehit verdik. Gerekirse, 900 bin şehit de veririz”.
Çok normal, “cihan devletini” elma, armut toplayarak kuracak değiliz. Veririz 900 bin şehit, kurarız Cihan İmparatorluğunu. Geçenlerde Suriye tartışılırken, efsane Bakanımız Davutoğlu:
“Sadece Batıyı değil, bütün dünyayı biz sürüklüyoruz”.
Hem bütün dünyayı peşine tak, istediğini yaptır, hem de “cihan devleti” kurulması engellensin,
bu tarihe de aykırı, psikolojiye de, ilme de, irfana da aykırı. Mümkünü yok, ku-ra-ca-ğız.
2023’TE UZAYDAYIZ
Davutoğlu boşa konuşmuyor. İlim ve fen onu destekliyor. Aynı gün Türk Hava Kurumu Başkanı:
“Hedefimiz 2023’te uzaya gitmektir. Arkamızda ülkenin desteği varsa, Türk Milletinin yapamayacağı şey yoktur”.
Gerçi, henüz otomobil bile üretemiyoruz, ne gam, 2023’e kadar çalışırız, milletin desteği varsa, mesele yok.
2023’ü görür gibiyim. Bütün dünya bize el pençe divan, şanlı bayrağımız uzayda, keyfimiz gıcır.
“Tarihe bak bizi iyi tanı/ Kalmaz şehidimizin yerde kanı/ Duysun bütün düşmanlar/ Benim adım son Osmanlı”.
‘Efendiler bu Meclis...’
23 Nisan törenlerine BDP’liler katılmıyor. Özellikle Meclis’te.
Oysa, Mustafa Kemal 23 Nisan 1920’de TBMM’yi açarken, “Efendiler, heyetiniz Türklerden, Kürtlerden (...) müteşekkildir” diye başlayan konuşmasında Meclis’in etnik yapısını tanımlıyor, Kurtuluş Savaşı’nda ve Meclis’in oluşumunda Kürtlerin varlığını vurguluyor.
BDP bugün pek çok ulusal bayrama ve toplumsal değere, “Kürtlük adına” karşı çıkabilir. Ama belki de, hiç karşı çıkmaması gereken 23 Nisan. Cumhuriyet’e giden yolda Kürtlerin de payı var.
Bugün BDP Kürtlerin temsilcisi olarak Meclis’te yer alıyorsa, bunu 23 Nisan’a borçlu. BDP’nin dünkü protestosu kendi tarihine ve varlığına aykırı.
Yeni anayasa için söz kimde
TELEVİZYONLARDA Yeni Anayasa ile ilgili tanıtım başlıkları şöyle:
“Demokratik, Özgürlükçü, Eşitlikçi, Hukukun Üstünlüğüne Dayalı, İnsan Haklarının Güvencesi, Yeni Anayasa İçin Söz Sizde”.
Yeni anayasa için sözün bizde olması çok güzel. Yeni Anayasanın tanıtım başlıklarında yer alan nitelemeler çok güzel. Bir kaç eksiği var.
Laiklik nerede? Nerede devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü? Ve nerede dili Türkçedir ilkesi. Bu eksiklikler bilinçli mi, tesadüf mü? Tesadüf olması biraz uzak olasılık. O eksiklikler ister istemez belli sancıları beraberinde getiriyor. Cumhuriyetin yapısı ve niteliği, vatandaşlık tanımı, ikinci bir dil var mı gibi, sorular çıkıyor ortaya.
Tanıtım başlıkları CHP Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ı da rahatsız etmiş olmalı ki, “bu tanıtım spotları yayından kaldırılmaz ise, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını” duyuruyor.
Yeni Anayasa için söz ne kadar bizde, anayasa yazılımı aşamasında belli olacak.
22 bin kitabın macerası
TOPLATMA, yasaklama ve yayın durdurma kararı verilen kitap sayısı, 1952’den bu yana 22 bin 601. Toplatma kararı kaldırılan yayın sayısı ise 529.
Bu bilgiyi geçen hafta, Meclis’te bir soruya cevaben, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin veriyor. Demek ki, halen 22 bin kitap yasak.
1952’den bu yana olduğuna göre, askeri darbe dönemlerindeki yayın yasakları da buna dahil. Sadece o değil, klasik deyimle, “çok partili demokratik hayatımızın” bütün dönemlerinde yayın yasağı var, altmış yıldan bu yana bütün iktidarlar döneminde.
Kitap yasağı penceresinden, demokratik hayatımız altmış yıldır parlak görünmüyor. Görev bugün AKP’ye düşüyor. Yasak yayınlara son vermek gibi.
Paylaş