Paylaş
-Mardin Yeşilay Şube Başkanı, adını yazmaya bile gerek görmüyorum, adamın biri, belli ki dünyanın epey farkında, aklı sadece bir yerde, şöyle diyor:
“Açıldığından beri üniversite ilimize ahlaksızlık getirdi. Önce ayakta başlıyor, sonra yatakta devam ediyor”.
-ODTÜ’de öğrencilerle polis arasında çatışma yaşanıyor. Polis gaz bombası ve biber gazı kullanıyor, üniversite bahçesinde bazı yerler alev alev yanıyor.
Öğrenciler açlık grevini desteklemek için yürüyüş yapmak istiyor, polis engelliyor.
-Kürtaj yasağına karşı çıkan bir gurup kadın bir kaç ay önce gösteri yapıyor, “bu beden benim” gösterileri şimdi sonuç veriyor. O kadınlara üç yıla kadar hapis istemiyle dava açılıyor.
-PKK ile kucaklaştıkları gerekçesiyle, haklarında soruşturma açılan BDP’li on milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırmasını öngören fezleke Adalet Bakanlığına gönderiliyor.
-Ölüm oruçlarında 52. gün. Bundan sonra ölüm sınırı aşılmış oluyor.
-Başbakan “açlık grevinde bir kişi var” diyor. Aynı saatlerde Adalet Bakanı “683 kişi” diyor.
-Et ve et ürünlerine zam kapıda.
-Internete zam eli kulağında.
-Tunceli’de mayın patlıyor, iki sivil hayatını kaybediyor.
-Bursa’da Türk-Kürt gerginliği üçüncü gününü dolduruyor. Karşılıklı taş ve sopa, arada bir de kimin kullandığı belli olmayan silah var.
-Hakkari’de üniversite rektörlüğüne PKK’lılar saldırıyor, rektörlük büyük hasar görüyor. PKK’lılar Hakkari’de ayrıca bir okulda camı, çerçeveyi indiriyor, bilgisayarları tahrip ediyor.
-Konya’da trafik kazasında beş kişi hayatını kaybediyor.
ZİRVE BAŞKA ALEM
Bunlara 29 Ekim barikatı nedeniyle ülkenin Cumhurbaşkanı ile Başbakanı arasındaki yetki tartışması ekleniyor.
Başbakan, “yoook öyle, burada ben ne dersem o olur” derken, Cumhurbaşkanı daha hafif bir tonda, “ben de şunun şurasında görevimi yapmaya çalışıyorum” diyor. Ton farkı bir yana, zirvedeki kapışma ilk kez deşifre oluyor.
Bu haberleri okuyan herhangi bir yabancı böyle bir ülke için ne düşünür, işte seçenekler:
a) Böyle bir ülkede yaşamak çok tehlikeli.
b) Bu ülkenin demokrasi ile uzak yakın ilgisi yok.
c) Burada insanlar neyin kavgasını yapıyor, anlamak zor.
d) Bu ülkenin gerçek sorunlarını tartışmak yasak.
e) Hepsi birden.
HEP GERGİN
Doğru, bildiniz, evet hepsi birden.
Ne dediğini bilmeyen Mardin’deki birinden tutun da, en aşağıdan en yukarıya kadar herkesin birbiriyle kavga ettiği, tehlikeli, demokrasiye uzak, insan hakları ihlallerinin bolca yaşandığı bir ülke. Bin türlü gerçek sorun içinde, bunları tartışmaya zamanı, zemini, takati kalmayan bir ülke.
Sinirler hep gergin, herkes her an istim üstünde. Son yirmi dört saati bir yana atın, üç, beş gün sonra bir başka yirmi dört saatlik haberleri sıralayın.
Üstüne üstlük, bir de “biz iyi yönetiyoruz” demezler mi!
Bodrum’da Bir Pankart
Bodrum merkezinde kış nüfusu yaklaşık otuz bin dolayında. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için halkın düzenlediği fener alayına katılanların sayısı yirmi beş bin dolayında. Her altı kişiden beşi kutlamalara katılmış.
Bodrum’u bilenler için yazıyorum, fener alayına katılanların kafilesi Halikarnas’ta başlıyor, Bodrum’un içindeki Marinaya kadar uzanıyor. Uzun bir yol, hınca hınç dolu. O kafilede çeşitli pankartlar var, onlardan biri de, şöyle:
“Anamızla, Atamızla, yan gelip yatanlarımızla geldik”.
Halk bilgeliği bu olsa gerek.
Paylaş