Paylaş
Dedesi Rufai Şeyhi, Şeyh Kenan. O da, uzun süredir dededen miras, Şeyh Kenan.
Yurtdışına atanan yeni büyükelçiler kararnamesi belli oluyor. Yeni bakan Ahmet Davutoğlu’nun bu ilk büyükelçi kararnamesi. Personel ilişkileri, kimlerle çalışacağı konusunda, bir anlamda Davutoğlu’nun yoğurdu nasıl yiyeceğinin işareti.
Yurtdışı gezilerine yanında götürdüğü gazetecilerin yazılarından Davutoğlu için bal damlıyor. Ne doğru dürüst bir soru, ne de doğal olarak, ona göre yanıt bulmak mümkün.
Genellemeler üzerine fasıllardan ibaret.
ESKİ KONAK
Yeni büyükelçiler kararnamesinde, bakanlık dışından atanan bir isim çok dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Kenan Gürsoy.
Haberlere göre, Gürsoy ilahiyat hocası. Fethullahçıların organize ettiği Abant Platformu’nda bir ara danışman ve yönetim kurulu üyesi.
Prof. Gürsoy son kararname ile Türkiye’nin Vatikan Büyükelçiliğine atanıyor.
Gazeteler bu haberi şöyle veriyor:
“Vatikan’a tasavvuf uzmanı büyükelçi.”
Haber bir açıdan doğru, ama özünde eksik. Tamam, Prof. Gürsoy tasavvuf uzmanı bir hoca.
Ama aynı zamanda Rufai Şeyhi.
Kenan Hoca Fatih’li. Dededen kalma konakları Fatih’te. Eskiyen konak bir ara restore ediliyor, Kenan Hoca belki hala o konakta oturuyor.
Gelen gideni o konakta ağırlıyor, dergah gibi.
MÜRİTLER UÇURUR
Prof. Gürsoy, yani Rufai Şeyhi Kenan Bey ilahiyat okuyor, sonra bir ara yurtdışına gidiyor.
Ağabeyi bir rahatsızlık geçirince, şeyhlik dededen, ağabeyinin yerine ona geçiyor. Halen Şeyh Kenan olarak biliniyor. Tasavvuf uzmanlığı ikinci planda.
Şeyh Kenan Hazretleri şimdi Vatikan Büyükelçisi.
Bakanlık dışından büyükelçi atamak eskiden beri var, yeni değil. Bu normal. Ama, bir şeyhin büyükelçi olarak atanması, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk. Nasibimizde AKP ile bugünleri de görmek varmış.
Vatikan’da Papa ile Şeyh bir yandan Kutsal İttifak, öte yandan Haçlı Seferleri, dinler arası diyalog üzerine bol bol sohbet etme fırsatı bulabilir. O sohbetler Hıristiyan Dünyası ile İslam Dünyası arasında yeni bir dönemin yüzyıla damgasını vuracak kapısını aralayacaktır, bundan zerre kadar kuşku duymuyorum. Ne de olsa, biri Papa, öteki Şeyh Hazretleri.
Halk arasında bir söz var, “şeyh uçmaz, müritleri şeyhi uçurur” diye.
Doğru söze ne denir, Şeyh şimdi Vatikan’a uçuyor.
Hayırlara vesile olsun. Amin.
Aynı kuyuya düşmem
BİR tarafta AKP iktidarı, öte tarafta yargıçlar ve savcılar. Taraflar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) karşı karşıya geliyor. Kurulda günlerdir cenk ediyorlar.
Birinin evet dediğine, diğeri hayır diye diretiyor ya da tersi. Günlerdir anlaşamıyorlar. Mesele, şu göreve bu yargıç, öteki göreve diğer savcının atanması. İki taraf da, kritik görevlere kendileri gibi düşünen, kendinden olanları atamaya çalışıyor. Yani, iki taraf da, siyasi düşünüyor.
Kendileri gibi düşünmek demek, ideolojik nitelikte. Yasalar var tamam, ama onları uygularken, o yasalar çerçevesinde farklı tavır alabilmek demek.
HSYK’daki çekişmenin özü bu. Köküne kadar siyaset.
Yargıya siyasetin bulaşmasının muhteşem örneği. Yargının siyasallaşmasını başka yerde aramaya gerek yok. Günlerdir huzurunuzda, koca bir halkın tanıklığında.
Üstelik, bunu yapanlar adaletin temsilcileri ile kuvvetler ayrılığını korumak üzerine yemin etmiş bir siyasal iktidar.
Herhangi bir atamada, onlar haklı ya da diğerleri haklı diye ahkam kesmek, aynı kuyuya düşmekle eş anlamlı. Yargının siyasallaşması kuyusuna.
İbretlik bir oyun.
Paylaş