Sevilmeyen başkan Hollywood’u harekete geçirdi

İmzasını Vietnam, Olay Yeri Dallas, JFK, Nixon gibi filmlere atan çağımızın en ünlü yönetmenlerinden Oliver Stone’un son filmi "W", Bush’u anlatıyor.

Filmi izledikten sonra, iki türlü düşünmek mümkün. İlki, "bunlar boşuna başkan seçilmiyor" duygusu, ikincisi, "seçecek başka adam mı bulamadınız" alayı.

Gözlerini nişan alırcasına, kendisine soru soran gazeteciye çeviriyor. Ona ateş edecekmiş gibi. Ateş mi etsin, vazgeçip yoluna mı gitsin? İç dünyasındaki kavgayı olanca çıplaklığı ile sergilercesine.

Yanıttan vazgeçiyor: "Bu soruyu önceden yazılı olarak bildirmeniz gerek."

Güç sorularda her zaman olduğu gibi, ABD Başkanı George W. Bush bir kez daha kaçıyor. Soru, "11 Eylül’de New York’ta İkiz Kuleler’e saldırı sonrasında en büyük hatanız neydi?" Filmde bu sahne müthiş.

İmzasını Vietnam, Olay Yeri Dallas, John F. Kennedy, Nixon gibi filmlere atan çağımızın en ünlü yönetmenlerinden Oliver Stone’un son filmi "W". Bush’u anlatıyor.

Filmin özelliği, görevi hálá sürerken, bir ABD başkanını anlatması. Oliver Stone bu işe el atarken, Bush’un Amerikan kamuoyundaki imajından yola çıkıyor. Öyle bir biyografi ki, baştan sona tam politik hiciv. Bush iki kez seçiliyor, ikinci seçim hafif gölgeli. Onca oyu alıyor, ama Amerikan tarihine "en kötü başkanlar" listesinde, ilk sırada giriyor. Oy almak, sevilmeye yetmiyor. (Birilerinin kulakları çınlasın.)

BUSH’UN OKUL ARKADAŞI

Filmde Bush’u Josh Brolin canlandırıyor. Hani, şu "No Country For Old Men" filmiyle ünlenen aktör. Çekimlerden önce ve çekim sırasında, Brolin’in tüm hayatı TV’lerde Bush’un tüm davranışlarını tekrar tekrar izlemeye, gazetelerde Bush ile haberleri en ince ayrıntılarına kadar okumaya, yeniden ve yeniden Bush’u keşfetmeye endeksli geçiyor. Her sahnenin çekiminden sonra Brolin sigara üzerine sigara tüttürüyor. Gerilimli. Gerçeği olduğu gibi yansıtmak hırsı.

Hayır, Brolin Bush’u oynamıyor. Filmde o Bush rolünde değil. O, filmde onunla kavga ediyor. Çünkü o da, Amerikan toplumunun çoğunluğu gibi, Bush’un Amerika’ya ve dünyaya verdiği zararın farkında.

Filme damgasını Bush’un iç dünyasındaki gelgitler vuruyor. Muhteşem yansımalar. Her mimik, her tebessüm, her kızgınlık öyle yansıyor ki, ortaya bir profil çıkıyor. Bir başkan kendisini sadece kendi dünyasına hapsediyor. Etrafı duvarlarla kuşatılmış bir karakter. Top atsan, yıkılmayan duvarlar. Liderleri gerçeklerden kopartan, gerçekleri görmek ve asla duymak istemeyen hastalıklar. Doğru sözlere kulak tıkamalar. (Birilerinin kulakları çınlasın.)

Bush ve Oliver Stone aslında okul arkadaşı. Yale Üniversitesi’nden. Ancak, üniversitede hiç karşılaşmıyorlar. Sonra Vietnam’a giden Stone:

"Bush öyle bir insan ki, üniversiteyi bitirirken ahlar ve vahlar içinde, başarısız. Ruhsal olarak inişleri ve çıkışları fazla. Antik tiyatro gibi, komedi ve tragedya birlikte. Onu izlerken, insan neşeleniyor, ama neşe sırasında hüzün duyuyor. Öyle bir insanın Amerikan başkanı olmasını anlamak güçleşiyor, bir talihsizlik."

Stone’nun bu tarafgir yaklaşımı filme olduğu gibi yansıyor. Bush’la baştan sona alay ediyor. Brolin, hakkını teslim etmek gerek, bu bakışı olduğu gibi veriyor. Buna rağmen, Stone Bush ile ilgili yorumu yine de izleyenlere bırakmayı biliyor. Filmi izledikten sonra, iki türlü düşünmek mümkün. İlki, "bunlar boşuna başkan seçilmiyor" duygusu, ikincisi, "seçecek başka adam mı bulamadınız" alayı.

BEYAZ SARAY KULİSLERİ

Filmde ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı Thandie Newton, Başkan Yardımcısı Dick Chenney’yi Richard Dreyfuss, Savunmaeski Bakanı Donald Rumsfeld’i Scott Glenn canlandırıyor.

Filmin ilginç bölümleri arasında, Beyaz Saray kulisleri var. Örneğin, Irak Savaşı’na karar verdiğinde, dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin ile Alman Başbakanı Schröder’in savaşa karşı çıkmaları üzerine, Bush’un onlar hakkında ettiği ağır sözler. Komik kaçıyor. Komedi, dünyanın nereye sürükleneceğini ikinci plana atan bir başkanın dramına dönüşüyor.

Filmde kahkaha gırla. Bush rüyasında, Doğu masalları gibi, bir halıya biniyor ve Bağdat üzerinde uçuyor. O sırada karşısına Saddam çıkıyor. Tam kabus.

Aslında kabus olan Bush. "W" sekiz yıllık kabusun özeti.
Yazarın Tüm Yazıları