Giyimden turizme, gıda ürünlerinden oyuncaklara, kozmetikten bankacılığa kadar uzanan değişik sanayi dallarında, o ürünün markasından önce gelen bir başka kavram var artık: Helal standardı.
Nasıl olacak bu standart? Örneğin, helal uçakta kadın-erkek ayrı oturacak, koltuklara Kuran konulacak.
Peki, helal et? Kesimde İslam kuralları uygulanacak. Helal ruj? Katkı maddesinde boya araştırması yapılacak. Genel olarak, her malın üretiminde sağlık ve temizlik koşullarına dikkat aranacak. Sanki o koşul yokmuş gibi.
Hangi mal ve hizmet üretilirse üretilsin, her şey şeriat kuralları dahilinde. Bir malın helal olması, TSE damgası gibi, helal sertifikaya bağlanacak. Sadece helal sertifikaya sahip olanlar, helal mal satabilecek.
DÜNYA HELAL FUARI
Başını Malezya ile Birleşik Arap Emirlikleri çekiyor. 9-11 Aralık, dört gün önce, Abu Dabi’de Dünya Helal Fuarı düzenleniyor.
Fuarın ilkeleri var, adama soruyorlar: "Malın helal sertifikaya sahip mi? Şeriata göre üretilmiş mi? Müslüman kardeşlerimizin ihtiyaçlarına uygun mu? İslam, malın kalitesinden önce geliyor.
Helal üzerinden oluşan İslam pazarı bugün 500 milyar dolar. Önümüzdeki on yıl içinde pazarın üç trilyon doları bulması bekleniyor. Dünyada yaklaşık bir milyar 600 milyon Müslüman yaşıyorsa, demek ki, geniş bir pazar var.
Demek ki, şeriat iyi para edecek.
İyi para etmesinin planları hazır. Örneğin, Coca-Cola’ya karşı, Mecca Cola var. Tunus asıllı bir işadamı tarafından Fransa’da kuruluyor. Sloganı tam helallik. Aptalca içme, davan için iç. Bir alışveriş, İslam’a bir fiş. Başkalarına para kaptıracağına, Müslüman kardeşin kazansın, fena mı olur? Üstelik, bu kola helal kola.
HELAL KONFERANSI
Abu Dabi fuarı dünyadaki helalcileri bir araya getiriyor. Cümle Müslüman ülkeler bu fuarda hazır. Teorisi eksik değil:
Batı kapitalizmine karşı Müslümanların ezilmesini önlemek. Gerçek anlamda, İslam kapitalizmi.
Bizimkiler boş durur mu? Bir dernek, İstanbul’da Uluslararası Helal Gıda Konferansı düzenlemek amacıyla, gece gündüz çalışıyor. Muhtemelen, büyüklerimizin desteğini arkasına alarak. Abu Dabi’de böyle bir fuar düzenlenirken, bizim bundan geri kalmamız Müslümanlığa sığar mı?
Bu konferanstan daha önemli olan gelişme ise, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın tüketim malları ihracatında helal sertifika verilmesi için yaptığı çalışma. Gerekçe çok masum: İslam ülkeleri helal sertifikası olmayan malı satın almıyor.
Abu Dabi fuarı Ankara’da sertifika çalışmasını hızlandırıyor. Helal sertifikası için aranan koşul şu:
"Helal sertifikaya sahip olan firma için aranan şart, İslamilik’tir. Hammaddesinden mamul ürüne kadar, ürünün ve üründe kullanılan katkı maddelerinin üretim aşamalarını ve yöntemlerini, paketleme malzemelerini ve sağlık ve temizlik uygulamalarını kapsayan tüm işlemlerin İslami yiyecek kurallarına aykırı bir nitelik taşımaması halinde, o ürüne helal sertifika verilir."
Bu İstanbul’da helal konferansı düzenlemek isteyen derneğin sertifika tanımı.
HARAM-HELAL
Atılan her adımda, ortaya konulan her gerekçe masum.
Eh, sen 1.6 milyar Müslüman nüfusa mal satacaksan, helal sertifikası şart.
Devlete vergi toplayacaksan, haram ikazı şart. Konya Vergi Dairesi’nin, vergini ver devletine, haram katma servetine, sloganı gibi.
Vergiye haram kavramı, ihracata helal kavramı. Liberal ekonomiyle uzak-yakın ilgisi olmayan İslam kavramları.
Eğitimle, törenle, türbanla, atamayla değil, laiklik şimdi ekonomiyle çiğneniyor. Alıştırarak ve masum görünen gerekçelerle.