Sen ben yokuz ama sen ben varız

YENİ sözcük, çatışmasızlık.

Kimseyi incitmeyen, buna özen gösteren bir deyim. Kürtler bundan sonra bu sözcüğü ateşkes yerine kullanacak.

Haberin Devamı

Kürtlerin Diyarbakır’da toplanan çalıştayında PKK’ya çatışmasızlık çağrısı yapılıyor. Çatışmasızlık, kavga etmeden çözüm arayışı anlamında.

Kürtlerin yorumuna göre, ateşkes, iki taraf arasında. Oysa, Kürtler artık taraf kavramının ortadan kalkmasını istiyor.

Onlar, ateşkes denildiğinde, Türk Ordusu mu PKK mı kastediliyor, belli olmadığı düşüncesinde. Netleştirmek için, çatışmasızlık.

Taraf yok, daha geniş bakışla, sen, ben yokuz, biz varız, ama...

 ASIL İSTEKLER

 Buna karşılık, aynı çalıştay üç temel noktada ısrarlı.

1- Çözüm için bütün Kürtler muhatap alınsın.

Bütün Kürtler yani, bölge halkı, sivil toplum örgütleri, belediyeler, DTP, diğer Kürt partileri ve hatta ve mutlaka PKK ile Apo.

Dün konuştuğum önemli bir Kürt yöneticisi ki, bu konularda çok deneyli, “sorunun çözümü için bütün Kürtlerle konuşulması gerek” diyerek, belirttiğim  kimlikleri vurguluyor.

Haberin Devamı

2- Güneydoğu’da özerk yönetim olsun.

Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye’nin toprak bütünlüğü dışında bir arayış içinde değil. Üniter devlet ve toprak bütünlüğü, ancak Güneydoğu için özerk yönetimi öne sürüyor.

3- Kürt Halkının kimliği ve kültürel hakları Anayasaya girsin.

Bir yanıyla, sen ben yokuz, biz varız. Bir yanıyla, yine de sen de, ben de varız.

Bu üç isteğin ilki, güncel. Bugünkü koşullarda Apo ile PKK’nın muhatap alınacağını hiç sanmıyorum.

Türkiye, İspanya değil. BASK Sorununun çözümünde İspanyol Hükümeti ETA’yı muhatap alıyor. Türkiye orada değil ve ne zaman ve nasıl oraya gelir, o da şimdilik uzakta.

Şu anda belki, en fazla, muhatap almadan, adına af demeden, PKK’lıların dağdan inmesine izin vermek olabilir.

Diğer ikisi ise, siyasal sistemin ve yönetim biçiminin değişmesi.

Böyle bir değişim için, Türkiye’nin zihinsel devrimden geçmesi gerek. Seksen yıllık alışkanlıklarını unutması gerek.

Bugün için, zor görünüyor.

 SİYASAL İRADE

 Bu güçlüklere rağmen, herkesin gözü önünde 25 yıllık bir gerçek duruyor.

Kimine göre 25 yıllık terör, kimine göre 25 yıllık isyan, kimine göre 25 yıllık içsavaş.

Niteleme ne olursa olsun, 25 yılın sonunda, her kesimden insan, Kürt Sorununa artık çözüm bulunmasını istiyor.

Haberin Devamı

25 yıldır tartışıyoruz ve geldiğimiz nokta bize başka bir gerçeği öğretiyor.

Klasik yaklaşımlarla bu işin çözülemeyeceğini artık bilmeyen yok.

Onun için zihinsel devrimin devreye girmesi kaçınılmaz. Paradigmaları kıran zihinsel devrim. Bunun için çok güçlü bir siyasal iradeye ihtiyaç var.

Apo, yol haritası diyor, AKP açılım paketi diyor. Paketin ne olduğu henüz belli değil, belki ikisi de aynı şeyi söylüyor.

 Fazıl Say’a: Bir de Mastika çalsana

 KİTABIN adı Yalnızlık Kederi. Bir müzisyenin notları. Fazıl Say’ın anıları, denemeleri, mektupları, gözlemlerinden oluşuyor. Çok akıcı, bir oturuşta baştan sona okunabilen bir kitap.

Fazıl Say kitabında 12 Eylül’e ilişkin bir anısını aktarıyor. O sırada 10 yaşında. Darbe sabahı eve polis ve jandarma geliyor, babası Ahmet Say ünlü bir solcu. Evinin aranması normal!

Haberin Devamı

Evde piyano var. Polis, piyanoyu gösteriyor, Ahmet Say, “Oğlum piyano çalıyor” deyince, gelenler çalmasını istiyor. Fazıl Say, Mozart’ın sonatını çalıyor. Çaldığından kimse bir şey anlamıyor.

Jandarmalar dönüyor: “Bir de Mastika çalsana.” (Adı geçen kitap, s. 85).

12 Eylül’de her şey çalınıyor, en başta hayatlar çalınıyor.

Yazarın Tüm Yazıları