Rusya bizim canımız

Medyaya bakıyorum, Erdoğan-Putin ile yine zaferden zafere koşuyoruz, yeni boru hatları, milyarlarca dolarlık anlaşmalar, dostluk, kardeşlik. Oysa davul-zurna sesleri arasında kaybolan gerçekler epey hüzünlü. En yetkin enerji uzmanlarının başında gelen Necdet Pamir’in özel katkısıyla:
-Ukrayna bir yana, Rusya bize verdiği doğalgazda daha üç ay önce kesintiye gidiyor, Ankara telaşlanıyor. Kullandığımız doğalgazın yüzde 58’ini, petrolün yüzde 8’ini, kömürün yüzde 32’sini Rusya’dan alıyoruz. Fena halde bağımlıyız.
-Ve nükleer santral. Rusya nükleer santralı kendi ülkesinde on milyar dolara yapıyor, aynı santralı bize yirmi milyar dolara kakalıyor.
-Ticaret hacmi yüz milyar dolar olacak. Şu anda 32 milyar. Rusya bize 25 milyar dolarlık mal satıyor, biz onlara 7 milyarlık satış yapıyoruz. Yüz milyara çıktığında, zafer bizim, hiç kaçmaz.

İNDİRİM MASALI

-Rusya bize sattığı doğalgaz fiyatını yüzde altı indiriyor. Ama, Almanya’ya daha ucuza satıyor. İndirdiği fiyat bile, Almanya’dan yüksek.
-İndirimin diğer yüzü iyice matrak, bizim özel sektör bile, devlete göre, doğalgazı Rusya’dan daha ucuza alıyor.

ABD DAYAĞI

Ukrayna krizi nedeniyle Amerika ve Avrupa, Rusya’ya ambargo uyguluyor. En acı baskısı, Rusya ihracatının can damarı petrolün fiyatını düşürmek. Amerika, Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten petrol üretimini arttırmasını istiyor, üretim artışı petrol fiyatlarını yılbaşından bu yana yüzde kırk düşürüyor, Rusya’ya fena dayak.
Dayağın etkisiyle Putin önce Çin’e, sonra bize yanaşıyor. Fiyat indirimi ile boru hattını Türkiye’den geçirme gösterisini bu dayağa borçluyuz.
Son on yılda biz çok boru hattı bayramı yaşıyoruz. Bir ara varsa yoksa Nabuco ya da nurlu ufuklar eşliğinde “Türkiye, Avrupa’nın enerji koridoru” gibi unuttuğumuz tamtamlar.
Batı’nın yalnızlığa ittiği Erdoğan ile Putin kucaklaşıyor ama kucaklaşmanın ucu açık, ne zaman bir doğalgaz kesintisi gelir, hiç belli olmaz.
Yine de, “Rusya bizim canımız”. Bize pahalıya mal olsa bile.

İmdat kolu gibi hutbe

DÖRT bakanla ilgili yolsuzlukları soruşturma haberlerine yasak geliyor. Yasak büyük tepki topluyor. Geçen cuma bütün camilerde okunan hutbe yayın yasağını dinen meşru kılıyor:
“Müslüman, insanların kusurlarını araştıran, ayıplarını ortaya döken insan değildir. Müslüman insan, kardeşinin onurunu zedelemez”.
Yolsuzlukları ortaya dökmeyeceksin, Müslüman’a yakışmaz. Devam ediyor hutbe: “Günümüzde asılsız söz ve iftiralar, yalan ve çirkin sözün her türlüsü iletişim araçlarıyla ilgi uyandıracak tarzda sunulmaktadır”.
Medyayı zapturapt altına alıyoruz, yine de iftira atıyor. Ayıptır, günahtır, mümin kardeşlerim. Hutbe, sosyal medyaya getirilen yasakların da bekçisi:
“Özellikle sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan bir haber milyonları tesir altına alabilmektedir. Kimileri bilgisayar başında kişilerin onurunu zedelemektedir”.
Twitter’a, Facebook’a getirilen yasakların doğruluğu camilerde bir kez daha anlatılıyor. “Din” kisvesi altında propaganda.
Cuma hutbelerini Diyanet İşleri Başkanlığı hazırlıyor. Diyanet son düzenlemeyle Başbakan’a bağlı. Cuma namazlarına on altı milyon kişi katılıyor. On altı milyon insana camilerde, hutbeyle “Yolsuzlukları araştırmayın” deniliyor, sosyal medya kötüleniyor. Çare kalmıyor, AKP hutbeye başvuruyor.

Eleştiri kesmek

MÜHENDİSLER, çiftçiler, madenciler, avukatlar, yüksek yargı başkanları, artık her kim ise kendi alanlarıyla ilgili açıklama, eleştiri yaptıklarında, AKP harekete geçiyor, “Sen siyaset yapıyorsun, meraklıysan siyasete gir”.
Her türlü eleştirinin önünü kesen, inandırıcılığı kaybolan, demokrasiye aykırı ucuz bir yol.