SOL ve sağ, AKP karşısında birlikte hareket etmeye karar veriyor. Hareketin adına ulusal mutabakat deniyor. Bu mutabakattan ortaya bir isim çıkıyor:
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen.
Son aylarda perde arkasında ustalıkla yürütülen ve Türkiye’nin kaderini çok yakından ilgilendiren bir gelişme var. Gelişme, bir arayışın ürünü.
2002 seçimlerinde on milyon seçmen sandık başına gitmiyor. Çünkü, oy verecek parti bulamıyor. Bunlar daha çok sol seçmen. Ama, sağ seçmen de var.
Son araştırmalar bu durumun daha da kötüye gittiğini gösteriyor. Sandık başına gitmeyecek seçmenin şimdi onbeş milyona yükseldiği hesaplanıyor. Aynı nedenle, insanlar oy verecek parti bulamıyor. Onbeş milyon seçmen, toplamın yüzde otuzu. Korkunç bir oran.
DERİN ÇIKMAZ
Sol seçmen genellikle CHP’li. Ancak, CHP’ye oy vermiyor.
Çünki, sol seçmen CHP’den değil, Baykal’dan umudunu kesiyor. Baykal CHP’nin başında kaldığı sürece, en azından beş-altı milyon seçmen, CHP’ye gönül verdiği halde, Baykal’dan dolayı CHP’ye oy vermiyor.
Son anketler, CHP’nin oyunu yüzde 12, Baykal’ın oyunu yüzde 4 gösteriyor. Buna karşılık, AKP’nin oyu yüzde 38, Tayyip Erdoğan’ın oyu yüzde 45.
Baykal’ın olmadığı CHP, oylarını yüzde 12’den yüzde 25-26’lara yükseltiyor.
Benzer durum sağda da söz konusu. AKP dışında oy verecek parti arayan sağ seçmen de, aynı çıkmazla karşı karşıya. DYP mi, yok. ANAP mı, nafile.
BİRKAÇ AY VAR
Bu çıkmazı aşmak üzere, bir gurup, sağda ve solda uzun arayışlara giriyor. Sağ ile solun ortak arayışı, ulusal mutabakatta, iki isim öne çıkıyor.
Mehmet Haberal ile Yılmaz Büyükerşen. Haberal sağda, Büyükerşen solda.
Haberal siyasete girmek istemiyor. Büyükerşen ise, zaten siyasetin içinde. DSP’den Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı. Bildiğim kadarıyla, kendisine yönelik bu tercihe yakın duruyor.
Ulusal mutabakatta pratik nasıl işleyecek? Büyükerşen, hangi yolla ortak aday konumuna gelecek? Fiilen ne zaman ortaya çıkacak? Ulusal mutabakata kimler katılacak? Bunlara daha zaman var.
Ama, şimdiden belli olan, bu konuda Büyükerşen çok şanslı.
TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ
Ulusal mutabakat ya da uzlaşma düşüncesinin temelinde, Türkiye’nin her geçen gün ağırlaşan sorunları var. Ayrıca, seçmen sandığa gitmediği sürece, yeniden AKP iktidarı olasılığı çok fazla. AKP iktidarının Türkiye’ye maliyeti ise, hayli yüksek.
Strateji şu. Önümüzdeki seçim Türkiye’nin seçimi. O veya bu parti arasındaki seçim değil. Bu seçimde, o veya bu parti oylanmayacak, Türkiye oylanacak. "Oy verecek parti bulamıyorum" diyen yaklaşık onbeş milyon insana bu hedef gösterilecek.
Ulusal mutabakat, İtalya’daki gibi, zeytindalı yöntemi. Katılan partiler kendi kimliklerini koruyarak, bu uzlaşmada birleşiyor. Uzlaşmanın lider adayı Yılmaz Büyükerşen.
Sağda ve solda siyaseti hareketli günler bekliyor.
GAP gecikti, 4 milyon işsiz
TÜRKİYE’nin en büyük projesi, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP). Dicle ve Fırat üzerinde bir dizi baraj, ek olarak Güneydoğu’da bir milyon 700 bin hektar arazinin sulanması.
On yıl önce bitmesi gerekirken, GAP bir türlü bitmek bilmiyor. Toplam 32 milyar dolarlık proje. Şu ana kadar ancak 15 milyar dolar harcanıyor. GAP’ın yarısı var, yarısı yok.
Gecikmenin maliyeti inanılmaz. PKK terörüne kaynaklık etmeye kadar uzanıyor. Eğer GAP bitmiş olsaydı, çok çeşitli sektörlerde bugün dört milyon kişi daha iş bulmuş olacaktı. Aynanın öteki yüzüyle, PKK’ya katılanların sayısı çok daha azalacaktı.
AKP de dahil, on yıl geriye doğru, tüm iktidarların ektiğini hep birlikte biçiyoruz.