KARANLIK basmış, ama kasabada halkın bir bölümü sokakta bekliyor, gelenleri havai fişeklerle karşılıyor. İlgi ve tezahürat yerinde.Gelen MHP konvoyu.
Bu tablo inandırıcı gelmiyor. Kamu oyunda MHP ile ilgili tam ters bir algı var. Bırakın havai fişekle karşılamayı, yüzde 10 barajı geçer mi, geçmez mi, sorusunu büyük kentlerde herkes birbirine soruyor. Buna karşılık, uzun uzun sohbet ettiğim bir MHP yetkilisi: “Bizim baraj sorunumuz yok, hiç bir kamu oyu araştırmasında baraj altında değiliz, bu AKP’nin yaratmak istediği psikolojik bir baskı, ama geçersiz.” Aynı MHP yetkilisi, kentlerde, büyük yerleşim merkezlerinde MHP’ye dönük algının yüksek olmadığını kabul ediyor. TARIM VE KÜÇÜK ESNAF O zaman taşrada, kırsal kesimde MHP’ye gerçekten ilgi var mı? MHP yetkilisi şuna inanıyor: “AKP’nin izlediği tarım politikası ile küçük esnafa uyguladığı politika, Anadolu’da kırsal kesimi, büyük kentlerde de küçük esnafı küstürdü. Ayrıca, Kürt Sorununda başarısız, Apo ile pazarlık yapıyor. Bunlar MHP’ye oy getiren unsurlar.” Bir önemli etken de, MHP’nin 1980 öncesi vurdu, kırdı ile ilgisi kalmayışı. MHP eski ülkücü takımla bağlarını kopartıyor. Şiddetten gına gelmiş bir Türkiye’de eski ülkücülerin MHP için yük olacağı ortada. FARKLI GÖRÜYOR MHP’liler, MHP’de baraj sorunu olmadığını, AKP’nin de tek başına iktidar olamayacağını öne sürüyor. Hayli iddialı bir tahmin. Bu noktada bir gözlemimi aktarmak istiyorum. Hiç bir seçim bilmiyorum ki, partiler kendilerini olduğundan daha büyük görmesin. Taze yaşadığım iki olay var. Kamu oyunda adı sanı duyulmayan bir parti başkanı, “bizim sadece üye sayımız iki milyonu geçiyor” derken, yani barajı aşabilir, oysa seçime bile katılamıyor, yine kimsenin oy vermeyi aklından geçirmediği bir başka parti başkanı, “bizim yüzde 17 oyumuz var” diyebiliyor. İyimserlik başka, gerçekçilik başka. Buna rağmen, MHP yetkilisinden bağımsız, MHP’nin barajı geçeceğini tahmin ediyorum.
2011 seçimi 1946’yı andırıyor
HAZİRAN seçimleri 1946 seçimlerine benziyor. 1946 neydi? Bir yanda devlet partisi CHP, öte yandan muhalefette DP. Günümüzde devlet partisini AKP temsil ediyor. Her olaya devletin olanaklarıyla müdahale ediyor. Yargıyı, güvenlik güçlerini, sendikaları, iş dünyasını ve toplumda ne varsa ele geçirme çabası bunun için. Aslında tam paradoks, kendi kuruluş felsefesine aykırı. Ama, gide gide devlet partisine bürünüyor. CHP ve MHP 1946’nın muhalefeti DP rolünde. Mağdur, her zaman iktidarın bir engeliyle karşılaşabilir havasında. AKP iki muhalefet partisine iki ayrı psikolojik baskı uyguluyor. MHP’ye, “barajı geçemez”, CHP’ye, “ülkeyi yönetemez” şırıngası.
Arınç’ın Amerika seferi
CHP on gün önce Amerika’ya kendisi açısından başarılı bir gezi yapıyor. Amerika’da AKP iktidarı ile ilgili soru işaretleri yaratıyor. CHP’nin bu gezisi ve Amerika’da bıraktığı izlenim AKP’yi rahatsız ediyor. Aradan bir hafta geçmeden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Amerika’da. Belki daha önceden düzenlenmiş bir program. Ancak, hafif telaş kokan bir gezi. İz sürme, aynı zamanda CHP’nin Amerika izlerini silmek üzerine kurgulanmış bir gezi gibi. Ankara’da aday listelerinin hazırlandığı bir dönemde, Arınç’ın gezisi akla ister istemez bu düşünceyi getiriyor. Arınç CHP’nin izlerini silmeyi başarıyor mu, yoksa CHP kalıcı bir demir mi atıyor? Zamanla göreceğiz.
Tatmin olmayan bir milyon 700 bin aday
SIRAYLA herkes tatmin oluyor. YGS ile ilgili olarak ilk resmi açıklama Abdullah Gül’e ait: “ÖSYM Başkanından aldığım bilgiler beni tatmin etti.” Skandalın arkası kesilmeyince, YGS açıklamaları her düzeyde sürüyor. Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, AKP sözcüsü Hüseyin Çelik tatmin olanlar kervanına katılıyor. Derken dün Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ile YÖK Başkanı Yusuf Ziya aynı dili kullanıyor, onlar da tatmin kervanında yerlerini alıyor. Açıklamalarında ÖSYM eski başkanı Prof. Ünal Yarımağan’a kızgınlıklarını, eski defterleri karıştırmayı ihmal etmiyorlar. Onlar tatmin oluyor ama, bir milyon 700 bin üniversite adayı ve ailesi tatmin olmuş gibi değil. AKP’yı önce kızdıran, sonra düşündüren işte bu. YGS skandalının seçim öncesinde AKP’yi olumsuz etkileyeceği inancı.