Maaş var, unvan yok

KİŞİLER aynı, ama görevin niteliği farklı. Büyükelçilerle ilgili kararnameyi Cumhurbaşkanı Sezer bu kez imzalıyor. Farklı bir kararname.

Bir süre önce, kamuoyunda ses getiren bir atama kararnamesi var. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’na atanması öngörülen beş büyükelçi Ünal Çeviköz, Feridun Sinirlioğlu, Uğur Doğan, Selim Kuneralp, Haydar Berk. Bu atama kararnamesini Sezer imzalamıyor. Hükümet, Dışişleri ve adı geçen büyükelçiler şok yaşıyor.

Atamaları asaleten gerçekleşmese bile, aynı görevi vekaleten yürütmeye devam ediyorlar. Ancak, bu arada maaşları düşüyor, özlük hakları yara alıyor.

DANIŞMAN OLDULAR

Maaş düşüklüğü bir yana, asaleten atamaları yapılmayanların, vekaleten de olsa, o görevi yürütmeleri, Bakanlık içinde karışıklığa yol açıyor. Ama, benzer durum devletin başka kurumlarında, başka görevlerinde de var.

Dışişleri, bu duruma bir başka çare buluyor.

Aynı büyükelçileri, bu kez Bakanlık danışmanı yapmayı öngörüyor.

Bakanlık içinde bazı genel müdürlük ve yardımcılıklarına yapılan atamalarla birlikte, danışman büyükelçiler kararnamesi de, Sezer’in onayına sunuluyor.

Bir-iki gün önce, Sezer danışman kararnamesini imzalıyor.

Aynı kişiler, bu kez danışman (müşavir) sıfatıyla, müsteşar yardımcılığı görevini vekaleten sürdürüyor. Maaşları biraz artmış olarak. Özlük haklarında mağduriyetlerini önlemek açısından.

Eğer, danışman olmasalar, çok daha az maaşla yetinmek zorunda kalıyorlar. Bu da, bakanlık hiyerarşisi içinde dengeleri bozuyor.

İlginç olan, devlette çok ciddi bir görevi ilk kez danışman sıfatıyla, birilerinin yürütmesi.

Bürokratik açıdan yine de garip. Örneğin, bir genel müdür doğal olarak müsteşar yardımcısına bağlı. Ama, o müsteşar yardımcısı müşavir.

Çok kişi için, belki o kadar önemli değil, ama bürokratik mekanizma içinde gariplik ve rahatsızlık yaratan durumlardan biri.

Çankaya ile hükümet arasında gerginlik yaratan konulardan biri, Sezer’in bu son imzasına rağmen, yine de aşılamıyor. Hükümet de, inat ediyor ve aynı görevlere başka atamalar yapmıyor.

Nelerle uğraşıyoruz?

367 ve yoklama isteyen 20

CUMHURBAŞKANI seçmek için, TBMM’de 367 milletvekili bulunması gerekir, tezine karşı, şimdi bir başka tartışma var.

Başkan oturumu açtığında, "çoğunluk vardır" diyecek. Gerçekten 367 olup olmadığı ancak yoklama ile mümkün. Yoklamayı AKP’liler istemeyeceğine göre, CHP’liler isteyecek. Yoklama istemek için en az 20 milletvekili gerekiyor. 20 milletvekili ise, ister istemez, 367’yi tamamlıyor. Çünkü, AKP 353. 20 daha ediyor 373.

Bu durumda 367 tartışması kendiliğinden düşüyor. Bunca gürültü kopartan 367’nin son halkasına, şimdi yoklama isteyecek 20 ekleniyor.

Nelerle uğraşıyoruz?

En sakin MGK’lardan biri

HER türlü spekülasyon ve beklenti boşa çıkıyor.

Önceki gün toplanan MGK, Sezer’in son MGK’sı. Çok sıradan, her aylık toplantıda varolan iç ve dış tehdit gibi, klasik sorunların ele alındığı bir MGK. Pek çok çevrede, asker, Cumhurbaşkanlığı konusunu açacak, denilen ve öyle sunulan bir MGK, tam ters biçimde sonuçlanıyor.

Cumhurbaşkanlığının C’si geçmiyor. Asker, bu konuda ağzını açmıyor.

MGK’da asıl rahatsızlık yaratan olay, Barzani’nin son çıkışları ve PKK terörü.

Askeri Cumhurbaşkanlığı tartışmasına girmeye zorlayan çeşitli çevreler var. Ancak, askerin belli bir tutumu var, "Biz siyasete girmeyiz, bizim görevimiz savunma, biz ancak o zaman konuşuruz" tavrı.

Nelerle uğraşıyoruz?
Yazarın Tüm Yazıları