Paylaş
Gümüşhane’den Erzincan’a kara yoluyla geçiliyor. Erzincan’dan özel uçakla Sivas’a. Sivas’a cardığımızda gece saat 10. Kalabalık halay çekiyor, Sabahat Akkiraz’dan türküler dinliyor. Ama, elbette sonra dağılıyor.
Gümüşhane-Sivas arasında Kılıçdaroğlu ile ilgi çekici bir sohbete dalıyoruz. Kılıçdaroğlu gençlik yıllarına dönüyor.
Bingöl’ün Genç ilçesinde ortaokul öğrencisi. Her gün ilçenin halk kütüphanesine giderek, okul saatleri sonrasında roman okuyor. Örneğin, Reşat Nuri’den Çalıkuşu.
Sonra Elazığ’da Ticaret Lisesine kaydoluyor. O yaz öğretmeni ona Yaşar Kemal’den İnce Memed romanını armağan ediyor.
DERSİM ARAŞTIRMASI
Üniversite yıllarından itibaren, daha sonra hesap uzmanlığı döneminde Kılıçdaroğlu Dersim Tarihi üzerine belge toplamaya başlıyor.
Anılar, kitaplar, özel söyleşiler. Bu özel söyleşilerden birini Demirel döneminin ünlü Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile yapıyor.
İhsan Sabri, Dersim isyanı sırasında İçişleri Bakanlığında memur. İsyanı çıkaran Seyit Rıza’nın Elazığ’daki duruşmasını izlemeye gidiyor. Çağlayangil’in yıllar sonra Kılıçdaroğlu’na anlattığı o duruşma, o sahneler ve sonrasındaki isyana katılanların idam edilmeleri ibretlik.
Kılıçdaroğlu hesap uzmanıyken Doğu’da pek çok olaya tanıklık ediyor. Bütün bunları bir kitapta derlemeyi düşünüyor. Sanıyorum, Dersim’le ilgili olarak epey belgeye sahip. Bunları bir kitapta toplamayı düşünüyor.
Ne var ki, sonradan atıldığı politik yaşamın getirdiği yoğunluk buna olanak vermiyor.
Yol boyunca anlattıkları gerçekten çok çarpıcı.
İKİNCİ ARIZA
Dün, Sivas’tan Bingöl’e helikopterle geçmeyi planlarken, helikopterin yeniden azizliğine uğruyor.
Helikopter dün sabah yine arıza yapıyor. Sivas’tan uçakla Elazığ’ya geçiyor. Elazığ’dan karayoluyla Bingöl’e, Bingöl’den yeni bir helikopterle Silopi’ye, oradan Mardin’deki mitinge yetişiyor.
Üç günde Kılıçdaroğlu ile on bir il dolaşıyorum. Buralarda tuttuğum nabız İstanbul’dan görünenden çok farklı.
Güzel şeyler de oluyor
ÜÇ günlük gezi sırasında dört, beş ilde benzer olaylara tanık oluyorum.
Herhangi bir ilde CHP’nin miting alanı. O alana bakan AKP’nin il merkezi. Ya da aynı alana bakan binalarda Tayyip Erdoğan posteri. Alana hakim bir yerde.
Kılıçdaroğlu o alanda miting yaparken, herhangi bir tatsızlık çıkmasını önlemek üzere, rica üzerine, AKP’liler miting süresince Erdoğan’ın posterlerini kaldırıyor.
Ya da bir başka siyasi nezaket örneği, CHP miting yaparken, AKP’nin propoganda araçları aynı yerde dolaşmıyor. Yine muhtemel bir tatsızlığı önlemek amacıyla.
Aynı nezaketi Tayyip Erdoğan’a CHP’liler de gösteriyor. Ya Kılıçdaroğlu posterleri kalkıyor ya da CHP arabaları garajda bekliyor.
Meydanlarda liderler birbirlerini ağır sözlerle eleştirirken, tabanda birbirine rakip parti örgütleri karşılıklı anlayış ve nezaket içinde, karşı tarafa kolaylık gösteriyor.
Hangi parti, hangi ilde miting düzenliyorsa, gösterilen karşılıklı saygı gereği mitingler uygarca yapılıyor.
Rize’de Temel fıkrası yaşadım
KILIÇDAROĞLU Rize’de otobüsün üzerinde konuşuyor. Saat öğleden sonra üç dolayları, Kılıçdaroğlu ekibinde kimse henüz öğle yemeği yememiş. Biraz sonra Rize’den Gümüşhane’ye geçilecek.
Rize’nin Çayeli ilçesinde ünlü bir kurufasulyeci var, Hüsrev. Otobüste acele bir organizasyon düzenleniyor, helikopterde yemek üzere, Hüsrev’den kurufasulye ısmarlanıyor.
Rizeli ilgililerden birine ‘kurufasulye’ ricası iletiliyor. Otobüs tam helikoptere doğru yola çıkarken, kurufasulyeler geliyor.
Paketi açıp bir bakıyoruz, bildiğiniz çiğ kurufasulye, birkaç kilo.
Herkes şaşkınlıkla çiğ kurufasulyeye bakarken, kendisine rica edilen Rizeli de şaşkın:
“Kurufasulye istemedinuz mu da.”
Rize’de Haberal posterleri
SİLİVRİ’de tutuklu Prof. Mehmet Haberal CHP’nin Zonguldak adayı. Ama, Haberal Rizeli.
Rizeliler Haberal’ a sahip çıkıyor. Önce ki gün CHP’nin Rize mitinginde Haberal ile ilgili çok sayıda pankart görüyorum.
“Haberal’a özgürlük”, “Haberal’a adalet istiyoruz”.
Bu pankartları görünce, Kılıçdaroğlu da konuşmasında zaman zaman Mehmet Haberal’ın kulaklarını çınlatıyor ondan övgüyle söz ediyor.
Paylaş