İzmir seyircisine bravo

AÇILIŞ töreninde 54 bin kişi. Değişik yarışmaları izleyen toplam seyirci sayısı 107 bin kişi. Bugüne kadar satılan toplam bilet sayısı 152 bin 672. Bu rakama on bin kadar davetiye eklemek gerek.

Bu rakamlar dünya futbol şampiyonası ya da olimpiyatlarla ilgili değil. Bu rakamlar, İzmir’de yapılmakta olan 23. Dünya Üniversiteler Yaz Oyunları ile ilgili. İzmir seyircisinin oyunlara gösterdiği ilginin rakamları.

Futbol ve olimpiyatlar dünya çapında en çok seyirci toplayan organizasyonlar. Onları izleyen seyirci sayısı ile karşılaştırıldığında, İzmir seyircisinin uluslararası çapı hemen göze çarpıyor. Üstelik, ilgi futbol ve basketbolla sınırlı değil. Eskrim, tekvando, tenis, okçuluk, su topu karşılaşmalarında tribünler tıklım tıklım.

İzmir en son 1971’de Akdeniz Oyunları’na ev sahipliği yapıyor. Ondan sonraki uluslararası nitelikte ilk oyunlar bugünkü Universiade 2005.

Organizasyon dört-beş yıllık çalışmanın ürünü. Ne var ki, açılış törenindeki sunuşta Cumhuriyet’in kuruluşuna yer verilmeyişi haklı tepkilere neden oluyor. Ama, bu eksiklik İzmir seyircisini bağlamıyor. Aramızdan aniden ayrılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın rüyası gerçekleşiyor. Oyunlara ilgi, İzmir halkının çağdaş yüzünü yansıtıyor.

Oyunlar için toplam 330 trilyon lira yatırım yapılıyor. Bunun 110 trilyon lirasını İzmir Büyükşehir Belediyesi, 15 trilyonunu da İl Özel İdaresi veriyor. Kalanı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü karşılıyor. Beş milyon dolarlık da sponsorluk var.

Sonuçta, bu bir üniversitelerarası yarışma. Ama, ilgi bunu çok aşıyor. Keşke basın da bu oyunlara İzmir seyircisi kadar ilgi göstermiş olsaydı!..

Baykal’ın tekzibi

Sayın Yalçın Doğan,

16 Haziran 2005 tarihli yazınıza konu ettiğiniz 2002’de gerçekleştirilen Anayasa değişikliği öncesi Boğaz’ın Anadolu kıyısındaki bir lokantada CHP Genel Başkanı Baykal ile AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbaşa yemek yediği ve o yemekte bugünün, yarının, hatta Çankaya’nın kaderinin çizildiği haberi de, haberin içeriği de doğru değildir.

CHP Genel Başkanı Baykal ile AKP Genel Başkanı Erdoğan, öne sürdüğünüz gibi 13 Aralık 2002’de yapılan Anayasa değişikliğinden önce değil, 22 Şubat 2003 günü saat 18.00’de, yani TBMM’de Anayasa’nın 76. maddesiyle ilgili değişikliğin yapılmasından 70 gün sonra biraraya gelmişlerdir. Aynı şekilde Şubat 2003’te CHP’li milletvekillerinin genel başkanlarıyla yediği yemekteki sohbet de, sanki Anayasa değişikliğinden önce yapılmış gibi yansıtılarak kamuoyunu yanıltmış bulunmaktasınız.

13 Aralık’ta Anayasa’nın 76. maddesi değiştirildiği, Erdoğan’a milletvekili olma yolu açıldığı ve daha sonra Siirt’te seçimin yenilenmesi kararı alındığı için, 22 Şubat günü yani tam 70 gün sonra yenilen yemekte ne Başbakanlık pazarlığı söz konusudur, ne de erken seçim konusu gündeme gelmiştir. Tarihler göz önünde bulundurulduğunda bu fiilen de olanaksızdır.

Bu nedenle öne sürdüğünüz gibi, o yemekte bugünün, yarının, hatta Çankaya’nın kaderinin çizildiği iddiası gerçek dışıdır, uydurmadır, çarpıtmadır. CHP Genel Başkanı Baykal hiçbir zaman, hiçbir yerde AKP Genel Başkanı Erdoğan ile erken seçim dahil olmak üzere, hiçbir konuda pazarlık yapmamış, Başbakan ile erken seçim konusu konuşmamıştır.

Sayın Baykal, cevap ve düzeltme konusu yazınızda sözünü ettiğiniz Tokat konuşmasını 17 Mart 2003’te değil, 17 Mart 2004’te yapmıştır.

Sayın Baykal, Tokat mitinginde şunları söylemişti: ‘Son zamanlarda Başbakan’a bir haller oldu. Önüne geleni azarlıyor. En sonunda işi CHP’ye çatmaya kadar getirdi. CHP ne yaptı da çatıyor? Onun elinde olmayan milletvekili seçilme hakkını kazanabilmesi için yapılan kanun değişikliğine katkı veren, böylece Başbakan olmasını da sağlayan partidir. Ne çatıyorsun CHP’ye? Biz senin aldığın oylara duyduğumuz saygı nedeniyle bu düzenlemeye evet dedik. Kendi demokrasi anlayışımız ve demokratik süreç nedeniyle bunu yaptık, millete, milletin oyuna saygı nedeniyle böyle davrandık. CHP’nin kökünü merak ediyorsan, CHP’nin kökü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, Kuvayı Milliye’dir. Sırtında mermi taşıyan kadınlardır, bizim kökümüz. Atatürk’e ve CHP’ye çatarak, kime yaranmaya çalışıyorsun? Kimlerin desteğini almaya çalışıyorsun?’

Bu gerçekler gösteriyor ki, öne sürdüğünüz gibi Boğaz’daki yemekte siyasi yasakların kaldırılması pazarlığıyla, Erdoğan’a Başbakanlık yolunun açılması sözkonusu değildir. Çünkü yemek yenildiğinde o süreç çoktan başlamış, işlemiş ve tamamlanmıştır. Siz Anayasa değişikliğiyle ilgili tamamlanmış bir süreci gözlerden gizleyerek hem halkı ve kamuoyunu bir kez daha yanıltmış, hem de meslek etiğini ayaklar altına alarak gerçekleri çarpıtmış bulunmaktasınız.

Sayın Doğan,

Son iki yıldan bu yana yazılarınızda Sayın Baykal’a karşı sabır ve hoşgörü sınırlarını aştığınız gözlemlenmektedir. Kast unsuru içeren yazılarınıza karşı artık yargısal tepki göstermek kararı alınmıştır.

Umuyorum ki yargı sürecinin ilk aşaması olan cevap ve düzeltme talebimiz Sayın Baykal ve CHP için bundan böyle basın ahlak kuralları, objektiflik ve gerçeklik ölçülerine dönmenize ve kariyerinize uygun gazetecilik yapmanıza yardımcı olur.

Deniz BAYKAL

Vekili Av. Erbaşar ÖZSOY

30
yılı aşkındır yazı yazıyorum. Yaklaşık 10 bin yazı. İlk kez, bir mahkeme kararı ile tekzip alıyorum. Bu onur da Sayın Deniz Baykal’a yeter!
Yazarın Tüm Yazıları