EN şık lokantada yemeğini yiyor, KDV ödemiyor. En lüks otelde kalıyor, KDV ödemiyor.
Kapalçarşı’ya gidiyor, halis el dokuması halı satın alıyor, KDV ödemiyor. Deri ceket alıyor, KDV ödemiyor.
Ne yapsa, ne etse, vergi ödemesi gereken her türlü ekonomik faaliyetinde tek kuruş vergi ödemiyor. Bu arkadaşlar ayrıcalıklı, devlet koruması altında. Kim bunlar?
Dünyadaki film yönetmenleri, artistler, aktörler, yabancı sinema sektöründe çalışanlar.
Bundan sonra Türkiye’de KDV ödemeyecekler.
HER YER SİNEMA SETİ
Meclis genel kurulunda bir vergi tasarısı görüşülüyor. Tasarı Bütçe Plan Komisyonu’nda iken, bir AKP milletvekili elinde bir önerge ile geliyor.
Buna göre, yabancı sinemacılar Türkiye’de satın alacakları mal ve hizmetlerden dolayı KDV ödemeyecek. İyi iş.
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ilgiyle soruyor, "Film çevirmek için Türkiye’ye kimler geliyor" diye. Yanıt, soru kadar ilginç değil. Çünkü, AKP milletvekili ya bilmiyor ya da söylemek istemiyor.
Proje iyi görünüyor. Projenin ayrıntısı hakkında bir bilgi yok, yine de KDV’siz yaşamla, Türkiye’nin Hollywood için daha cazip hale gelebileceğini söylemek mümkün.
Bir de bakmışsınız ki, Türkiye’nin her yeri sinema seti. Hollywood Türkiye’ye taşınıyor. Yabancı sinemacılar için burası vergi cenneti. Anlı şanlı ne kadar artist, aktör, yönetmen varsa, hepsi burada.
Vergisini ödeyen bizim sinema sektörü buna, haksız rekabet, diye itiraz etmez mi? Bence, eder.
KIZILAY’A KIYAK
Padişah fermanıyla Darüşşafaka başbakanların himayesinde. Ancak, şu anda Başbakan himayesinden uzak.
Meclis’te görüşülen aynı vergi tasarısında bir başka madde, bağış ve yardımların vergi matrahının tespitinde bildirilecek gelirden düşmesini öngörüyor. Yani, bağış ve yardımlar gelir sayılmayacak.
Kim için? Kızılay için. Bu da iyi. Kızılay’a katkı sağlayan proje.
Akif Hamzaçebi muhalefet şerhinde soruyor: "Darüşşafaka, Türk Hava Kurumu, Yeşilay ve benzeri yardım kurumları neden yok?"
Bir yardım kurumuna vergi üzerinden teşvik veriliyor, ama benzer yardım kurumları bunun dışında tutuluyor. Eşitlik ilkesine açıkça aykırı. Kızılay dışındaki yardım kurumlarını ayağa kaldıracak bir tasarı.
Kızılay’ın teşvik edilmesine itirazım yok, ama diğerlerine üvey evlat muamelesi çekiliyor.
Bu vergi tasarısı birilerini koruyor, birilerini dışlıyor.
Bakan, tarikat yemeğine katılamaz
BİR tarikata bağlı vakıfta fotoğraflar çekilmeye başlayıca, gazetecileri acele dışarıya atıyorlar.
Devlet Bakanı Selma Kavaf 2002 seçimlerinde Denizli’den aday, ama seçilemiyor. 2007’de ikinci sırada, bu kez milletvekili. Son kabine değişikliğinde bakan oluyor.
Selma Hanım, Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan’a yakınlığı ile biliniyor. Emine Erdoğan’a yakın olan, aslında Selma Hanım’ın ablası.
Kavaf milletvekili olduktan sonra sık sık Denizli’ye geliyor.
İki gün önce Denizli’de, vali ile birlikte, bir tarikat yemeğine katılıyor. Gerçekte her yıl verilen bu yemeğe bölgenin belli siyasileri hep katılıyor. Siyaset-tarikat ilişkisi.
Bakan olarak, tarikat yemeğine katılmak, bana göre yanlış. Siyasal sorumluluk üstlenmiş bir kişinin yapacağı iş değil.
Benzer olaylar son yıllarda öyle sıradan hale geliyor ki, bu tavrı eleştirenler tu kaka oluyor. "Bunda ne var canım" lafıyla karışık.