Eugeni Roman’ın kemikleri sızlıyor

"ÖMRÜMÜN sonuna kadar bana bakmanız koşuluyla, bu apartmanı size bağışlıyorum."

İstanbul’da yaşayan Ermeni yurttaşımız Eugeni Roman, 1945 yılında Ermeni Hastanesi Vakfı ile böyle bir anlaşma yapıyor. Hastane Eugeni Hanım’ın isteğini kabul ediyor.

Noter onaylı, vilayet imzalı bağış anlaşması yürürlüğe giriyor. 1954 yılında Eugeni Roman hayata veda edince, Şişli’deki apartman Ermeni Hastanesi Vakfı’na kalıyor.

Buraya kadar normal.

YARGITAY KARARI

Şimdi biraz geriye gidiyorum.

1936’da kabul edilen bir yasayla, vakıflar mal bildiriminde bulunuyor.

1974’te Yargıtay azınlık vakıflarıyla ilgili korkunç bir karar alıyor. 1974 Kıbrıs Harekatı ve devamında Rum vakıflarına gözdağı olmak üzere.

"Azınlık vakıfları, 1936’da bildirdikleri dışında mal edinemez."

Tam hukuk cinayeti.

Ermeni Hastanesi Vakfı, Roman Hanım’dan apartmanı 1954’te ediniyor. 1954’te edinilen mal, 1936’da nasıl bildirilebilir? Mantık aramak gereksiz. "Ben yaptım oldu" zorbalığı.

Ve devlet, Yargıtay’ın bu kararına dayanarak, apartmanı Ermeni Hastanesi Vakfı’ndan geri alıyor.

EL KOYMAK

Eugeni Roman
örneği tek değil.

1974-2003 arasında, yani AB sürecine kadar, azınlık vakıflarının 1974’ten önce edindikleri ne kadar mal varsa, devlet bunlara el koyuyor.

İnanmak zor. Ama, öyle. Devamı var.

Bu malların bir kısmı devlette kalıyor, bir kısmını devlet başkalarına satıyor.

Mallar İstanbul’un en iyi yerlerinde. Beyoğlu, Şişli, Boğaziçi, Adalar, Galata gibi semtlerde. Örneğin, yanan Şan Sineması’nın birkaç yüz dönüm arazisi gibi.

BUGÜN TBMM’DE

Bu olayı neden bugün anlatıyorum?

Çünkü, TBMM’nin olağanüstü toplantı nedenlerinden biri, azınlık vakıflarıyla ilgili yasa. Bu yasa, azınlık vakıflarına yeniden mal edinme hakkı getiriyor. "2003’ten itibaren azınlık vakıfları mal edinebilir" diyor.

Ayrıca, 1974 ile 2003 arasında devletin el koyduğu ve halen elinde bulunan malları, gerçek sahiplerine, yani azınlık vakıflarına iade ediyor. İyi, güzel.

Ama, devletin üçüncü şahıslara sattığı mallarla ilgili herhangi bir kural yok. Yasada bu eksik.

Oysa doğrusu, bu vakıflara tazminat ödemek.

GELSİN AİHM

Elin oğlu enayi değil.

Malları, devlet tarafından elinden alınmış pek çok azınlık vakfı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruyor.

Büyük olasılıkla, AİHM Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm edecek.

TBMM’deki yasaya şimdi tazminat ödeme maddesi konulursa, Türkiye kurtuluyor.

Aksi halde, AİHM’de alacağı mahkûmiyetler sonucu, çok daha fazla tazminat ödeyeceği ortada. Çünkü, devlet elin oğlunun malına el koymuş.

Ermeni Hastanesi Vakfı da, AİHM’ye başvuran vakıflar arasında.

KUTSAL İTTİFAK

Tayyip Erdoğan
ikide bir, medeniyetler ittifakı nutukları atıyor. İşte, medeniyet için tam fırsat.

Geçmişte devletin el koyduğu mallarda, elbette hiçbir sorumluluğu yok. Ama, devletin sattığı mallar için şimdi tazminat ödemekle yükümlü olan Tayyip Erdoğan.

Yoksa, AİHM’den çıkacak kararlarla, ödenecek milyonlarca Euro’luk tazminat bizi bekliyor.

O tazminatın hesabını Tayyip Erdoğan verecek. Çünkü, yasadaki eksikliği gidermeyen onun hükümeti.

Devlet, Eugeni Roman’ın kemiklerini sızlatıyor. Onun romanı, aslında devletin hepimizi sızlatan romanı.
Yazarın Tüm Yazıları